Şehir kimliği mi dediniz?
İlki geçen ay Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllücenin katılımıyla yapılan Şehir Kimliği Çalıştayının 2.si bu ay yapıldı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin ortaklaşa düzenlediği çalıştaya Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, şehrin yerel ve genel siyaset temsilcileri, merkezi ve yerel bürokrasi temsilcileri, sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, kanaat önderleri, kültür-sanat, spor ve medya temsilcileri katıldı.
Toplantının ana amacı şu cümlelerle özetlendi; kaybedilmiş değerleri kazanma, var olan değerleri korumak ve yeni değerler oluşturmak"
Toplantını açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç; "En büyük sorunların başında çarpık kentleşme gelmektedir. Biz bu toplantıda sizlerden alacağımız bilgilerle yolumuzun aydınlanacağına inanıyorum dedi.
Sabah saat 10.00da başlayan toplantı 5 saat sürdü.
Tam 5 saat boyunca aralarında değerli akademisyenlerin de olduğu bir çok insan şehirle ilgili yapılması gerekenleri aktardılar..
Başta şunu söyleyelim, bu çalışma çok önemli. İnatla devam etmesi lazım..
Ama bence eski alışkanlıkları tamamen terk etmeden devam ettirilmesi, sadece bu değerli bilim insanların zamanını boşa harcamasına neden olur
Eski alışkanlıklarımız nelerdir dediğinizi duyar gibiyim. Alın size 1979 yılında Harran dergisinde yayınlanmış bir haber..
Haberde: Eski Edessa şehrinin kalıntıları üzerinde gecekondu yapımının önlenmesi ve bölgenin turistik saha hali,ne getirilmesi için yapılan yoğun çalışmalar sonucunda Müze Müdürlüğünün girişimleri ile Vali muavini Yaşar Tok Başkanlığında oluşturulan inceleme heyetinin yaptığı incelemeler sonucunda; Yakubiye Mahallesi, Mance Deresi, Dedenin Sarnıcı Deresi, Kalkan Dağı, Kırk mağara, Eyyübiye Mahallesi Meliğin eyvanı ve Şık Mesut semtleri eski eser ve turizm hizmetlerine açılacak sahalarda her türlü gecekondu yapımı, kazı işleri, onarım, inşaat, sondaj çalışmalarının yapılması tahribe neden olabileceğinden yasaklanmıştı deniliyor
Bir başka haber, 1972 yılında yayınlanmış yerel bir gazetenin başlığı: Köprübaşında trafik sıkışıklığı yaşanıyor diyor başlıkta
Aslında eski alışkanlık demek ağız alışkanlığı Siz buna eskimeyen alışkanlıklarımız da diyebilirsiniz
Şimdi 1979da yasaklanması için alınan bu kararları kim neden uygulamadı? Bu bahsedilen bölgelerin tamamında şimdi gecekondular dikilmiş!..
Yine 1972de Şanlıurfanın (Urfa nüfusuna kayıtlı olmadan Urfada yaşayanları saymasak) Nüfusu 500 binlerde. Tüm Türkiyede trafiğe kayıtlı araç sayısı 500 bin civarında Urfada ne kadar araç olduğu konusunda elimizde veriler olmasa da o gün elle sayılacak kadar aracın Şanlıurfada olduğunu tahmin etmek zor değil ama o gün köprübaşında tarik sıkışıyordu.. Şimdi o gün ki nüfusu dörtte katlayan ve araç sayısında ise yirmiye katlayan bir artış olduğu halde yeni gelişen şehirde hangi idareci neden önlem almadı? Bu sorunların içinden çıkılamaz hal alana kadar kimse bu durumu fark mı etmedi mi sanıyorsunuz!.. Yoksa işin içinde başka nedenler mi vardı
Peki, şöyle bir soru soralım, bu sorunlar kimse bilmediği için mi bu kadar çoğaldı? Yoksa, Benim partiden, Benim aşiretten, benim aileden, benim yeğenim, benim seçmenim, benim dostum gibi nedenler mi neden oldu?..
Urfada En büyük yerleşim alana sahip Harran Üniversitesinin kurulduğu yerin tarım arazisi olduğunu kimse fark etmediği için mi oraya yapıldı? Aynı şekilde Şanlıurfa Valilik binası, ŞUTİM, GAP Arena stadı VS VS
Bütün bunları da geçtik ama halen devam eden bu duyarsızlığı kaç şehir kimlik çözecek? Hangi kimlikle bunu ifade edebiliriz?..
Eğer radikal çözümler üretilmeden kayırmacılığa devam edilecekse, hiçbir fikrin ve çalıştayların anlamı olmaz!..
Selam ve Dua ile