Devlet de Haramlardan Çekinmeli
Devlet olmazsa millet, millet olmazsa devlet olmaz! Ülkemizde yaşayanların % 90’ını Müslümandır. Devlet laiktir, halk ise Müslümandır. Ülkemizin her ilinde, ilçesinde ve köyünde Allah’ın evleri olan camilerimiz vardır. Bu camilerde görev yapan yüzbinlerce hocalarımız var. Bu vefakâr hocalar güçleri nisbetinde dini konuları cuma günü hutbelerde, vaizlerimiz de vaaz kürsülerinde anlatiyorlar. Haram olan, günah olan, helal olan, sevap getiren ameller anlatılıyor. “Fert bazında günah işlemeyin” diyorlar. Allah kendilerinden razı olsun… Yalnız devletin işlediği veya topluma bulaştırdığı haramları belki maslahat icabı anlatmiyorlar. Anlatan hocalarımız da “ekmek korkusundan” kuşdili ile anlatiyorlar. Mesela faiz dinimizde haramdır. Ben bir vatandaş olarak kredi ile ev, araba almak istiyorum. Konuyu din adamlarımıza sorduğumuzda ise, değişik cevaplar aliyoruz. Kimisi haram, kimisi ise caizdir diyor. Hangisine inanalım? Sayın Cumhurbaşkanımız fert olarak faize karşıdır. Konuşmalarının çoğunda dile getirmiştir ve getiriyor da…
Faiz sömürü aracıdır, enflasyonu körükleyendir. Yatırımlara engeldir. Bunların hepsi doğrudur. Devleti idare edenler neden Müslüman halkı bulaştırıyorlar? Devletin buna bir çare bulması gerekmez mi? Devlet de Müslüman halkını bu haramlardan kurtarmalıdır. Onun içindir ki, bankalar yarış halinde müşteri kovalamaktadırlar. Haram fiilerden biri de zinadır. Bu devirde fert ne kadar kendini korursa korusun mutlaka bulaşiyor. Genç nesil maneviyatı zayıf olan insan tipleri devlet eliyle müeyyidesiz olan zinanın serbest olması insanları bu haram tuzağından kurtaramiyor. Kanaatimce işlenen kadın cinayetleri bu haram fiildendir. Bir onceki ayda 350 kadın katledilmiş… Yazık değil mi? Nesiller bozuluyor, yetimler ortada kaliyor. Yanlış bir algı daha var ki, tam cahiliye âdetidir. Erkek zina yaparsa hovarda, kadın zina ederse fahişe sayılıyor. Hâlbuki dinimizde ikisinin işlediği aynıdır. Fahişe fahişedir. Bu haram fiilin bulaştırıcısı devletse acilen önlem alınmalıdır. Dinimizde uyuşturucunun her çeşidi haramdır. Bir yılbaşını daha geride bıraktık. Yılbaşı gecesini çılgınca geçirenler oldu. İslam topraklarında, İslam toplumunda Hrıstiyan âdeti olan bu gece nasıl oluyor da alkolle, serhoş kafayla, kutlamayla geçiyor?
Müslüman olan polisimiz de haram işlenen bu gecede güvenliği sağlamak için görevlendiriliyor. Bu işlenen günaha devlet fail günah ortağı değil mi? Devlet eliyle bu tür pis ve günah olan işlere son verilmelidir. 28 Şubat kalleş post modern darbe girişimcileri yirmi yıl geçtikten sonra ancak yargılanabiliyor. Mağdurlar ise kumpaslarla daha da mağdur edildiler. Madem adalet önünde herkes eşit ise mağdurlara iadei itibar ve hakları verilmelidir. Hak gaspçılarına devletçe ceza verilmiyorsa sorumlular için günah değil mi? Kul hakkı gaspı değil mi? 28 Şubat mağdurlarından yüzlercesi cezaevlerindedir. Kimisi de işinden ekmeğinden oldu. Adaletsizlikler bir an önce giderilmelidir.
Sayın Erdoğan sayesinde mevki makam kapanlar, zengin olmayı görev sayanlar; kutsal bir yürüyüştesiniz ihanet etmeyin! Başlarınızı kuma sokmuş olabilirsiniz, çoğu belediye ihalelerinde kokular çıkmamalıdır. Dikkat edin mahkeme-i kübrada bunun hesabı, sorgusu var altından kalkamazsınız! Göz boyamakla, vitrinlik işler yapmakla, halk bilmiyor, görmüyor diye kendinizi kandırmayın. Kafanız kumda ise vücudunuz dışarıdadır, unutmayın. Devlet adına, halk adına eser bırakanları alkışlar, varsa hırsızları da ifşa ederiz. Tepeden tırnağa sizi o makamlara getiren halktır. Böbürlenmeyin sizi oraya getirenler indirmesini de bilirler.
Ben âcizane Memur-Sen’e bağlı Emekli Memur-Sen il temsilcisiyim. Emekli kitlesi ile oturup kalkıyorum. Emeklinin durumu öyle pembe gösterilen tablo gibi değildir. Memur emeklileri fitre ve zekâta muhtaç durumdalar. Ufacık yüzdelik ve enflasyon farkı ile emeklileri insanca yaşayabilir bir seviye ye getirmek imkânsızdır. İlimizde kiralar çok pahalı olduğu için emeklilerimiz maddi olarak çok zor durumdalar. Emekliler için devletçe TOKİ’ye adil dağıtılmak üzere kura ile değil, gerçek ihtiyaç sahipleri tespit edilerek evler yaptırılmalıdır. Ancak yapılacak evler TOKİ’nin önce yaptığı daireler gibi değil, Urfa’ya özgün, yaşanılabilir, modern sosyal alanları olan, geneli kapsayan mekânlar yaptırılmalıdır. Emeklileri tekrar ekonomiye kazandırmak için de yapılacak olan binaların altına değişik meslekleri içeren kurslar açmak ve atölyeler yapılması ile beraber hem emeklilerin zaman geçirecekleri bir uğraşları, hem de kendi bütçelerine ve devlet bütçesine katkıları olur diye düşünüyorum. Meslekleri olan emeklilerimizin de ayrıca değerlendirip faydalanmak gerek…
Aynı zamanda esnaf olmam sebebi ile de esnafın durumunu da çok iyi biliyorum. İlimiz Urfa’da esnaf kan ağlıyor. Üretim ve istihdama yönelik ciddi bir yatırım yok. Emlak sektöründe işler tamamen durmuş vaziyette. İnşaat demirinin kilosu yaklaşık 3 TL oldu. Geçen yıl 1,8 TL idi. Çimento da öyle olunca sektör durma noktasına geldi ve müteahhitler zarar eder duruma geldiler. İstatistikler Türkiye’nin % 11,1 büyüdüğünü söylüyor. Emeklinin, memurun, esnafın, çiftçinin cebine giren bir şey yok. Büyüyen kim acaba? 24 Aralık Pazar günü Topçu Meydanı’nda Kudüs Mitingi yapıldı. Halkımız tam kadro oradaydı. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Bu coşku pazara kadar değil mezara kadar dava olarak devam edecek. Kudüs davasının sevdalılarına selam olsun… Yöneticilerimiz de Filistin mazlum kardeşlerimiz için, katil ve işgalci İsrail için somut adımlar atmalı ki halkımızın şevki kırılmasın. Selamla kalın selamette kalın