Davutoğlu'dan flaş açıklamalar! Türkler Kürtler de bizim himayemiz altındadır
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında terörden Azerbaycan - Ermenistan çatışması dahil bir çok konuya değindi. Ahmet Davutoğlu Şanlıurfa'ya verilecek olan istiklal madalyası için de tarih verdi. Davutoğlu Azerbaycan - Ermenistan çatışması için ne dedi, Şanlıurfa'ya istiklal madalyasını ne zaman verecek? detaylar haberimizde
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İnsanların eline silah veren, insanların canına kast eden caniler, bizi birbirimizden ayıramaz, ayıramayacak. Ayrımcılık yapan kimse, aramızda kendine yer bulamayacak" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM Grubu'ndaki konuşmasına, "Serok Ahmet" sloganları arasında başladı.
Salonda Türkiye'nin dört bir yanından gelen misafirlerin bulunduğunu belirten Davutoğlu, Şırnak, Silopi, Cizre, Diyarbakır'ın da İzmir, Çanakkale, Manisa'nın da salonda olduğunu söyledi.
Davutoğlu, AK Parti'nin siyaset misyonunu yansıtacak şekilde, kuzeyden güneye, batıdan doğuya bütün teşkilatlarının, Tekirdağ, Balıkesir, Kocaeli, Gaziantep, Tokat, Muğla, Kütahya'nın salonda olduğunu belirtti.
Özellikle bir kardeşlerini, bütün grubun selamlamasını isteyen Davutoğlu, geçen hafta hain terör örgütü tarafından kaçırılan ancak davasından dahil geri adım atmayan İspir İlçe Başkanı Salih Zeki Çetinkaya'nın da grupta olduğunu ifade etti.
Çetinkaya'nın, hain terör örgütünce kaçırıldığını, kahramanca onlara ders vererek özgürlüğüne kavuştuğunu dile getiren Davutoğlu, "Onlar AK Parti'ye bunun için saldırıyorlar. Çünkü biliyorlar ki AK Parti ne zaman grupta, Mecliste, Türkiye'nin herhangi bir köşesinde bir araya gelse bütün milleti temsil ediyor. İspir İlçe Başkanımızı, kahraman eşini, ailesini selamlıyorum. Bize ne baskı yaparlarsa yapsınlar, AK Parti teşkilatı bütün gücüyle dimdik ayaktadır, ayakta olacaktır. Aynı şekilde geçtiğimiz aylarda Silopi'de operasyon devam ederken, Şırnak'ta evi kuşatılmasına, arabası, evi yakılmasına rağmen bugün Şırnak Kadın Kollarını buraya getiren Hatice kardeşimize de selam ediyorum." diye konuştu.
Davutoğlu, terörle mücadelede hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına, millete başsağlığı diledi.
ÇATIŞMA SÜRECİNİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
Başbakan Davutoğlu, Dağlık Karabağ'daki temas hattında Ermenistan'ın saldırısıyla başlayan çatışma sürecini yakından takip ettiklerini, bu saldırıları TBMM AK Parti grubu adına lanetlediklerini bildirdi.
Ermenistan'ın saldırısı sonucu hayatını kaybeden can Azeri vatan şehitlerine Allah'tan rahmet, Azeri kardeşlerine başsağlığı dileyen Davutoğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i saldırılar sırasında aradığını, AK Parti, hükümet adına kendisine seslendiğini anlattı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün de buradan sesleniyorum, bütün dünya bilmelidir ki Türkiye, Ermenistan'ın saldırganlık ve işgaline karşı can Azerbaycan ile omuz omuza durmaya kıyamete kadar devam edecektir. Can Azerbeycan'ın kaybettiği her şehit, bizim canımız, bizim yüreğimizdir. Azerbaycan'ın haklı davasına desteğimizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Dağlık Karabağ da dahil olmak üzere, can Azerbaycan'ın işgal altındaki bütün toprakları kurtulana kadar biz de 78 milyon olarak Azerbaycan'ın yanında durmaya devam edeceğiz. İnşallah gün gelecek, can Azerbaycan toprak bütünlüğü içinde, kendi bağımsızlık ve istiklal mücadelesini nihayete erdirecek."
