Dosdoğru Olmak
Rabbimiz bize dosdoğru olmayı emreder. Madem bizi yaratan, yoktan var eden, Rızıklandıran ve bize rahmet eden odur, öyleyse bize de ibadet ve itaatle O’na boyun eğmek, O’nun emir ve yasaklarına riayet etmek düşer. Buda Rabbimizin emrettiği şekilde dosdoğru olmakla olur.
Dosdoğru olmak mümkün müdür? Denilebilir. “Evet mümkündür.” Çünkü mümkün olmayanı Rabbimiz bizden istemez. Belki zordur nefislerimize ağır gelebilir. Fakat imkânsız değildir. İmkânsız olsaydı Rabbimiz bizden istemezdi. Rabbimiz kur’an-da şöyle buyuruyor:
“O halde sen beraberindeki tevbe edenlerle birlikte, emr olunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin (asla ilahi hududun, ilahi hükümlerin dışına çıkmayın). Çünkü O,yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (hud.112)
Emir/hitap efendimize ve arkadaşlarına (ashaplarına) olmakla beraber kıyamete kadar genelde bütün insanları, özelde ise bütün müminleri kapsamaktadır.
Önderimiz, rehberimiz, yol göstericimiz, Resulullah (sav): “Bu ayet beni ihtiyarlattı demiştir.” Acaba Onu ihtiyarlatan ayet bizi düşündürüyor mu? Evet, sadece düşündürüyor mu? Belki çoğumuzun bu ayetten haberi bile yoktur. Bazılarımız bu ayeti duyarız ama duymazlıktan geliriz.
Peygamberimiz, zaten dosdoğrudur. O halde neden bu ayet beni ihtiyarlattı demiştir. “Çünkü O müşfik peygamber, ümmetine çok düşkün idi. İşte kaygısı, üzüntü ve tasası bu yüzdendi.” Ümmetine olan düşkünlüğünden idi…
Gerçeklerden kaçmak çözüm değildir. Öyleyse yapmamız gereken ilahi emirlere, vahye, kulak verip Rabbimizin isteğini, emrini yerine getirmeye çalışmaktır. Ayet ne diyordu: Emr-olunduğun gibi dosdoğru ol.
Dolayısıyla Müslümanlar, yaşamlarında, ticaretlerinde, söylemlerinde, ibadetlerinde, dostluk ve düşmanlıklarında alış verişlerinde, yönetim ve idarecikte velhasıl bütün hal ve hareketlerinde ilahi emir gereğince dosdoğru olmalıdırlar. Böyle olmamız; “bizim için mecburiyettir.” Aksini yapma gibi bir hakkımız ve lüksümüz yoktur.
Her Müslüman/mümin hayatının her evresinde, hiç boşluk bırakmadan bütün davranış ve hareketlerinde dosdoğru (en azından) doğru olmalıdır. Ve dosdoğru olmaya da çalışmalıdır. Müslüman’ın dosdoğru olması için aşağıda sayacağımız şıkları iyi okuyup anlaması ve uygulaması ile mümkündür. Sırasıyla:
—Kur’an-ı Kerim
—Hz. Muhammed (sav) kişiliği, yaşantısı hadis ve sünneti.
—Değerli ashapları, bunlardan birkaç tane sayalım.
—Doğrulukta zirveyi yakalamış olan Hz. Ebubekir essıddik,
—Adalet timsali Hz. Ömer el Faruk
—Hayâ ve edepte kimsenin yetişemediği, meleklerin bile hayâ ettiği Hz. Osman,
—Cesaret, yiğitlik ve doğrulukta sınır tanımayan Hz. Ali
Efendimizin: “her ümmetin bir emini vardır, bu ümmetin emini Ebu Ubeyde b.Cerrahtır.” Övgüsüne mazhar olan Hz. Ubeyde ve isimlerini burada sayamayacağımız nice büyük şahsiyetleri örnek alır ve ne demek istediklerini anlayıp hayatımızda tatbik edersek, o zaman Rabbimizin emri olan dosdoğru olma şerefini inşallah kazanırız. Rabbim bizi dosdoğru olan kullarından eylesin...