Dunya Su Gününde Konuşan Öztürkmen: Acaba bu su çok mu?

Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, Dünya su günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Su kaynaklarının ancak % 1,76’sı tatlı su olarak kullanılmaya elverişlidir ve bunu sadece % 0,3 kısmı yüzey suları olarak kullanılıyor. Yeraltı sularımız ise % 0,8 kadardır. Demek ki kullanılabilir suyumuz çok fazla değilmiş" dedi.

Dunya Su Gününde Konuşan Öztürkmen: Acaba bu su çok mu?

Yazılı olarak açıklama yapan Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen şunları söyledi:

Ülkemizde kaynaklarımızdaki israfın yaşamımızı riskine götürdüğünü, suyun ve toprağın korunması için gerekli önlemler almamız gerektiğini geç olmadan anlamamız lazımdır. Su üzerine konuşursak dünyada su 1 gram eksilmiyor, döngü ile yer değişiyor ve kirlenince kullanılamıyor.

Bu gün Dünya Su Günü olunca bir kez daha düşünelim.

Dünyanın 3/4’ü sularla kaplı. Acaba bu su çok mu?

Su kaynaklarının ancak % 1,76’sı tatlı su olarak kullanılmaya elverişlidir ve bunu sadece % 0,3 kısmı yüzey suları olarak kullanılıyor. Yeraltı sularımız ise % 0,8 kadardır. Demek ki kullanılabilir suyumuz çok fazla değilmiş.

Ülkemize gelecek olursak, yılda ortalama yağış kaynaklı 643 mm ile Yıllık Yağış Miktarı: 501 milyar m3/yıl, Kullanılabilir Yüzey suyu: 98 milyar m3/yıl, Yer Altı Su Potansiyeli: 14 milyar m3/yıl ve Kullanabilir Toplam Su Potansiyelimiz 112 milyar m3/yıl dır. Bu suyun %74’ü tarım, % 11’i sanayi ve %15’i içme - kullanma suyu olarak kullanılıyor. Tarım sektöründen sağlanacak %1 lik tasarruf, Sanayi sektöründe %6.6 ya İçme ve kullanmada ise %4.9 a karşılık geliyor.

O yüzden Su tasarrufu her alanda olmalı ve en fazla tarımda yapılmalıdır!

Bu gün Lübnan’da kişi başına su miktarı 1 300 m3, Asya Kıtasında kişi başına su miktarı 3 000 m3, Almanya'da kişi başına düşen su miktarı 6 000 m3, Amerika'da 24 000, Asya'da 9 300, Avrupa'da 5 000 ve Afrika'da 3 400 m3 düzeyindedir. Dünyada yıllık kişi başına su tüketimi 1 500 m3 altına düşülürse su kıtlığı yaşayan anlamına geliniyor.

Türkiye, kişi başına yaklaşık 1.430 m3/yıl ve su zengini olmayan bir ülkedir.

2030 yılında nüfusumuz 100 milyon olursa kişi başına düşen su miktarımız 1.000 m3 OLACAK ki su fakiri ülke oluyoruz.

Ülkemizde artan nüfus oranı düşünüldüğünde su ve toprak potansiyelimizin tasarruflu kullanımının kaçınılmaz olduğu gerçeğini anlayacağız.

Bilinçli sulama yapılmaması yüzünden Türkiye'de toplam su tüketiminin yüzde 74'ü tarımda kullanılırken, enerji kaynaklarının, suyun ve toprağın korunmaması halinde ülkemizde yaşanabilecek riskleri bugün bir daha düşünmeliyiz.

Ekonominin tarımla orantılı olduğu gerçeğini gördüğümüz günümüzde halen toprak ve su kaynaklarının kontrolsüz kullanılması geleceğe verilen en büyük zarardır. Unutulmamalıdır ki doğa bize atalarımızdan geleceğimiz çocuklarımıza emanettir. Bunu unutmamalı ve su tasarrufuna önem vermediğimiz takdirde geleceğimizin değişen iklim koşullarıyla daha da kötüleşebileceği mümkündür.

Dünya nüfusu 2000 yılında 6 Milyar, 2011 yılında 7 Milyar ve 2050 yılında 9 Milyar olması beklenmektedir. Bu artışın % 98’i gelişmekte olan ülkelerden ve bu gün 840 Milyon kişi kronik yetersiz beslenme, açlık sorunuyla baş başa, 1.3 Milyar insan ise yoksulluk çekmektedir. Dünyada kişi başına ekilebilir alan 1960 yılında 0.45 hektar, 1998 yılında 0.25 hektar iken 2050 yılında 0.15 hektar olacağı tahmin ediliyor.

Ülkemizdeki sulanabilir 8,5 Milyon hektar arazinin % 20’si ve toplam suyun % 28’i GAP alanında bulunmaktadır. GAP’taki bu alanın yaklaşık 1/3’ü Şanlıurfa’ya aittir. Bu veriler böyle iken; Şanlıurfa İli Harran Ovası tarım alanlarında (kadastral veriler kullanılarak köy yerleşim alanları dışında) konut, sanayi ve petrol istasyonu olmak üzere 3 alanda amaç dışı kullanım 2006 yılında 20 000 dekar iken 2017 yılında yaklaşık 60 000 dekar, bu güne geldiğimizde ne yazık ki 100 000 dekar olmuşsa şaşırmayalım. Buna dur diyen yok…

Dünyayı, Ülkemizi ve İlimizi çok seviyoruz ama gittikçe azalan su – toprak potansiyelimiz konusunda hiçbir şey yapmıyoruz.

Bunun hesabını ve bedelini 1 kaç dakika içimizden düşünelim mi?