Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!

Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!

     Yazıma büyük şair Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in; “durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak…”  vecizesiyle başlamak istedim. Çünkü Dünyamızı kirletenler var, hem de çok. Ama karşı duranların sayısı oldukça az ve bunların da sesleri çok cılız çıkıyor. Bugün okullarda ilköğretimden tutun da fakültelere kadar, eğitim ve öğretimin kalitesi çok düşük, gençler daha çok boş şeylerle oyalanıyorlar.

     Gençlerin, hatta orta yaştakilerin bile çoğu; ‘müzik, futbol, magazin, internet vb. şeyler dışında bir dertleri yok gibi… İnsanların çoğunun dertleri/düşünceleri diziler, müzik, futbol, para, gezmek ve eğlenmek, yani hazcılık…

    Ahlaki konular/değerler rafa kaldırılmış, eğitimden, bilgi ve birikimden bahsedenlerin sayısı çok az olduğu için görülmez ve sayılmaz/dikkate alınmaz olmuş…

    Kitleler/toplumlar felaketin eşiğindeler. İsrafın haddi hesabı yok. Saygısız, sorumsuz ve sorunlu bir nesil yetiştiriyor bu çağımız. Hak-hukuk tanıyan kim? Helal kazancın peşine düşen var mı? Para gelsin de ‘nerden’ gelirse gelsin diyenlerin sayısı haddinden fazla…

    Dünyanın her bölgesinde (sözde) gelişmiş! (madden gelişmiş ama maneviyatı çöküntüde olan) ülkelerde şişmanların sayısı, ülke nüfusunun tamamına yakını olsa gerek. Bunun aksine fakir(leştirilmiş) ülkelerde daha çok zayıf, cılız insan var? Çünkü yemiyorlar, yiyemiyorlar, yiyecek bir şeyleri yok.

    Karun gibi zengin olduğu halde; “yanında çalışan işçilerin hakkını vermeyen/kısıtlayan/geç veren işverenlerin sayısı hak-hukuk bilenden çok fazla…”      

    Sadece zekâtlarını verseler dahi, fakir kalmayacak kadar zengin insanlar varken, bu kadar fakirin olması, elbette ki normal değildir. Çünkü zenginler fakir insanların haklarını vermiyorlar. Hâlbuki Müslümanlar için zekât vermek keyfiyet değil, mecburiyettir. Yüce Allah bunu böyle emretmiştir.

    Dünyamızı bu kadar kirletmeye hakkımız yok. Bu yol çıkmaz bir yol. Bu yol sonu çamurlu bir yol, batak bir yol… Batağa saplananların kurtuluşu zor olur. ‘Çamuru, çirkefi ve pisliği bol olur.’

    Fakirleri düşünmeyenlerin, insanların haklarına riayet etmeyenlerin, yalan ve yanlışta ısrar edenlerin, ahlaksızlıkta sınır tanımayanların yeri ‘ateş olur, kor olur.’

    Bakınız bugün hangi filmler gişe rekorları kırıyor, hangi filmler daha çok seyrediliyor, reyting yapan filmlerin listesine baktığımızda, ahlaksızlıklarla dolu olan filmler ve diziler ilk sıralarda. Her kelimesinde küfür, her konuşması ve hareketi gayri ahlaki olan bütün filmler rekorlarda… Böyle bir toplum, böyle bir ülke halkı manen uçurumun kenarında değil midir?

   Siyaset dili bozuk, politikası sadece yalan, iftira ve aldatmadan ibaret, siyasi ahlakın yok denecek kadar az olduğu, neredeyse siyasetçilerin çoğunun siyasetini yalan, dolan ve kandırma üzerine kurduğu halde, siyasi ve politik aktörlerin kitlelere hitab ederken küfürlü konuşmaları, birbirlerine bel altı vurmaları ve bu şekilde bile itibar görüyor olması, toplumun ne derece hastalıklı olduğunun göstergesidir…

   Ahlakın terk edildiği, edebin ‘edepsizlik’, edepsizliğin de ‘edep’ görüldüğü ve edepsizliğin cirit attığı bir toplum ‘çıkmazda’ demektir.

   Küresel bir hastalık haline gelmiş olan çıplaklıkta adeta bir yarış var. Sözde kapalı/başı örtülü ama bacakları yarıya kadar açık bir nesil türedi son zamanlarda, ortalık giyinik çıplaklardan geçilmiyor.

   Bakın seyredilen dizilerde her türlü ahlaksızlık, çirkeflik, aldatma, hile ve kan dökme var… Dizi ve filmlerdeki sapıklıklar az gelmiş olmalı ki, son zamanlarda yeni sapıklıklar koydular. Bu seferde erkeklere tecavüz sahneleri, homoseksüellik gibi ahlaksızlıkları koydular dizilere…

   Halkının yüzde doksan dokuzu Müslüman olduğu söylenen bir ülkede, dizideki tecavüz sahnesini ballandırarak, heyecan katarak/macera yaşanmış gibi anlatan, kız arkadaşını bıçaklamış üniversite gencini güzel bir hikâye anlatır gibi manşete atan gazeteleri kim alıyor.

   Dinimizde, kültürümüzde, hatta gayri İslami olan fakat insanlık anlayışını kavramış olan bir toplumda bile ‘yengesiyle zina’ yapmak çok çirkin olarak bilinir ve öyle kabul edilir. Hal böyleyken bu dizileri kim seyrediyor.

   Soruyorum kim ailesinde böyle bir çirkinliği görmek ister? Toplumumuzda böyle bir şeyi kabullenecek kaç tane aile veya kişi var. Bu tuttuğumuz yol “yol değil bir çıkmazdır.”

   Bu sebeple altını çizerek diyorum ki; “Bu cadde çıkmaz sokak…” Bu caddeden çıkın, dinden, akıldan ve ahlaktan uzak olan bu yolu derhal terk edin ve doğru yola, mutlu sonuca götürecek olan yola gelin, başı ve sonu hayırlı, ahlaki olan yola girin…  Bu yol yüce ‘Allah’ın’ yoludur. Bu yol ‘Kur’an-ı kerimin’ yoludur. Bu yol ‘Resulullah’ın’ getirdiği yoldur...