Eğitim Bir Sen, Myanmar’daki vahşeti kınadı

Myanmar'da yaşanan katliamı lanetleyen Şanlıurfa Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı İbrahim Coşkun,

Eğitim Bir Sen, Myanmar’daki vahşeti kınadı

“Tarihsel anlamda Arakanlı Müslümanların anayurdu olan bu bölge, Budist yönetimlerce baskı altında tutulmuş ve Müslüman nüfusa yönelik başta yaşam hakkı olmak üzere, ifade ve inanç, mülkiyet, evlenme, seyahat ve birçok temel hak artan bir şiddetle sürekli ihlal edilmiştir. Zorla çalıştırma, mallara el koyma, tecavüz ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakılma, artık Müslüman halk için her an karşılaşabilecekleri uygulamalar haline getirilmiştir.” dedi.

Rohingyalı Müslümanların, Rakhine etnik grubuna mensup Budist fanatikler ile güvenlik kuvvetlerin tecavüz ve katliamlarının kurbanı olduğunu belirten Coşkun, bu politikanın Müslüman bölgesinin tamamını kapsadığını kaydetti. Uluslararası insan hakları kuruluşlarının tahminlerine göre son yaşanan olaylarda binlerce Rohingyalı Müslüman’ın hayatını kaybettiğini açıklayan Coşkun, 100 binlercesinin ise zorla göçe tabi tutulduğunu ifade etti. Olayların başlamasından hemen sonra ilan edilen olağanüstü hal yönetiminin ardından güvenlik güçlerinin binlerce Rohingyalıyı yasal olmayan bir şekilde tutuklatıp, işkence ve kötü muameleye maruz bıraktığını anlatan Coşkun, “Arakan’da insanlık can çekişmekte ve sadece Müslüman oldukları için insanlar insanlık dışı muamelelere özne yapılmaktadır. Dini, dili ve rengi ne olursa olsun, hiçbir insana hatta hiçbir canlıya insanlık dışı muameleyi kabul edemeyiz. Sessiz kalamayız” dedi.

Katliamın Asıl Sorumlusu Myanmar Rejimidir

Müslümanlara yönelik bu trajedinin arkasında Rakhine etnik grubunu Rohingyalı Müslümanlara karşı kışkırtan Myanmar rejiminin olduğunu vurgulayan Coşkun, Arakan bölgesindeki Müslümanların yaşam, inanç, mülkiyet ve vatandaşlık gibi temel haklarını ellerinden alan bu yönetimin, yüzbinlerce insanı Bangladeş’e sürdüğünü bildirdi. Bangladeş’e sığınan Arakanlı mültecilerin sayısının bugün itibarıyla 300 bini aştığını söyleyen İbrahim Coşkun, Arakanlıların yaşadığı insanlık dışı muamelenin Bangladeş’te de devam ettiğini belirtti. Bangladeş yönetiminin Arakanlı sığınmacıları yasadışı kabul ettiğini kaydeden Coşkun, bu nedenle sınır bölgesinde oluşturulan yalıtılmış bir alanda mültecilerin zor koşullar altında yaşamaya mahkûm edildiğini, kamplarda açlıktan ölümlerin, sağlıksız ortam nedeniyle kalıcı hastalıkların yaşandığını ifade ederek, “Myanmar’dan kaçan Arakanlı Müslümanların bir bölümü ise Tayland gibi diğer komşu ülkelere sığınmakta ve bu yolculuklarda nice umutlar Andaman denizinde yok olmaktadır” şeklinde konuştu.

İnsan hakları ihlalleri nedeniyle son yirmi yıldır İLO başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluşun gündeminde yer alan Myanmar’ın kara bir leke olmaya devam ettiğini belirten Coşkun, “Dünya, Libya, Mısır, Suriye ve Afganistan ile ne için ilgileniyorsa, Myanmar ile onun için ilgilenmelidir. Dünya ve ülkemiz bu acıyı hissetmeli ve elinden geleni yapmalıdır” diye konuştu.

Çağrımız

-Myanmar hükümeti, gerek Myanmar güvenlik güçleri gerekse de Rakhineli milis güçlerince Rohingyalılara dönük devam eden saldırılara bir an önce son vermelidir.

-Myanmar hükümeti, vatandaşlık haklarını kabul etmediği Rohingyalı Müslümanlara, binlerce yıldır yaşamakta oldukları kendi vatanlarının hür ve eşit vatandaşları olma hakkı tanımalı ve temel insan haklarını kullanmaları önündeki insanlık dışı engelleri kaldırmalıdır.

-Bangladeş hükümeti 1951 tarihli BM İltica Sözleşmesi’ni imzalamadığı için, kendi topraklarında onlarca yıldır misafir ettiği Rohingyalı Müslümanları yasadışı göçmenler olarak görmektedir. Bangladeş’in İltica Sözleşmesi’ni imzalamamış olması, hayatta kalmanın son çaresi olarak ülkelerine sığınmış Rohingyalılara karşı insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirmesine mani değildir.

-BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Dünya’nın en fakir ülkelerinden biri olan Bangladeş’i Myanmar’da yaşanan trajediden kaynaklı yükün altında tek başına bırakmamalı ve zengin ülkeleri yük paylaşımına ortak etmelidir.

-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acilen Myanmar’a gözlemci heyet göndermeli ve kendi ülkelerinde vatandaşlık hakları ellerinden alınan milyonlarca Rohingyalı Müslüman’ın maruz kaldığı ırkçı etnik temizliğe seyirci kalmamalıdır.

-İslam İşbirliği Teşkilatı, Myanmar’da Müslümanlara dönük işlenen etnik temizlik felaketini bir an önce kendi gündemine ve BM gündemine getirmelidir.

-AB ve uluslararası toplum, Budist cunta sonrası Myanmar’da yapılan seçimlerle her şeyin tamamlandığı yanılgısına kapıldığını görmeli ve bir ülkede yaşayan insanların temel insan hakları, azınlık hakları ve hür ve eşit yurttaşlık hakları olmadan yapılan seçimlerin demokrasi demek olmadığını anlamalıdır.

-Mazlumun yanında olma erdemine sahip Türkiye’nin, Arakanlı Müslümanların sesi ve yardımcısı olacağına olan inancımız tamdır. Bu çerçevede, Türkiye zulmün son bulması için bölgesel ve küresel platformlarda girişimlerde bulunmalıdır.

-Türkiye, ülkemizdeki yardım kuruluşları başta olmak üzere uluslararası yardım kuruluşlarının Arakan içerisinde ve mülteci kamplarında yardım dağıtabilmesi için gerekli adımları en kısa sürede atmalı ve mutlaka sonuç almalıdır.

-Türkiye, dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan vicdanlı Budistlerin konuya müdahil olmasını sağlamalı ve bölgedeki zulmü durdurmak için sorumluluk almalarına zemin hazırlamalıdır.