DÜNYA İLE İNSAN’IN İMTIHANI

DÜNYA İLE İNSAN’IN İMTIHANI

"Sizi imtihan etmek için hanginizin daha güzel davranışta bulunduğunu bildirmek için ölüm ve hayatı yaratan odur. O çok güçlüdür çok bağışlayandır." Mülk suresi Ayet 2. "Senin için Dünya Ahiretten daha hayırlıdır."Duha suresi ayet 4. Müslümanların hayat kaynağı kılavuzu birinci derecede Kur’an-ı Kerimdir. Daha sonra Peygamberin sünnetleridir. Birde, fıkıhtır. Bu üç kaynağın taşıyıcıları, anlatıcıları Peygamberlerden sonra gerçek âlimlerdir. Islam coğrafyasında çözülmez sorunlar varsa sorunlarını çözmemede bu üç kaynaktan mahrum olmalarındandır. Kur’an-ı her gün yüz binlerce Hoca, hafızlar, Camilerde okuyacak ne acıdır ki, doğrudan Kur’an anlatılmayacak. Tüm taziyelerde Kur’an okunacak yine anlatılmayacak. Arabanın benzini ve gazı bitmiş şoför hemen en yakın benzin istasyonuna gidecek ancak benzin gaz almadan dönecek bu arabanın yolda kalması, şoförün perişan olması hiç şüphe götürmez. Aynen bunun gibi Müslümanlar Camilere koşacak manevi benzin almadan boş dönecek.

Hâlbuki Camilerde günlük olarak okunan Kur’an anlatılsa tüm cami cemaati dolum tesislerinden her fert manevi nasibini alacaktır. Beşeri veya Laik sistemler ne diyor? Kur’anı öğrenin, okuyun, hıfz edin fakat anlatmayın. Hadis ve Fıkıhta aynı durumdadır. İşte bu din anlayışı ümmetin din anlayışı değildir. Ruhbanlar gibi Namazını kıl Kur’an-ı anlamadan oku, Orucunu da tut, istiyorsan toto loto misali (kura ile) Hacca git, ek olarak süper hac ve süper umrede defalarca yapabilirsin. İşte tam laikliğe göre bir din anlayışı. Başka şeylere de karışma. Ümmet, imamet, fıkıh İslam hukuku, cihat, adil siyaset anlayışı, Hadislere de alış anlatma hiç seni ilgilendirmez, Laik sistemde seçimde oyunu savunduğum islam dışı sistem anlayışına ver. Kesinlikle beni denetleme ve eleştirme. Ben seçildikten sonra düşman bildiklerinle ülke çıkarına dostumdur. Müttefiktir diyebilirim. Yoksa gerici olursun geçmişte irticacı diyorlardı şükür bu çirkin kelimelerden bir nebze de olsa kurtulduk.

Şimdi çok imkân ve özgürlükler var. Doğru çözüm üretenler azınlıkta, doğrular referans bile alınmamaktadırlar. Ülkemizde çok üniversiteler var. Heva gençliği yetişiyor. Çokça dini okullar var eğitim kurumları var. Gerçek dinden nasipsiz, gençlik namazsız, pervasızca haramlara koşan çağdaş, din adamı tipi yetişiyor. Sanki cehenneme odun taşıma üretimi, bunları aslına kim döndürecek? İktidarda olanlar hiç mazeret beyan etmesinler. Televizyon ekranlarında Asımın nesli diye yazılar görüyoruz. Hele Üstat Necip Fazılı anma Asım neslinin ustaları demek bu mefkûreyi Devletin en üst kademesince haykırması, dostu sevindiren, Düşmanı kahreden bir durum olsa gerek. Söylemler çok güzel, Dindar, halktan biri olan bir Cumhurbaşkanından bu güzel tablodan başka ne beklenebilir. Asımın neslini resmeden en güzel anlatan, geceye katılan yazar Sayın Dilipak oldu. Sözlerinde: Antikomünist, Antikapitalist. Anti Firavnist dedikten sonra, “NE MUTLU MÜSLÜMANIM DIYENE” Demesi, Asım neslinin fihristiydi. Asımın nesli! Kapitalist Avrupa hayranı olamaz. Faiz koruyucusu hele kollayıcısı hiç olamaz.

