Diyarbakır'da "Halepçe'yi Anma Programı" Gerçekleştirildi-FOTOĞRAFLI
Diyarbakır Özgür-Der Gençliğinin organize ettiği "Halepçe'yi Anma Programı", Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda gerçekleştirildi.
Sedat Taşdemir'in sunduğu program, Kur'an okunmasıyla başladı. Zeki Kozan'ın tilavetini yaptığı Kur'an-ın Türkçe ve Kürtçe mealini ise Ertuğrul Delibaş okudu.
Recep Doğru'nun hazırladığı ve Halepçe vahşetinin resimler, tanıkların çığlıklarından örnekler, sözler ve ayetlerle desteklenen sinevizyon gösterisiyle program sürdü. Sinevizyon gösterimi sırasında bazı konukların gözyaşlarına hâkim olamadıkları gözlendi.
HALEPÇE'Yİ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ
Programda, Özgür-Der Gençliği koordinatörlerinden Murat Koç, programın amacı hakkında konuşma yaptı. Konuşmasında Koç, Halepçe katliamını unutmadıklarını ve unutturmamak için bu etkinliği organize ettiklerini kaydetti. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak düşen Halepçe'de, çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere binlerce masum insanın katledildiğini, on binlercesinin yaralandığını ve yine on binlercesinin de göç etmek zorunda bırakıldığını hatırlattı. Katliama neredeyse tüm dünyanın seyirci kaldığına dikkat çeken Koç, küresel barbarlar ve yerli işbirlikçilerinin katliamlarının sürdüğünü de sözlerine ekledi.
Zulme ve tuğyana başkaldırmanın ibadi bir sorumluluk olduğunun altını çizen Koç, "Özgür-Der Gençliğinin tertip ettiği bu programın, hafızamızın tazelenmesine ve zulme karşı insanlığın umudunun tarih boyunca Müslümanlar olduğu gerçeğini hatırlatmasına vesile olmasını diliyorum."dedi.
Koç'un ardından program, Cumali Ünaldı'nın Hasan Nebioğlu'na ait "Semud" adlı şiiri okumasıyla sürdü.
Şiirsel havanın ardından Halepçe'den programa katılmak üzere Diyarbakır'a gelen Îkram Kerîm Heme Emîn ve Emîne Sıdîk Azîz'ın konuşmalarına geçildi.
20'DEN FAZLA YAKININI KAYBEDEN TANIK KONUŞTU
Soranice yapılan ve Hasip Yokuş'un çevirisini yaptığı panelde, ilk sözü Kerîm Heme Emîn aldı. Halepçe'den geldiğini katliamda, annesi, iki kardeşi, kız kardeşi, dört yeğeni, iki yengesi ile beraber 20'nin üzerinde birinci derecede akrabasını kaybetmiş biri olarak konuştuğunu söyleyen Emîn, bu elim olayda kurtulmasını ise o dönemde Halepçe'de bulunmayışına bağladı.
Halepçe tarihi hakkında verdiği kısa bilgi ile konuşmasına devam eden Emîn, birçok âlimin yetiştiğini söylediği ve kültür merkezi olarak tanımladığı Halepçe'nin, eski ve yakın tarihi boyunca birçok savaşa tanıklık ettiğini kaydetti.
"KATLİAMDA ÖLENLERİN ÖLÜM TARİHLERİ DEĞİŞTİRİLDİ"
Emîn, Halepçe'nin mazlum tarihini şöyle özetledi:
"1978'e kadar Irak hükümeti Halepçe'yi defalarca bombaladı. 1978-1989 tarihleri arasında etrafındaki 200 köy Halepçe'ye iskâna tabi tutuldu. Bu durumu protesto edenler bombalandı. 87'de 78 bin kişi ikamet ediyordu. 16 Mart 1988'de kimyasal silahlarla darmadağın edildi. Sonuç: 5 bin şehit, 40 bin yaralı ve 60 bin muhacir. 13 Martı 14 Marta bağlayan gece dört koldan İran kuvvetleri Halepçe'ye girdi. İki gün direnişin ardından 15 Marta Irak kuvvetleri, Halepçe'yi İran'a bırakarak geri çekildi. 16 Martta İran kuvvetlerini Halepçe'nin dışına çıkardı. Aynı gün Irak güçleri Halepçe'yi bombaladı. Tüm kapı ve pencereler kırıldı. Bu kimyasal saldırıya hazırlık içindi. Aynı gün öğleden sonra başlayan kimyasal saldırı üç saat sürdü. Sonraki iki gün ard arda gece gündüz Irak uçakları bölgede canlı insan avına çıktı. Canlı ne varsa ateş ederek öldürdüler. 425-430 civarında kimyasal bomba kullanıldı…8 Ağustos 1988'de Irak-İran savaşı bitti. Ardından hiçbir ev kalmamacasına tekrar bombalandı. Kimyasal saldırıda ölen insanların ölüm tarihleri Irak hükümeti tarafından 13 Mart 1988 olarak kayda geçirildi. Amaç katliamı İran'a yıkmaktı zira bu tarih İran'ın Halepçe'ye girdiği tarihti" şeklinde konuştu.
"80 CELLÂTTAN DÖRT KİŞİ YARGILANABİLDİ"
Emîn, konuşmasında hayatını hiçe saydığı, kucağında bebeğiyle ölen babanın fotoğrafını çektiği ve katliamın tanığı fotoğraf makinesini "Halepçe Anıtı"na hediye ettiği için Ramazan Öztürk'e altını çizerek teşekkür etti. Allah'ın lanetine uğrayan Halepçe cellâdı ve Baas rejiminin tarihin karanlık sayfaları arasına girdiğini dile getiren Emîn, çıkarılan kararla, katliamda suçlu bulunan 80 kişiden şu ana kadar ancak dört kişinin yargılanabildiğinden yakındı.
"HALEPÇE VE ÇEVRESİ İSLAM'IN MERKEZİDİR"
Ardından Güney Kürdistanlı konuklardan sözü Emîne Sıdîk Azîz aldı. Konuşmasında ağırlıklı olarak Halepçe'deki medreseler ve İslami çalışmalar üzerinde duran Sıdîk Azîz, Halepçe ve çevresinin bölgenin İslami ve kültürel hayatın merkezi olarak bilindiğini belirtti. Konuşmasına bu medreseler ve yürütülen İslami faaliyetler hakkında detaylı bilgi veren Sıdîk Azîz'in anlattığı medreseler şunlardı: "Büyük (Ulu Camii) Medrese, Kani Aşkan Camisi, Ababeyl Medreseleri, Biyara Medreseleri, Prên Kütüphanesi, Şafi Medresesi"
Halepçe tanıklarının tanıklıklarının ardından "Halepçe'den gelen çocuk" adlı müzikal tiyatro oyunu sahnelenmesiyle program sona erdi.