Diyanet terör olayları için yaraları sarma kampanyası başlattı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, geldiği Mardin’de önemli açıklamalarda bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığı, bölgede yaşanan olaylar nedeniyle ‘Şimdi Yaraları Sarma Zamanı’ adıyla bir kampanya başlattı.

Diyanet terör olayları için yaraları sarma kampanyası başlattı

Anadolu’nun kapılarını İslam’a açan ve İslam medeniyetinin en önemli şehirlerinden biri olan Mardin’in, İstanbul’dan, Saraybosna’dan ayrılamayacağını belirten Görmez, Mardin’in tarih boyunca farklı dinleri, kültürleri ahlak ve hukuk çerçevesinde bir arada yaşatan bir ilim merkezi olduğunu kaydetti.

“Mardin, İstanbul, Saraybosna aynı medeniyetin beşiği olan merkezlerdir

Görmez, “Mardin, İslam medeniyetinin en önemli şehirlerinden bir tanesidir. Mardin, Anadolu’nun kapılarının İslam’a açıldığı şehirdir. Hz. Peygamberin vefatından 7 sene sonra onun güzide ashabından İyaz bin Ganem, sahabeden büyük bir heyetle birlikte Anadolu topraklarına girişi buradan yapmıştır. O zaman ‘Cezire’ olarak bilinen, bugünkü Cizre, bütün bu bölgelerin önemli merkezlerinden bir tanesidir. Mardin çok önemli, tarihi bir kenttir. Mardin, İstanbul, Saraybosna, bunlar birbirinden ayrılmaz şehirlerdir. Aynı medeniyetin beşiği olan merkezlerdir.” dedi.

Mardin’in aynı zamanda bir ilim merkezi olduğunu kaydeden Görmez, “Burada Zinciriye, Kasimiye, Hatuniye, Şehidiye, Seyyide Raziye gibi büyük medreseler var. Buralarda kurulan medreselerde sadece din bilimler değil, fen bilimleri, sosyal bilimler de okutuldu. Buradan sadece Anadolu’ya değil, Şam, Irak, Hicaz bölgelerine de ilim yayıldı. Mardin’in asıl önemi ise, farklı inançları, kültürleri, medeniyetleri, ırkları birlikte barış içerisinde yaşatabilmiş olmasıdır. İslam medeniyetinin ‘kesrette vahdet, vahdette kesret’ yani ‘çoklukta birlik, birlikte çokluk’ felsefesini minareleriyle, camileriyle en güzel yaşatan şehirdir. İslam şehri olmakla birlikte, İslam’ın adaletini ve merhametini gösteren, Keldanisini, Nasturisini, Süryanisini, diğer bütün inanç mensuplarını kiliseleriyle birlikte, mabetleriyle birlikte barış içerisinde bir hukuk çerçevesinde yaşatmış olması gerçekten Mardin’in çok müstesna özelliklerinden bir tanesidir. Şehirlerin medeniliği bununla ölçülmelidir. Bir şehrin gerçekten bir medeniyet şehri olup-olmadığı, fabrikalarıyla, gökdelenleriyle değil, şehirde yaşayan bütün insanların farklılıklarını, ister bu inanç, kültür, dil farklılıkları olsun, bütün bunları bir barış içerisinde, bir hukuk ve ahlak çerçevesinde birlikte yaşatabilmesiyle ölçülmelidir.” diye konuştu.

“Arkadaşlarımızın hiçbiri görevini, camisini ve şehrini terk etmedi”

Bu bölgelerde görev yapan arkadaşlarının bazılarının evleri yıkıldığını aktaran Görmez, “Bazıları yakınlarını kaybettiler. Nice yakınları zarar gördü, büyük sorunlar yaşadılar. Hiçbirisi görevini, camisini ve şehrini terk etmedi, ama pek çok camileri harabeye döndü. Sadece Cizre’de 30’u aşkın cami namaz kılınamaz hale geldi. Sadece Kurşunlu Camii değil, Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de pek çok camimiz harabeye döndü. En kötüsü, camilerin minarelerinden kendi hezeyanlarını topluma dinlettirmek istediler, bununla mücadele eden arkadaşlarımız oldu. Bazı arkadaşlarımız merkezi sistemi götürdüler evinin bodrumuna ve oradan ezan sesi susmasın diye kendi halkına kendi evinin bodrumundan gizlice ezan okudu.”

“Kardeşliği yeniden ihya etmeliyiz”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ‘Şimdi Yaraları Sarma Zamanı’ başlığı altında bir kampanya başlattıklarını açıklayan Görmez, “Hep birlikte geçmişi bir tarafa bırakarak, kardeşliği sadece bir edebiyat olarak değil, bir ahlak ve hukuk olarak yeniden ihya etmeliyiz. Birbirimize sahip çıkarak, evsize ev, yurtsuza yurt, kimsesize kimse olarak, terör mağduru olan vatandaşlarımızı teröre terk etmeden, canlı kalkan haline getirilmek istenen kadınları, çocukları, yaşlıları onlara bırakmadan onlara sahip çıkmalıyız.” dedi. (M. Salih Keskin – İLKHA)