Maddeci ezberci eğitim sistemi, karma eğitim sistemi Asımın neslinin eğitimi olamaz. Gün boyu otobüsle yolculuk yapsanız Namaz vakitlerinde hiç bir yolcunun Namaz kıldığını veya Namaz kılmak için çaba göstereni göremezsiniz (istisnalar) Hariç kadın erkek her ferdin elinde birer cep telefonu her kes onunla meşgul bu tablo bile toplum fertlerinin ne kadar kokuştuğunun versiyonudur. Toplumda cahiliye adetleri yaşanıyor. Şu Dünya imtihanında insanın azda olsa Ahirette kendisini kurtaracak iyi ameller işlemesi gerekirken, sanki yemin etmişçesine günah işlemede insanlık fert ve toplum yarış halinde. Kanaat yok çokça israflar var, akrabalık bağları kopuktur, dünyanın sonuna doğru akraba akrep olacak ya, merhamet, acıma duygusu, yardımlaşma başkalarını düşünme, el uzatma dumura uğramış bunun yerini bana ne almıştır. Tüm sevgiler, bağlılıklar, vefalıklar, acımalar menfaat oranı kadardır. Imamı Azam Fıkhı tarif ederken Fıkıh: insanın leh ve aleyhinde olanları bilmesidir diyor. Islam dininde fıkıh müslümanın yaşamında işlemlerinde kanunudur günlük anlık uyması gereken kaide, kurallardır. Dünyevileşme helal haram demeden kapitalizmin arkasında öyle koşuşma var ki, arabanın son hızı gibi. Akıbet ise devrilme, maddi hasar, can kaybıdır.

Emekle helal kazanmayı birileri bitirmek istiyor. Üretmeden tüketim çılgınlığı hâkim toplumda, Bankalar faizli kredi musluklarını açmış ya, yılbaşı, araba, konut, iş kurma kredileri yarış halinde doğmamış çocuğa borç stokları her an devrede reklam söylemlerle alıcı depolamaktadır. Bu para kimin kimse sormaz verilen faizler kime gidiyor kimse sorgulamaz. Kur’an-sız, sünnetsiz, fıkıhsız bir yaşam tarzı başını almış gidiyor. Ahiret inancından yoksun bir nesil canavarlaşır. Başkasının yaşam hakkına tecavüz eder. Irkçı emperyalizmin kölesi olur. Irkçılıkta, zorbalıkta, tahrip etmede, zülüm etmede, kan dökmede, ahlaki değerleri yitirmede, insan sevgisinden yoksun olmada, toplumun acımasız sopası ve balyozu olur. Ladini, tağuti sistemlerde işlenen şirkli eylem ve söylemler Müslüman’a da bulaşmıştır. Şu an Müslümanlar siyasal islam alanında beşeri sistemlerin koruyucusu hem de alkışlayıcılarıdır. Bu tablo dünya nimetlerinden din dışı bir şekilde Müslümanı sözde sevindirse, rahatmış gibi görünse bile, Ahiret karneleri sıfırlarla doludur. Dünya nimetleri ile Müslüman sınanıyor dünya yolculuğunda hep günahlara koşuyor. Akan kanlar, deniz dalgaları ile sahillere vuran cesetler, iç dış huzursuzluklar, işgaller, yetimler, dullar, ekmeğe muhtaç olanların hepsi Müslümanların kur’an dan, sünnetten, Fıkıhtan kopuş karşılığıdır. Rabbımız ahiret sizin için dünyadan daha hayırlıdır diyor, Yaradılış gayemiz Rabbimize kulluk iken, dünyevileşmede kural tanımıyoruz. Dünya, hayat, ölüm üçgeninde görevimiz ahirete azık hazırlamak varken, nefis, şeytan, şehvette boğularak tağuti sistemlerin kölesi olduk. Dünya da dünya işlerini yürütürken, amellerinde, dünya imtihanında ahireti Dünyaya feda etmemek her Müslümanın görevidir.