DİNİN FEDAİSİ OLMAK

DİNİN FEDAİSİ OLMAK

Bir şeyin fedaisi olmak demek bir şeyi fanatikçe sevmek demektir.

Şu fani Dünyada insanoğlu neyin fedaisi değil ki? Para fedaisi, mevki makam fedaisi, kadın fedaisi, şöhret-şehvet fedaisi, top fedaisi, internet fedaisi, faiz fedaisi, bina fedaisi, siyaset fedaisi…

İnsanları kandırma fedaisi gibi nefsi şeytani kaprisleri var insanın. İnsan meşru olan şeyleri sevebilir fanatiği olabilir, orta yolda yürümek şartı ile her şeyin aşırısı iyi değil tabi, İbadetler dahi böyledir. Yazımın başlığını Dinin fedailerini koydum ki, meramım anlaşılsın, din toplumların ortak malıdır. Dünyada Ulûhiyet ile Ubudiyet mücadelesi vardır. Kim gerçekten dini sever, yapışır, fedaisi olursa elbette dünyada da Ahret’te de huzur bulur.

Din denilince yapmacık din olmaz, sulandırılmış, budanmış din anlayışı hiç olmaz, dinin kaynakları bellidir, ilahi kelam, nebevi hadisler (Sünnet) İcma, kıyas ve fıkıh tır. Bunların dışında bir şey aramak tevessül etmek; doğru yolun sapık kollarıdır. Sapık kollar ise insanı hedefe götürmez. Sapık kollara sapmakla ümmet fertleri kan ağlıyor. Kanı akıyor, sömürülüyor, sindiriliyor ceza olarak, insan yaratıcının Gadabına uğruyor. Tek kurtuluş çaresi var oda dinin fedaisi olmak, Hâkimiyetin insanda değil Rabbda cemiyle mümkündür ancak, dini yaşantımızın her alanında yaşamakla kurtuluş olur. Toplumda musalli (Namaz kılanların bir kısmı) insanları kandırıyorsa, sözünde durmuyorsa, hele siyasette alkışlayıcılar zirvede ise bu toplum fertlerinde bir ruhi engellilik var demektir.

Asrımızda seçimler yapılıyor, insanlar seçiliyor, seçme seçilme rejimlerine demokrasi deyin, Laiklik deyin beşeri sıfatla adını ne koyarsanız koyun…

Tüm oyun gücü elinde tutmak, saltanat sürmek, zengini daha da zengin, fakiri ise daha da fakir etmekten ibarettir. Kapitalizm dediler olmadı, sosyalizm dediler olmadı, komünizm dediler yine olmadı, şimdi ise küresel güç diyorlar. Yinede insanlığa çare değildir. Milyonlarca insan dünyada aç yatmaktadır. Bu mu dur adalet? Kısacası denenmiş denenmez. Fosilleşmiş terimlerden, düzenlerden genel anlamda insanoğluna fayda dün olmadığı gibi bugünde yoktur yarında hiç olmayacaktır.

Bir yığın Müslüman cemaat fertleri insanlığı ifsat eden beşeri tabloların fedaisi olacağına konduğu mirasın fedaisi olsa daha iyi olmaz mı?

Ne yazık ki, dünya menfaati insanoğlunu hak dava fedailiğinden alıkoyuyor. Şimdi en büyük önderimizin dilinden tüm insan fertleri için bir hadis mealini arz ediyorum.

Sahabelerden Ebu Hüreyre (r.a) rivayet ediyor: “yedi sınıf insan vardır ki, hiç bir gölgenin olmadığı kıyamet gününde yüce Allah onları kendi gölgesinde gölgelendirir.

1.) Adaletli devlet başkanı

2.) Allaha ibadetle ömrünü geçiren genç

3.) Boş kaldığı her an Allah’ı zikreden ve gözlerinden yaşlar dökülen kimse

4.) Mescitten çıktığında tekrar döneceği saate kadar kalbi camiye bağlı olan kimse

5.) Sadece Allah için bir birini seven iki kişi

6.) Güzel ve soylu bir kadının kendisini çağırması üzerine: ben Allahtan korkarım diyen kimse

7.)  Sadaka verirken sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli davranan kimse”

Yoruma hacet var mı acaba? Din fedailerinden altın harflerle yazılacak bir cümle “başımdaki tüyler adedince başlarım olsa her gün birini şeriatı gara uğruna bu başımı feda etmeye hazırım” ifade üstat Bediuzzamanın. Dinin fedaisi olmak her Müslüman’ın görevidir.