YAŞADIĞIM HİSLERİ TARİF EDEMEM
Başbakan Ahmet Davutoğlu, millete hizmet yolunda yoğun bir haftayı geride bıraktıklarını dile getirerek, Diyarbakır, Sur ziyaretine değindi.
Davutoğlu, geçen cuma gününü Diyarbakır, Sur'da geçirdiklerini anımsatan Davutoğlu, Mekke, Medine, Kudüs ve Şam'dan sonra beşinci kutsal mekan olarak görülen Ulu Cami'de cuma namazı kıldıklarını, "Diyarbekirli kardeşleriyle kucaklaştıklarını" anlattı.
Hiçbir planlama, ön hazırlık olmadan "Binlerce Diyarbekirli kardeşinin, cuma namazı sonrasında Ulu Cami önündeki meydanı doldurması anında yaşadığı hisleri tarif edemeyeceğini" belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Oraya sadece Sur'un ihya planını ilan etmek üzere bir toplantı planlamasıyla gitmiştik. Ama Diyarbekirli kardeşlerimiz o kadar büyük hasret, muhabbetle bizi karşıladılar ki önceden hiç planlanmamış ama meydanın hınca hınç dolduğu miting yapmak durumunda kaldık. Hepsi heyecanlıydı, hepsi bu ülkenin birliği, beraberliği için gönülden sevdalıydılar. Hele bir tanesi vardı ki Saliha Teyze... 80 yaşını aşmış haliyle saatlerce bizi beklemiş, bütün vücuduna al bayrağı sarmıştı, Ulu Cami meydanında bizi karşıladı. Elindeki tespihi uzattı, 'Bu tespih bana vefat eden eşimden yadigardır, 57 yıllık. Siz bize sahip çıktınız, bundan sonra bu tespih de Diyarbekir gibi size emanettir' dedi. Başkentimizden sesleniyorum, her bir Diyarbekirliye sahip çıkacağız, ülkemizin her bir vatandaşına sahip çıkacağız, Saliha Teyze'nin bu güzel emanetini hep yüreğimizde taşıyacağız."
KARDEŞLİK HUKUKUMUZA SAHİP ÇIKTI
Davutoğlu, "Diyarbekir halkının terörün karşısında dimdik durduğunu, kardeşlik hukukuna sahip çıktığını" vurguladı. Bugün Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşların, terör örgütüne asla destek olmadıklarını, olmayacaklarını net şekilde ortaya koyduğunu kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Her hafta gittiğim yerlerde, Mardin, Bingöl, Van, Silopi'de teröre karşı dimdik duruş sergileyen vatandaşlarıma teşekkür ettim, burada bir kez daha canı gönülden teşekkür ediyorum. Teröristleri tecrit eden, terörist ile arasına mesafe koyan bölge halkına, bütün vatandaşlarımıza, ebedi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Terör destekçisi siyasetçilere, 'Siz Diyarbakır'ın yıkılmasından, acısından besleniyorsunuz' diyen Diyarbekir halkına şükranlarımı sunuyorum. Nevruz'da kan dökülsün diye bekleyenlerin heveslerini boşa çıkaran, eylem için sokağa çağıranlara itibar etmeyen kardeşlerime teşekkür ediyorum. Halka zulüm eden can, mal emniyeti kast eden, din,diyanet, mukaddes, namus bilmeyen terör örgütüne asla geçit vermeyen Diyarbekirli kardeşlerime teşekkür ediyorum. Öyle ki biz gitmeden önce günlerce bizi protesto etmek için Diyarbekirlileri kepenk kapatmaya çağırdılar. Protesto gösterilerine çağırdılar. Onlar Diyarbekirlilere, 'Başbakan Diyarbekir'e geliyor, kepenk kapatın' dedi, Diyarbekirliler ise 'Başbakan Ankara'dan geliyor bağrımızı, gönlümüzü açıyoruz' diyerek onların provokasyonlarına hiç taviz vermedi. 7 canımızı, bugün de 8. yitirdiğimizi canlarımızı, benim ziyaretimden bir gün önce hain terör saldırısında katlettiler.
