Eşit olmayan şartlarda yarışmak

Eşit olmayan şartlarda yarışmak
       Biz ülke olarak yeni bir seçimden çıktık. Her seçimde olduğu gibi, bu seçimde de yapılan tonlarca haksızlık ve yanlışlara değinmeden sadece Feodalite bitti, aşiretçilik yok oldu diye yazanlara ve seçim adil bir şekilde geçti, tüm partiler eşit şartlarda yarıştılar diyenlere birkaç sözüm olacak.
       Birçok tarafı yanlış olan bu sistemin neresini düzelteyim, hangi yanlışı yazayım diye düşünürken aklıma bir hikâye geldi. O zaman vardır her şeyin bir çaresi deyip klavyenin başına geçtim ve bismillah dedim…
       Hikâye şöyle; adamın biri bir cemaatte otururken demiş ki; “bir gün Hz. İsa Peygamber deniz kenarında kızını kurban edecekmiş, tam o sırada Allah (c.c) Azrail Aleyhisselam ile kendisine bir keçi göndermiş o adam da kızını Allah’a kurban etmekten vazgeçmiş.”
      Cemaatte oturan ve o ana kadar sesini çıkarmayan bilgili bir şahsiyet; adam sözünü bitirince devreye girmiş ve:
     “Şimdi ben bu hikâyenin neresini düzelteyim demiş, bir defa O dediğin Hz. İsa değil Hz. İbrahim peygamberdi, ikincisi deniz kenarı değil dağ başı idi. Üçüncüsü kız değil erkek (Hz. İsmail) idi. Dördüncüsü Azrail Aleyhisselam ile değil Cebrail Aleyhisselam ile gönderildi. Beşincisi ve sonuncusu da keçi değil bir ‘koç’ gönderildi.” Demiş…
     Daha öncede benzer bir yazı kaleme almıştım ve tekrar bu konuda yazma ihtiyacı hissettim. Çünkü feodalite bitti diye sevinen o kadar yazarçizer ve farklı grupta insanlar var ki; hepsine toptan cevap verip eğer çok mecbur kalmazsam bu konuyu şimdilik kapatmak istiyorum.
     Şimdi bir defa feodalite bitmedi sadece yer ve isimler değişti. “Bizim Hasan gitti, Hüseyin geldi misali” bazı muhteremler Zülfikar İzol’un kazanamamasına bakıp aşiretçilik bitti diyorlarsa bende onlara şöyle derim; aşiretçilik bittiyse, Seyit Eyyüpoğlu ve Kasım Gülpınar ne oluyorlar. Onlar da birer aşiret ileri gelenleri değiller mi? Yoksa siz koskoca bu iki aşiret liderini veya ileri gelenlerini yok mu sayıyorsunuz?
     Ağalıkta (!) isimler değişti. Nöbet değişimi yaşandı. Pastadan pay alma yarışında dinlenmeye alınan bazı güçlülerin yerine başka güçlüler geldi.
     Siz bakmayın şimdilik Ak partinin rüzgârı, Sayın başbakanın karizması ve iktidarın nimetlerinden faydalanıp bedavadan oy alıp vekil olanlara... Ak parti ve adayları seçim boyunca iktidar olmanın verdiği avantajlardan faydalanarak seçimde güçlerine güç kattılar.
       Bugün kim çıkıp tüm partilerin eşit imkânlarla yarışa, seçime katıldığını söyleyebilir? İktidar olan ve tekrar iktidar olmasına kesin gözüyle bakılan bir parti ile devletin hazinesinden hiç yardım ve destek alamadan seçime giren partiler eşit şartlarda yarıştılar demek; “rasyonellikten uzak bir yaklaşımdır.”
      Aynı yarışa giren bir parti devletin Tüm imkânlarından faydalanırken, diğer partilerden bazıları devletin hiçbir maddi imkânından faydalanamıyorlar.
      Bu yüzden yeni anayasada şöyle olmalıdır; seçime giren tüm parti ve adaylar bütün seçim masraflarını kendi ceplerinden yapmalıdırlar. Yoksa vatandaşın vergilerinden toplanan paralarla israfın, reklâmın en fazlasını, en pahalısını yapmak vatandaşa en büyük haksızlıktır.
      Ak partinin başarısını kimse inkâr edemez. Halkın ak partiye olan teveccühü de ortada ve kimse bunu da görmezlikten gelmemeli. Ancak bu hakikati de göz ardı etmek doğru değildir. Güç neredeyse insanların çoğu orada olurlar. Aman iktidarla ters düşmeyelim deyip destek olmak zorunda kalanların oy oranı en az yüzde beşten aşağı değildir.
      Dolayısıyla eşit şartlarda yarışmak, eşit şartlarda seçime girmek için hiçbir adayın ve biç bir partinin devletin hazinesinden faydalanmaması gerek. Seçime giren her aday tüm seçim masraflarını kendisi karşılamalıdır. Gözü kesmiyorsa seçime girmesin. Üstelik bu uygulama haddinden fazla yapılan reklâm ve gürültü kirliliğini de önler diye düşünüyorum.
     Yine baraj meselesi de büyük bir haksızlıktır. Baraj meselesine bir çözüm getirilmesi gerek. Partilerde vatandaşın istediği adaya oy verememesi de vatandaşın kendi vekilini seçme hakkını engellemektedir.
     Mesela bir vatandaş (a) sırasında ki adayı beğenmiyor, (b) sırasında olan adayı beğeniyor, ona oy vermek istiyor ama bu hakkını kullanamıyor. Bu bir tercih etme ve iradeyi hiçe sayma sorunudur. Vatandaş (c) adayı destekliyor ama önde (a) adayı olduğu için kullandığı oy (c) adayına değil de (a) adayına gidiyor.
     Dolayısıyla bu şartlarda vekil seçme işlemi olmuyor, sadece parti seçme hakkı veriliyor vatandaşa.
     Rasyonel bir yaklaşımla olaylara bakan ve değerlendiren her insan, bu saydığımız şıklara bakarak işin realitesini çözecek ve seçimlerin eşit şartlarda olmadığını açıkça görecektir…