DERİN OYUN

DERİN OYUN

Büyük deccal ABD ve onun yardımcıları küçük deccallar İsrail ve AB ile yardakçıları gayri Müslim olan diğer ülkelerin işbirliği ile başlayan bir süreç. Malumunuz bu süreç kimyasal silah bahanesi ile Irak ile start aldı. O günden itibaren Büyük Ortadoğu Projesinin devreye sokulması ile birlikte, orta doğuyu karıştırma, kan dökme, bölme, parçalama, Müslümanları birbirine kırdırma, geri bırakma v.s. Sinsi senaryolar ile Müslümanlar üzerinden getirim elde etmek için sürekli ve düzenli bir şekilde böl parçala sömür politikaları güdülmektedir. Dikkat edilirse kendi ülkelerinde herhangi bir karmaşa yoktur. Bu sinsi planlarını söz konusu olan ülkelerdeki satılmış ve hain insanlarla yapmaktalar.

Hemen yanı başımızda planlarının bir parçası olarak, Suriye örneği bariz bir şekilde görülmektedir. Dikkat edilirse bir tarafa bazı İslam düşmanı ülkeler destek vererek füze, silah ile maddi desteklerini açıkça sergilemektedirler. Diğer mağdur olan tarafa ise bazı Müslüman ülkeler ise, kısıtlı destek verebiliyorlar ki, bunların başında Türkiye gelmektedir. Ancak bu yardımlar füzeler ve kimyasal silahlar karşısında ne kadar etkili olabilir? Amaçları Müslümanlar arasında mezhep çatışması çıkartmak kardeşleri birbirilerine düşürmek ve Müslüman eli ile kardeşkanı akıtmak ve kalıcı bir nifak ekmektir.

Irak işgali ile birlikte Irak’ı böldükten ve petrolden en büyük payı aldıktan sonra çekilen deccallar geçen yıl Tahrirde başlayan Arap baharını fırsat bilip karmaşa ile birlikte birkaç Arap ülkesine sözde demokrasi bahanesi ile istediklerini kısmi olarak elde eden deccallar kalan kısımları da elde etmenin gayreti içerisindeler. Son dönemlerde Türkiye’nin atılımları, yatırımları, açılımları ve çözüm süreci göz kamaştıran bir yükseliş sergiliyor. Orta doğunun lideri, abisi durumuna gelmesi nedeni ile çılgına dönen deccallar Tahrirde ki sinsi planın bir benzerini, Taksimde uygulamaya koydular.

Hatay da tutturamayınca Taksimdeki gezi parkı ağaçlarını bahanesi ile basit bir menfaat karşılığı ülkelerini satan, yazılı ve görsel medya organları ile komünistleri, travestileri, lezbiyenleri, fahişeleri, dönmeler ile aptal, geri zekâlı ve hain, artistleri ve saf vatandaşları da kandırarak kullandılar. Allah muhafaza! şayet bunların başarılı olmaları durumunda ilk etapta bu hainleri ortadan kaldırmak olurdu, çünkü kendi ülkesini satıp ihanet edenlere güven olmayacağını çok iyi bilirler. Bu gezi meselesi dolayısı ile kısmen de olsa bir karmaşa çıkarmayı başardılar. Lakin vatansever muhafazakâr Müslümanlarda uyanıp oyunu milyonlarca insanın bir araya gelip miting yapması ile bozdular. Hamd olsun ki, halk kendi iradesine sahip çıkmıştır.

Yine sağduyu hâkim olunca bu sefer Lice’de esrar baronları ile denemeye kalktılar Allah’ın izni ile yine tutmadı ve hiçbir zaman da tutmayacak inşallah. Biz Müslümanlara düşen de bu tür tuzaklara karşı uyanık olmamızdır. Yeter artık! Bu kadar zamandır bizleri tozpembe vaatlerle uyuttukları ve aldattıklarını, sömürdüklerini hala anlamayanlar var. Derin uykudan uyanma zamanı gelmedi mi? Derin oyunlarını hala görmeyenler var. Daha ne kadar uyutacaklar ne kadar uyuyacağız uyanıp kendimize gelme ve derin oyunlarını bozma vakti gelmiş ve geçmektedir. Son zamanlarda özellikle katil Esed zulmünden kaçan Suriyeli kardeşlerimizin ülkemize geçmesi ile birlikte Ülkemiz yolgeçen hanı gibi kim kimdir belli değil, art niyetli ve satılmış insanlar adeta cirit atıyor.

Senaryo böyle ya, derin lobiler de bundan istifade ederek derin sinsi planlarını icra ediyorlar. Bu zamanda Dünya’nın çeşitli ülkelerinde Müslümanlar katledilmekte, hayatta kalan Müslümanlara ise çeşitli işkenceler yapılmaktadır. Sahtekâr ikiyüzlü sözde insan hakları savunucuları ise bu duruma alkış tutmaktalar. Müslüman ülkeler de uslu bir şekilde seslerini çıkarmıyorlar. Kardeşlerini öldürenlerden yardım talep edip yine onların bu vahşete dur demelerini beklemekteler.

Gezi olaylarını unutmamak gerek az kalsın bir avuç azınlık veya çapulcu takımı bu ülkenin dörtte üçüne mahalle baskısı uygulayıp hükümeti devirip çoğunluğa hüküm edecekti. Çünkü bunların genlerinde halka taraf olma yoktur. İnşallah bize ders olmuştur. Bu anlamda meydanı boş bırakmamak lazım diye düşünüyorum. Oysa tüm Müslümanlar Osmanlı dönemindeki gibi birlik ve beraberlik içinde olsalar gayri Müslimler diz çöküp selam duracaklar ama nerede…

Ey inananlar! kan dökücülere, sandık kaçkınlarına, inat, Liderinizi, Cemaatınızı, efendinizi, partinizi, intisap ettiğiniz şeyhinizi, bir tarafa bırakarak vahiy kültüründe, sünnette birleşin o zaman Rabbımız’ın inayeti bize olur.   Bu vesile ile yaklaşmakta olan mübarek Ramazan ayının tüm İslam âlemine hayırlara vesile olması dileklerimle.

Selam ve dua ile.