Düğün ve Ölüm
Düğünlerimiz, nişanlarımız, kına gecelerimiz ve son zamanlarda tatlı adı altında yapılan söz kesme gecelerimiz çok güzel adetlerimizdendir. Ne var ki bu güzelim adetlerimizi zaman zaman hüsrana çevirebiliyoruz.
Bunların bir kısmını Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizin mevlidi şerifini okutarak yaparız, bir kısmı da sazlı sözlü düğün salonlarında, kalan diğer bir kısmını da davullu zurnalı yaparız. Genellikle kenar mahallelerimizde ve köylerimizde yapılır. Halaylar çekilir, oyunlar oynanır, halaya girenlerin şereflerine dolarlar davulcuların ya da diğer bir ismi ile müzisyenlerin almaları için oynayanların başlarından atılır. Bu davranış etrafta oturanları tetikler ve milyar lira değerinde dolarlar savrulur. İsrafa değinmeyeceğim çünkü bu şekilde yapılan bir düğün dinimiz gereği zaten başlı başına israf ve din dışıdır. Çünkü kadın erkek karışık ya da sırayla birbirilerini kadın erkeği, erkek de kadını seyrederek oynandığı için dinimize göre haram oluyor. Hal bu ki sünnete uygun olması gereken düğünlerimizde yapılan, savrulan, maddi değeri büyük israfların dünya evine giren çiftlerin çeyizlerinde kullanılsa daha iyi olmaz mı? Ama âdetler böyle diye sünnet dışı düğünlerimiz yapılmaya devam ediliyor.
Bununla sınırlı kalınmıyor; havai fişekler fırlatılıyor, bazen içki içiliyor kendinden geçen davetliler bu sefer silahlara sarılıp silah sıkma yarışına başlıyor. Kimin silahı tutukluluk yapmadan bir şarjör boşaltırsa kendini ve silahını üstün sayar. Ancak köy düğünlerinde seri mermi atma özelliğine sahip olan kalaşnikoflar tabancadan sonra bunlar ve pompalı dediğimiz çarşıda pazarda satılan otomatik av tüfekleri devreye giriyor. Bir anda sanki savaştasınız gibi kimin nereye sıktığı belli değil. Tabi bu aynı zamanda silah sıkma yarışına dönüştüğü için de elinde silah olan tecrübesiz gençler sözde havaya ateş ediyorlar silahların güçlü olması sebebi ile hedef sapmaları nedeni ile ne yazık ki bazen masum insanların ölümüne sebep oluyor.
Geçen hafta kızını evlendiren tanıdığım camii cemaatinden olan bir baba kızını gelin gönderirken gelinin örf ve âdete göre namusu ile kapıdan çıkmasının verdiği sevinçle silah sıkan ve yanlışlıkla kardeşinin hanımını (yengesini) vurup öldüren bir baba. Ne acıdır ki yukarıda saydığım sebeplerden dolayı hem yengesinin ölümüne, hem de kendisinin kalan ömrünü hapishanelerde geçmesine ve aynı zamanda çocukların yetim kalmasına neden olmuştur. Türkiye genelinde bu tür ölümle biten olaylar geçmişte de olmuştur, günümüzde de olmaya devam ediyor. Böyle düğünlerde evlenen çiftlerin mutlu olmadığı, ailede huzursuzluk ve sonra boşanmaya kadar gidildiğini de müşahede ediyoruz. Bu duruma yetkililerin bir an önce çözüm bulmalarını ümit ediyorum. Şimdi oturup başımızı iki elimizin arasına alıp bir kez daha düşünmemiz gerek. Müslüman'ız diyoruz, Allah'ın emirlerine ve Resulünün sünnetine uymuyoruz. Örf, adet ve töreleri bazen bunların önüne çıkarıp günaha girmiş olmuyor muyuz? Söz düğünlerden açılmışken bölgemize ait hiç de hoş olmayan bir adetten söz etmek istiyorum. Görücü usulü ile kızların istemediği kişilerle zorla evlendirilmesi “Kız dediğin bir parça çamurdur. Babası nereye atarsa oraya yapışır.” zihniyeti hala günümüzde mevcuttur. Hâl bu ki bir ömrü beraber geçirecek olan insanların dinimize göre rızasını mutlaka almak gerekiyor. Aksi durumda kızlarımızın sevdiği gençle evlenememesi kızın o kişiye kaçması ve sonrası cinayet, düşmanlık, husumet, namus davası olayları baş gösteriyor. Töre cinayetleri başlı başına toplumun cehalet yarasıdır. Suç işlenmişse erkek, kadın işlemiştir. Gel gör ki; kadın namussuz sayılır. Aile büyüklerinin kararı ile kadın yok edilir. Hal bu ki müşterek olan suç erkeği kahramanlaştırıyor. Bu en büyük cinayettir. Dinimizin bakışı hem kadına, hem erkeğe zina cezası devlet eliyle uygulanır. Kişiye bu cinayeti işleme yetkisini vermemiştir. Nice kızlarımız bu cinayete kurban gitmektedir. Batsın böyle töre âdeti.
Eğer işin başında kızımızın görüşünü almış olsak ve ortak akılla hareket etmiş olsak bunların hiç biri yaşanmayacak ve cinayetlerde son bulmuş olacak. Ama adam veya adamlar onur gurur meselesi yapıp kızlarını insan yerine koyup fikrini bile alma gereği duymuyorlar. Âdette olsa bizde kadın, namus din gibi kutsaldır. Umarım devlet büyükleri ve aydınlarımız töre cinayetlerinin son bulması için gereken çalışmaları yaparlar.