Demirtaş: Kürtler yeni devlet istemiyor
PKK ile BDP'nin istekleri yakınlaştı diyen Demirtaş yeni devlet istenmediğine vurgu yaptı.
Üniversite yıllarında kendisinin de dağa çıkmayı düşündüğünü ancak tesadüfen gerçekleşmediğini belirten Demirtaş, ekledi: Kürt gençlerine asla 'dağa gidin demedim, demem de. Ben şu an siyaset yapıyorum. Gençlere de istisnasız tek çağrım, 'Gelin partide siyaset yapın' olur
- Fikir olarak çok farklı bir yerdesiniz ama ittifak yapmanız gerekse hangi partiyle olabilir?
MHP ile kesinlikle olmaz. CHP, Deniz Baykal döneminden sonra Kılıçdaroğlu ile daha halka yakın, daha ılımlı bir politika izler oldu. Özellikle son dönemde yapılan açıklamalar, söylemler bu yönde. Bu anlamda CHP ile olabilir sanırım.
SEÇİLMEZSEM KESİN BIRAKIRIM
- Hakkari'den seçilmezseniz ne yaparsanız?
Sonuçta bu bir yarış. Halk el sallıyor, sevgiyle kucaklıyor ama oy vermiyorsa yapılabilecek bir şey de kalmaz. Bizi yanıltıyor da olabilirler. Eğer sandık oyunları olmadan, halkın iradesiyle kaybedersek saygı duyarız. Kendimizi yeniden sorgular, 'Kürtlerle ilgili talepler, kullandığımız dil, siyaset tarzımız, hepsi yanlışmış' deriz. Ve ben kesinlikle bırakırım. 'Benden sonrakiler yapsın' derim. Anılarımı yazarım. Bir ciltlik kitap bile çıkmaz herhalde...
- Kürtlerin etnik kimliğini hangi dinamikler belirliyor?
Kürt dilinin, kültürünün yasak olması, korkular, en büyük psikolojik belirleyendir. Yoksa burada tarih boyunca milliyetçilik görülmemiştir. Son dönemde arttıysa, etki - tepki meselesidir.
- Kürtler, Öcalan'ın tutukluluğu konusunda ne düşünüyor?
Öcalan'ın İmralı'da 12 metrekarelik bir çukurda tutulmasından üzüntü duyuyor. Öcalan çıkmadığı sürece de Kürtlerin bu konudaki tavrı değişmez. İddia ediyorum, bize oy vermeyen Kürtlerin de büyük bir kısmı bunu düşünüyor ve savunuyor. Öcalan yüz yıllık geçmişi olan bir sorunda, isyanın liderliğini yapmış bir kişidir. Eğer devlet bu isyanı barışçı yöntemlerle çözmek istiyorsa, liderine doğru yaklaşmalı. Sıradan bir tutuklu gibi yaklaşamaz.
DÜNYAYA VERİLECEK TEK MESAJ
- Binlerce insanın ölümüne neden olan birinden bahsediyoruz...
Bunların sorumluğu sadece Öcalan'ın üzerine yıkılırsa bu yanlış olur. Öcalan çıkarılmalı, ilk etapta ev hapsi formülü olabilir. Serbest bırakılmasıyla, Kürt sorununda savaşın bittiği ve çözümün gerçekleştiği mesajı dünyaya verilmiş olur. Bu gerçekleştiğinde Türkiye ağır travmasından kurtulacak ve 'Keşke yıllar önce bu adımları atsaydık' denilecektir.
- Ağabeyiniz, Muğla PKK sorumlusu olarak tutuklanmıştı...
Ağabeyim, tutuklandı, 12.5 yıl hapis yattı ve çıktı. Sonra siyasete girdi, başına gelenleri zaten kamuoyu biliyor. Tekrar tutuklandı, girdi, çıktı. Şimdi aktif siyasetten uzak.
- Öfkelenen gençler dağa çıkıyorlar. Siz neden çıkmadınız?
Herhangi bir çözüm şansı kalmadığına inanan gençler dağa çıkarlar. Halen çıkan gençler var. Onlara neden böyle yapıyorsunuz diyemiyorum. Çünkü üniversite yıllarımda ben de bunu düşünmedim değil. Ben de çıkabilirdim, yapmadım. Çıkmamakla 'en mantıklı olan yolu seçtim' de demiyorum. O dönem belki de en zayıf olan yolu seçtim. Tümüyle tesadüftür gitmemiş olmamız.
- Bugün BDP Başkanı olarak dağa giden gençleri gördüğünüzde nasıl bir telkinde bulunuyorsunuz?
Hiçbir zaman Kürt gençlerine 'dağa gidin' demedim, demem de! Kendisi dağa gitmemiş olan birisinin başkasının gitmesi yolunda telkinde bulunması ahlaki değil. Ben şu an siyasetteyim, siyaset yapıyorum. Bütün gençlere istisnasız çağrım 'gelin partide siyaset yapın' olur.
