DÜNYA'YA İNSANLIK DERSİ
Günah bataklığında şirk ve küfrün had safhaya ulaştığı, kız çocuklarının diri diri gömüldüğü, insanların kendi elleri ile yaptıkları putlara taparak ilah edindikleri, insanlık tarihinin beklide en çirkef dönemidir.
Arap yarım adasında adeta bir nur güneşi gibi doğup dünyayı şereflendiren -efendiler efendisi- efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) âlemlere rahmet olarak insanlığı bu karanlık ve çirkeften kurtararak yeni ve onurlu bir yaşam ve Allah’a kul olma şerefine erişme dönemi başlatmıştır. Biz Müslümanlar da O’na ümmet olma şerefi ile şereflenmenin onuru içindeyiz. Yüce Rabbimize sonsuz hamd olsun. Haliyle bizler birinci dereceden O’nun varisleriyiz. Birinci dereceden diyorum, çünkü bu gün o mübarek topraklarda kraliyet saltanatı ve şatafatı içinde sınırsız dünya imkânlarına sahip altın kaplamalı saraylarda ve otuz kadınla evlenip dünyalığın zirvesinde olanlar elbette ki efendimiz Hz. Muhammed’e (selam olsun ona) varis olamazlar. O halde tıpkı Osmanlı gibi dün gibi bu gün de O’nun varisleri bizleriz. Şanlı tarihimizde olduğu gibi her zaman O’nun izinden gitmişiz. Allah’ın izni ile bugün ve yarın da O’nun izinden gitmeye devam edeceğiz inşallah. Bugün dünyanın en ücra köşesinde yaşanan insanlık ayıbına duyarsız kalmayıp Afrika’daki Somali’ye yardım için adeta seferber olan Türkiye Müslümanları geçmişte de buna benzer olaylara karşı hassas olmuştur. Örnek verecek olursak; 1. Dünya Savaşı’nda Rus zulmünden kaçıp ülkemize sığınan Ermenilere kucak açmış, onları korumuş ve himaye etmiştir.
Yakın tarihimizde Saddam Hüseyin zulmünden kaçan Kuzey Irak halkını topraklarına alıp ve aylarca tıbbi ve gıda yardımı yapmıştır. Bugün Siyonist İsrail’e bile orman yangınında yangın söndürme uçakları ve ekip göndermiştir. Hala devam eden Suriye’deki Esad zulmü nedeni ile Hatay’da onbinlerce Suriyeli mülteciyi topraklarında barındırıp ilaç ve gıda yardımında bulunuyor. İşte bu örnekler bizlerin Hz. Muhammed Mustafa’nın gerçek varisleri olduğumuzun kanıtlarıdır. Dikkat edilirse el uzatılan halklar veya ülkelerin tamamı Müslümanlardan oluşmuyor. Gayri Müslimlere dahi elden geldiğince yardım yapılmıştır. Bugün Somali’nin bir kısmı Müslüman’dır. Ama tıbbi ve acil gıda yardımı kesinlikle ayırım yapılmaksızın yapılıyor. Hatırlıyorum Kıbrıs Savaşı’nda batırılan Yavuz adlı savaş gemimizin yerine yeni bir gemi almak için duyarlı halktan yardım talep edilmişti ve duyarlı halkımız o yıllardaki yoksulluğa rağmen yardım yapmak için adeta kuyruğa girmişti. Aynı duyarlılık bu gün Somali için halkımız tarafından gösteriliyor. Gurur duyuyorum, Allah’a sonsuz şükürler ediyorum. Gerçek varis de biziz, gerçek Müslüman da bizleriz. Özellikle bu mübarek ayda, bu yardımlar konusunda duyarlı davranan başta Memur - Sen’i ve tüm sivil toplum kuruluşlarını yürekten kutluyorum. Çok ciddi yardımlar yapılıyor. Allah kendilerinden razı olsun inşallah.
Bugün Somali’nin geldiği duruma sebep olan Birleşmiş Milletleri kınıyorum. Birleşmiş Milletler bugün ABD’nin ve kokuşmuş batının hizmetlerinde faaliyet gösteriyor. Onlar ne derse o oluyor. Bu teşkilat artık sömürü düzenine hizmet ediyor, dağıtılması gerektiği inancındayım. Ve son sözlerime gelince; yapmacık insanlık dersi veren kokuşmuş beşeri sistemlere uşaklık eden gerici ve yobaz ABD ve AB ülkeleri daha ne kadar hakikatlere kör olup görmezden geleceksiniz? Daha ne kadar kulaklarınızı hakikatlere tıkayacaksınız? Şayet görmek ve duymak istiyorsanız Müslüman Türk Halkı’nın yaptıkları size ders olsun. Neden Somali için harekete geçmiyorsunuz? Oradaki çocuklar açlıktan ölüyorlar, kör müsünüz? Oradaki çocukların, evinizde yatak odalarınızda beslediğiniz bir kedi ya da köpek kadar değeri yok mu? Utanın be! Ne kadar yüzsüzsünüz? Yüzünüz bu yaptığınız sömürü sonucu ne zaman kızaracak ikiyüzlü islam düşmanları?
Selam ve Dua ile…