Deprem ve Güneydoğu Bölgesi!...

Deprem ve Güneydoğu Bölgesi!...

Öncelikle bir seher vakti "Ümmetim için depremler günahlarına kefaret olur" hadisinin tecellisi olarak gördüğümüz büyük bir afet'e maruz kalıp Hayatını kaybeden Elazığlı kardeşlerime Allah'tan Rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Yaralı olanlara acil şifalar dilerim.

Deprem'in ne olduğunu artık bilmeyen yok. Deprem, Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayıdır.

Bu depremin maddi boyutudur. Depremler Yerkabuğu içindeki kırılmalar olunca, olur. Ama yeryüzü kırılmalarını tetikleyen manevi boyutu da var. Her şey için bir sebep yaratan Allah. Deprem hadisesini de sebepsiz yaratmamıştır. Zira peygamberimiz bir hadislerinde "Zina yayılınca depremler çoğalır" demektedir.

Fakat bu demek değildir ki deprem olan her yerde insanlar günahkârdır.

Bazen Allah afetlerle rahmet yağdırır. Afetlerle Mümin kullarının şükrünü ve sabrını ölçmek ister.  İbni Asakir:  "Allahü teâlâ, depremleri iyilere öğüt, müminlere rahmet, kâfirlere ise azap kılar" demektedir.

Gelelim kerpiç evler konusuna! Bu kerpiç evler sadece Elazığ'da yok! Hemen hemen bütün Doğu ve Güneydoğu da var.

Bu bölgeler geri bırakılmışlığın tüm cefasını çekti-çekmeye devam ediyor. 21. Yüzyılda üç tarafı denizlerle kaplı ve yaptığım araştırmada nehirler dâhil 105 tane akarsuya sahip, bir o kadar da göllere sahip Türkiye'de bırakın susuz tarlaları, hala bölgede çok sayıda susuz köy var. Hala sağlıksız ortamlarda bulunan kuyu ve sarnıçlardan su içmek zorunda kalıyorlar.

Sadece Şanlıurfa da bildiğim kadarı ile 25 tane susuz köy var. Birçok köy evleri hala kerpiç. Herhalde bu köylerin suya ve kerpiç dışında evlere kavuşması için, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu'nun deyimi ile; "Ya Rap bize ölüm getirmeyecek bir deprem gönder de devlet bizi de görsün" diye dua etmeleri gerekecek.

Gelelim asıl konumuza. Evet, deprem Allah'ın ikazıdır. Ve depreme dayanıklı hiçbir yapı yoktur. Allah istese çok sağlam yapılarının olması ile övünen Semud gibi yapar değil deprem yeryüzünün en hafif varlığı olan rüzgârla yerle bir eder.

Fakat bu bizim için geçerli bir mazeret değildir. Zira Hadis'te "Devenin kazığını sağlam çak, sonra tevekkül et." der..

Şu an Güneydoğu bölgesi ciddi bir deprem riski altında bulunuyor. Bölgede aktif fayların olduğu söyleniyor.

Güneydoğu bölgesinde bulunan fay hatlarının Elazığ depremi ile daha da uyandı. Urfa'da da his edilen sarsıntılar mutlaka bölgedeki fayları da etkilemiştir.

Allah göstermesin olası bir depremde enkaza dönecek çürük ve kerpiç yapıları, bir da daha önemlisi bölgede bulunan Atatürk barajının taşıdığı risk çok daha büyük.

Herhalde önlemlerin alınması için bir deprem beklemeye gerek yok. Ne zaman ve ne büyüklükte olacak olası depremlerin yol açacağı tahribatı kimse bilemez.

Uzun sözün kısası; "takdiri ilahiyi hiçbir tedbir engelleyemez; ama önce tedbir sonra takdir demeliyiz…"