Eğitim Bir Sen'den Kadın Hakkı Şiirine Açıklama

Eğitim Bir Sen Şanlıurfa Şube Başkanı Ibrahim Coşkun Siverek'teki bir okul dergisinde yayınlanan "Kadın Hakkı" isimli şiirin eleştirilmesine tepki göstererek; "Bu tepki Öküz altında buzağı aramaktır" dedi.

Eğitim Bir Sen'den Kadın Hakkı Şiirine Açıklama

Siverek Şehit ÖĞRETMEN Metin Gençdal Ortaokul'u Türkçe Öğretmeni Ramazan Kutlu'nınyazmış olduğu bir şiir üzerinden başlatılan karalama kampanyası tepki gösteren Coşkun; "Bir dönemler bu ülkeye Cumhurbaşkanlığı yapmış bir devlet büyüğünün dediği gibi kadınların bazılarını Arabistan'a gönderip bazıları ülkenin asli vatandaşları olarak mı görüyorsunuz? Oysa başörtülü kadınların haklarını savunan on binler, başı açık kadınların da teminatı olduklarını haykırıyorlardı dedi.

İşte Coşkun'un yaptığı açıklamanın tam metni..

Kadın Hakları ve İdeolojik Körleşme Siverek ilçemizde Şehit Öğretmen Metin Gençdal Ortaokulu'nda Türkçe Öğretmeni olarak görev yapan üyemizin yazmış olduğu "Kadın Hakkı" isimli şiirin okul dergisinde yayınlanmasının ardından belli çevreler tarafından başlatılan karalama kampanyası, Türkçede çok sık kullanılan bir deyimin ne anlama geldiğini öğrencilere kavratma konusunda önümüzü aydınlatmıştır. Bu karalama kampanyasının ardından Türkçe Öğretmenleri "Deyimler" konusunu işlerken üyemizin yazmış olduğu "Kadın Hakkı" isimli şiirden "Kadınların eve hapsedilmesi" sonucunu/ana duygusunu çıkarmak hangi deyimle ifade edilir diye bir soru sorup "Öküz altında buzağı aramak" cevabını rahatlıkla isteyebilirler. Bu hususta önümüzü aydınlatan ve öğrencilerimizin öğrenmelerine katkıda bulunan ilgili sendikalara, dava arkadaşları olan gazete ve televizyonlara şükranlarımızı sunuyoruz. Çok yakın zamanda Biyoloji öğretmenlerini de olağanüstü bir olayın haber verilip, tarif edilebilmesi için bir bilgilendirme seminerine almak gerekebilir. Çünkü malum çevreler bu zihin kodlarıyla yakında gerçekten de öküz altında buzağı bulabilirler, bulamasalar da atalarının yarısı maymun yarısı insan kafasından oluşan ve laboratuar ortamında birleştirilip toprak altına gömülen kafa iskeletini saklayıp bulması (!) gibi bir hülle ile fotoğraflayıp servis edebilirler. Hz. Hatice gibi bir iş kadınını, Hz.Aişe gibi bir fakihi, mü'minlerin anneleri olarak tarif eden bir dinin müntesipleri ve diri diri toprağa gömülen kız çocuklarından ve onların doğurduklarından bir medeniyet meydana getiren bir Peygamberin takipçileri olarak bizler çok iyi biliyoruz ki, bu öküz altında buzağı arayanların niyeti üzüm yemek değil. "Kadın Hakkı" isimli şiirde bu medeniyet kodlarının gerektirdiği davranışla, kadınların mevcut sosyal statüleri arasında yaratılan algının oluşturduğu tenakuz ifade edilmiştir. Şiirin hiçbir yerinde kadını evine hapsetme manasına gelebilecek bir ifade bulunmamasına rağmen, malum kesim dindar çevre ile olan tarihsel kavgasını üyemiz üzerinden ete kemiğe büründürmek istemektedir. Şiirin bütününde yapılan eleştiriler kadını erkek üzerinden tarif etmeye kalkışan bir anlayışın mahkum edilmesi ile alakalıdır. Kaldı ki üyemizin eşi de öğretmen olarak görev yapmaktadır. Şiirle ilgili oluşturulmaya çalışılan algı öncelikle üyemizin eşine yapılan en büyük hakarettir. 'Kadına özgürlük' naraları atarak kadınlığı sömürüp,sözde kadın hakları savunuculuğu ile toplum bedenine uymayan ideolojik gömleklerini üzerimize zorla giydirmeye çalışanların seslerini başörtüsü zulmü altında üniversite kapılarından çevrilen kadınların yanında hiç işitmedik. Halbuki şiiri gündemleştirilen üyemiz ve onun gibi binlerce kadın hakkı savunucusu o günlerde üniversite kapıları önünde eylemler yapıp, kadının çalışma hayatı içerisindeki yerlerini almaları için mücadele veriyorlardı. O zaman "O Kafa Hala Okulda" manşet atan gazetenin şu sorunun cevabını vermesi gerekiyor: "Hangi kadın hakkı?" Siz kadın haklarını ve kadınların çalışma hayatındaki yerini belirlerken hangi kadını kastediyorsunuz. Bir dönemler bu ülkeye Cumhurbaşkanlığı yapmış bir devlet büyüğünün dediği gibi kadınların bazılarını Arabistan'a gönderip bazıları ülkenin asli vatandaşları olarak mı görüyorsunuz? Oysa başörtülü kadınların haklarını savunan on binler, başı açık kadınların da teminatı olduklarını haykırıyorlardı. Kamuoyunun takdirlerine saygıyla sunulur..