ERGENEKON ÇOK BAŞKA BİR ŞEY
- PKK ile Ergenekon'un ilişkisi iddiasına ne diyorsunuz?
Böyle bir şey yok! PKK başka bir şeydir, Ergenekon başka bir şey! Ergenekon en çok PKK'ya karşı savaşmış bir derin devlettir. Kontrgerilla denilen şey bölgede gece gündüz cinayet işlerken, kalkıp buna 'PKK ile işbirliği yapılıyor' demek en başta buradaki insanlara hakarettir. Çünkü yöre halkı kendini PKK'dan ayrı görmez.
- Ama bir açıklamanızda 'Ergenekon mudur, derin devlet midir adı her neyse mutlaka PKK'ya bir yerden bulaşmıştır' demiştiniz...
PKK içerisinde halen MİT elemanı vardır. Sanıyor musunuz ki PKK'nın dağ kadrosuna, şehir kadrosuna sızma yapmış istihbaratçı yok? Mutlaka vardır. Çoğu zaman devlet eliyle gönderilir bu kişiler. Devlet bunları çekmeli ve PKK'yı arı halde bırakmalıdır.
PKK İLE BDP'NİN TALEPLERİ YAKINLAŞTI
- PKK ile BDP'nin politikaları hangi noktada birleşiyor?
Çok önemli noktalarda örtüşmüş durumdayız. 1990'larda böyle değildi. PKK, bağımsız Kürdistan diyordu. DEP de, HADEP de, DEHAP da Türkiye sınırları içerisinde demokratik çözümü savunuyordu. Ama şu anda bulunduğumuz noktada PKK ile BDP'nin talepleri birbirine yakınlaştı. Biz de, PKK da sorunun demokratik özerklikle çözüleceği kanaatinde. Anadilde eğitim, anayasal vatandaşlık, özel ekonomik yatırımlar, geçmişin araştırılması, Öcalan'ın ve bütün siyasi tutukluların serbest bırakılması gibi başlıklar ortak...
AŞI TUTMADI
- Demokratik açılımla AKP, hem Türkleri hem de Kürtleri kaybetti' dediniz...
AKP bu işi deneye döktü. Üzerimizde uygulama gayretinde. Mehmet Metiner'de tutuyor diye bütün Kürtlerde tutmaz o aşı. Kürtler açılıma destek verdiler, umutluydular. Öyle bir noktaya gelindi ki Kürtler de istememeye başladı. AKP açılım politikasını doğru uygulayamadığı için Aydın'dakini de Hakkari'dekini de kaybetmiş oldu.
Devlet sunulsa bile Kürtler reddeder
- Peki siz isteklerinizi doğru anlattığınıza inanıyor musunuz? BDP olarak tüm çabanızın ileride Kürdistan devleti kurmak olduğu düşünülüyor...
Bu algı tümüyle haksız mı oluştu? Doğrusu geçmişte Kürtler bunu çok istediler. Son yıllarda Türkiye'de yaşayan Kürtler devlet aygıtının aslında çok da faydalı bir şey olmadığını ideolojik olarak tartıştılar ama sonra vazgeçtiler. Bu nedenle Kürtler kendilerine bir devlet sunulsa dahi bunu kabul etmeyecekler. Amacımız Kürdistan kurmak olsa, seçimlere giderek böyle bir mücadele vermeyiz. Bu bile bir mesaj veriyor.
- Kürt hareketi denince PKK, KCK, BDP üçgeni anlaşılıyor...
Bu bölgede yaşayan tabanın çok önemli bir kısmı PKK sempatizanıdır. Bu insanlar 1990'dan beri HADEP'le birlikte demokratik alanda siyaset yapan bizim gibi partilere de destek verdiler. Dolayısıyla bizim oy aldığımız, etkilediğimiz taban aynı zamanda PKK'nın etkilediği tabandır. BDP ile PKK arasında organik bir bağ yoktur. Biz PKK'yı temsil etmeyiz. PKK da asla 'BDP bizi temsil ediyor' demez. Kürt sorunu şu anda üç temel başlıkta toplanabilir. Eşitlik, adalet ve barış. Kürt sorununu ele alan herkes, bu üç başlığı asla unutmamalıdır. Şu ana kadarki hükümetler ya sadece barışı ya da eşitliği ele almıştır. Meseleye bu kadar dar açıdan bakan bakış açıları bugün iflas etmiştir. Her şey bu kadar nettir.
- Öcalan'ın MİT ajanı olduğu daha sonra PKK'yı kurduğu, Uğur Mumcu'nun da bu nedenle öldürüldüğü söyleniyor...
