Eğitim Sistemi Hakkında 

Eğitim Sistemi Hakkında 

  Belirlenen bir eğitim sisteminde istikrar kurulamaması, hemen hemen her yıl yeni bir sistemin denenmesi, halen ezberci ve üniversite odaklı anlayışın devam etmekte oluşu, eğitim kalitesini düşürmektedir. Kaliteli öğretmen sayısı da giderek azalmaktadır. Çünkü öğretmene verilen değer, hak ettiği değer değildir.
  Günümüzde halen vekil öğretmen uygulaması yaygın olarak devam etmektedir. Ülkemizde eğitim konusunda hâlihazırda yüzlerce ciddi sorun devam etmektedir. Biz de bu konuda işin uzmanlarıyla bir takım sohbetler gerçekleştirdik ve eğitimde ki sorunları bizzat eğitimcilerden sorduk. Özetle aşağıda sıraladık. Buyurun birlikte okuyalım:

-Yerel öğretmen uygulaması (Bu ülkesel düzeyde de sorun. Tersine öğretmen kendi kentinde değil diğer şehirlerde görev yapmalıdır. Böylece öğrencinin yerellikten ulusala (belki oradan evrensele) açılmasının ilk adımı bu olacak) (Ayrıca görev süresinin bir okulda en az üç hatta beş yıl olması gerekir. Ki bu sayede o okulda öğretmenin bir ekolü de oluşur. Keza öğretmen bir an önce memleketime tayin olayım beklentisine de giremez, kendini işine odaklar.) 
-Taşımalı eğitimden vazgeçilmeli. Çocuk eğitimin ayağına götürülmez. Eğitim hele ilk eğitim çocuğun mahallesinde, köyünde olmalı. Gerekirse okulun bir öğrencisi olsun.

-Nitelikli öğretmen yetişmemesi 
-Müfredatın gelişmiş şehirlerdeki öğrencilere göre düzenlenmesi, 
-Müfredatın sık değiştirilmesi 
- Müfredat değişimlerine öğretmenlerin verimli bir şekilde aktif olarak katılamaması
-Alt yapı oluşturulmadan köklü değişimler yapılması 
- Stk’ların öğretmenleri siyasi zihniyet kabulünde savunması daha doğrusu savunamaması
-İlgisiz fakat biliyormuş gibi görünen veliler. Eskiden veli daha çok ilgisizdi fakat öğretmen de yetki vardı, veliye gerek kalmadan bazı şeyler halledilebiliyordu
- Kendini geliştirmeyen öğretmenler 
-İdareci egoları ki öğretmenin huzuru ve başarısında büyük etken
-Derslerin günlük yasamdan kopuk olması
-Şımarık ve gereksiz bir özgüvenle bezenmiş öğrenci profili
-Öğretmenliğin farklı nedenlerden dolayı eski yetki ve kıymetinin olmaması
- Son dönemlerdeki bakanlarımızın eğitimci olmaması, son bakanımızı katmıyorum
-Okulu sevdirecek etkinliklerin az olması veya verimli olmaması…


-Velilere bağış yok deniliyor ancak, ilk ve ortaokulların ödenekleri yok. Dolayısıyla idarecilerle veliler karşı karşıya getiriliyor.
-Okulların temizlik sorunu İş kurdan verilen torpilli bir iki hizmetli ile karşılanmaya çalışılıyor. Bu hizmetliler okul açıldıktan bir veya iki ay sonra veriliyor. Bu zaman diliminde veliler okulları her gün şikâyet ediyorlar.
-İlkokul 1.sınıfa öğrenciler çok küçük yaşta kaydediliyor. Tuvalet alışkanlığı bile kazanamamış bu öğrenciler ömrü boyunca başarısız olacaktır. İstisnalar hariç.
-Özellikle ilkokullarda öğretmenlere dadı gözüyle bakılmaya başlandı
-Ders sayısı çok fazla
-Öğretmenler kendileri ile alakalı olmayan lüzumsuz birçok toplantıya sırf salonları doldurmak için çağrılıyor.
-Okul Müdürlerine kalorifer bacasından bile sorumluluk verilmiş ama ne yazık ki öğretmene 1 gün izin verme yetkisi yok. Okul Müdürlüğü her şeyden sorumlu ancak yetkisiz bir makam…
-Suriyeli öğrencilerin gelişiyle zaten (Suriyelilerin yoğun olduğu iller için) problemli olan eğitim daha da sorunlu olmaya başladı.
-Eğitim fakülteleri iyi öğretmen yetiştiremiyor.
-Öğretmenler şiddete maruz kalınca bakanlığın sahip çıkması gerekiyor.
-Her insanın bir öğrenme becerisi ve bilgiyi işleme kapasitesi vardır ancak bu göz ardı edilmekte ve herkese standart davranılmakta bir nevi standart eğitim verilmektedir. 
-Eğitimciler toplumun garantörleri ve insan yetiştiricileri oldukları halde maddi özgürlükten yoksun bırakılmaktalar, hal böyle olunca bu insanlar geçim kaygısından dolayı kendilerine ilim ve bilim noktasında yatırım yapamamaktalar. 
-Öğrenme bir süreç işi olduğu gibi emek ve gayret sonucu gerçekleştiği halde insanlar bir an önce ve hiç bir şey yapmadan değişip dönüşmek istemekteler, istek var ancak eylem yok. 
-Eğitim aileden başlar elbette ancak aileye eğitimi kim verecek? Ebeveynler, toplum bilimciler ve psikologlar tarafından eğitilmeli. 
-Sosyal hizmet projeleri desteklenmeli ancak ranta dönüşmemelidir. Kağıt üzerinde, prosedüre uygun işlemler yapıp, gerçekle alakası olmayan süreçler yaşanmamalıdır… vesselam.