Özellikle devlet ve hükümet tarafından üretilir bunlar. Bunu söyleyenler bir gün bu söylemlerin kendini vuracağını unutmamalıdırlar. Tümüyle spekülatif! Bunun gibi ortaya atılan pek çok iddia var. Mesela 'PKK uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor' denilmiştir. Oysa hiçbir PKK'lı uyuşturucudan yargılanmamıştır. Öldürülen, yakalanan ama uyuşturucu işiyle uğraşan Kürt mafyaları var. Kamuoyuna, sahip oldukları Kürt kimliği nedeniyle hemen 'işte örgütün bilmem ne bağlantısı yakalandı' diye verildiler. İşte bu psikolojik savaşın bir parçasıdır. Türkiye'de her zaman 'PKK ve Kürt hareketi kriminal bir örgüttür' gibi tanıtılmaya çalışılmıştır.
BAŞBAKAN BİR HAFTA KALSIN
- Peki sizce gerçek nerede bitiyor, yalan nerede başlıyor?
Bu sorunu çözmek isteyen siyasi aktörler gelip bu meseleyi burada tartışsınlar. Öyle Ankara'da, İstanbul'da beş yıldızlı otellerin toplantı salonlarında bu mesele anlaşılmaz. Mesela Başbakan seçimden sonra bir haftasını ayırsın, gelsin. Bütün tabuları, inanışları değişecek, bugüne kadar kendisini inandırmış olan danışmanlarının aktardıklarının çok önemli bir kısmının yalandan ibaret olduğunu görecek, sorunu çok daha rahat çözecektir.
ZANA DA GÜL DE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR
- Leyla Zana'nın '7 yaşına kadar çocuklarınıza Türkçe öğretmeyin' açıklaması için ne diyeceksiniz?
Cumhurbaşkanı'nın İstanbul'da konferansta yaptığı bir konuşma var; 'Biz anadilimiz Türkçe'yi iyi konuşamadığımız için ikinci dili öğrenemiyoruz. Türkiye'de ikinci dili konuşan çok az insan var bunun da nedeni anadili iyi öğrenememesi' diyor. Bir gerçeğe vurgu yapıyor. Anadilin hayati bir konu olduğunun altını çiziyor. Leyla Zana söyleyince kıyamet koparanlar Sayın Cumhurbaşkanı'nın aynı şeyi söylediğini görsünler. İkisinin de söylediği aynıdır, biri Türkler biri Kürtler için söylemiştir tek fark odur.
GELECEKLERİMİZ BİRBİRİNE BAĞLI
- Kuzey Irak yönetimi ile ilişkileriniz nasıl?
Geçmişte çok iyi ilişkiler içerisinde değildik ama son dönemde, onlar Türkiye'ye geldiğinde biz bölgeye gittiğimizde mutlaka görüşüyoruz. Irak ve Türkiye'de yaşayan Kürtlerin sorunları ancak devletle kurulan doğru ve demokratik ilişkiyle çözülebilecek. Kuzey Irak ve Türkiye'deki Kürtlerin sorunları eşzamanlı çözüme kavuşmadan da rahata kavuşulmayacak. Gelecek birbirine bağlı. Doğal olarak bu farkındalık da bizi yakınlaştırdı.
- Eskiden ABD ve İsrail'in olumlu destekleri vardı. Bugün durum nasıl?
ABD ile AKP arasında bölgesel düzeyde bir işbirliği söz konusu. ABD, Kürtlere, partililerimize ya da hareketimize hiçbir zaman yardım etmedi. ABD bu bölgede emperyal amaçlar güden bir hareket. Kürt hareketi ise sol demokrasiden yana özgürlüklerden yana bir harekettir. Emperyalist hareketle, Kürt hareketinin stratejik bir işbirliğine girmesi demek kendini inkar etmesi demektir. Hiçbir zaman böyle bir bakış açımız olmadı. Ama Kürtler İsrail'i, ABD'yi düşman ilan edip onların hedef de göstermediler.
KASETLER SEÇİM STRATEJİSİ OLMASIN
- Seçimler yaklaşıyor. Sizce son günlerde çıkan kasetler yüzünden zor durumda kalan MHP'nin durumu ne olur?
Tabii ki kasetlerin bu şekilde uluorta gösterilmesi etik değil! Ama neredeyse tüm üst genel kurulun böyle bir işin içinde olması da açıklanabilir bir durum değil! Dolayısıyla MHP'nin mağdur durumda olduğunu söylemek doğru olmaz. Olur da eğer MHP seçimlerde oylarını artırırsa, bir sonraki seçimlerde korkarım ki diğer partiler de oy kazanmak için aynı yolu seçecekler. Bu bir seçim stratejisi halini alır ki aman aman öyle bir şey olmasın.
AKŞAM