Zannettiler ki biz korkarız, çekiniriz, güvenlik endişesiyle Diyarbekir'e gitme programımızı erteleriz ama onlar ne bizi ne davamızı ne de bu milleti tanıyorlar. Diyarbekir meydanında da söyledim, onlar ne yaparsa yapsınlar biz asla korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız. İnsanların eline silah veren, insanların canına kast eden caniler, bizi birbirimizden ayıramaz, ayıramayacak. Canlı bombalar, intihar eylemi yapmaya azmettirenler bizi birbirimizden koparamaz. Biz demokrasi, hukuk, adalet, refahla, birbirimizin bütün haklarına sahip çıkarak ama en önemlisi birbirimizin hayat hakkına sahip çıkarak, hep birlikte yaşayacağız. Ayrımcılık yapan kimse, aramızda kendine yer bulamayacak. Bizi bölmeyi hedefleyenlere karşı, hukuk, demokrasi, kardeşliğimiz adına mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizler, Allah'ın izniyle birbirimizin hukukuna sonuna kadar sahip çıkacak, ebediyen bir ve beraber olacağız. Teröre karşı da terörün yol açtığı tahribata karşı da vatandaşlarımızın yanındayız. Terörden mağdur olan vatandaşlarımızın sıkıntılarının giderilmesi, yaralarının sarılması için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Diyarbakır, Sur'u da büyük ölçüde teröristlerden temizledik. Medeniyetimizin mürşit şehri Diyarbekir'i asla onlara teslim etmedik, etmeyeceğiz."
Diyarbakır surlarının bir kalp, yürek gibi inşa edildiğini söyleyen Davutoğlu, "Sur bizim yüreğimizdir. Nasıl yüreğimiz son ana kadar bedenimizin ayrılmaz parçasıysa Sur da Diyarbekir de kıyamete kadar bu aziz vatanın ayrılmaz parçasıdır" ifadesini kullandı.
Terör örgütünün tahrip ettiği Diyarbakır ve Sur'un tarihi kimliği korunarak yeniden ayağa kaldırılacağını, bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının koordineli çalıştığını aktaran Davutoğlu, birinci önceliklerinin evleri yıkılan vatandaşlara sahip çıkmak, mülk sahibi olmayanları ve ruhsatsız gecekonduda oturanları kira öder gibi ev sahibi yapmak olduğunu bildirdi.
DİYARBAKIR MİMARİSİNE UYGUN ŞEKİLDE YENİDEN İNŞA EDİLECEK
Başbakan Davutoğlu, ikinci önceliklerinin Sur'u tarihsel dokusuna uygun inşa etmek, üçüncü önceliklerinin ise bölgede ticareti canlandırarak, hayatı bereketlendirmek olduğunu anlatarak, "Bölgede yapılacak çalışmalar ekonomiyi canlandıracak ve esnafımızın yüzü yeniden gülecek. Bu bağlamda çarşı kültürü özenle korunacak, Diyarbakır mimarisine uygun şekilde yeniden inşa edilecek" diye konuştu.
Cevatpaşa, İçkale, Fatihpaşa bölgeleri ile Alipaşa ve Lalebey mahallelerindeki tarihi dokunun ihya edileceğini dile getiren Davutoğlu şöyle devam etti:
"Hani Fatihpaşa Camisi'nin yakılması üzerine gidip 'evim yanaydı, ocağım yanaydı da Fatihpaşa'yı böyle görmeyeydim' diyen teyzeyi de buldum Sur'da. Elini öptüm, 'merak etmeyin Fatihpaşa'yı da koruyacağız, Sur'u da koruyacağız'. Gazipaşa Caddesi üzerindeki iş yerleri rehabilite edilerek ekonomik yapının canlanması sağlanacak.
Bu çalışmaları orada yaşayan insanlarla birlikte onların rızasıyla yapacağız. Evleri yıkılan insanlarımızın, sivil toplum kuruluşlarının, ticaret erbabımızın, esnafımızın rızasını mutlaka araycağız. Mülkiyet haklarına, ticari hayata, kültürel ve tarihi mirasa aykırı bir şey yapmayacağız. Terör örgütlerinin tahrip ettiği şehirleri ruhunu, ahengini, tarihini, kimliğini koruyarak yeniden imar edeceğiz."
DIŞ TÜRKLER DE DIŞ KÜRTLER DE BİZİM HİMAYEMİZ ALTINDADIR
Başbakan Davutoğlu, 10 Nisan tarihinde Diyarbakır Havalimanından Erbil, 10 Mayıs'tan itibaren de KKTC Ercan havalimanlarına seferlerin başlatılacağını belirterek, "Diyarbekir'den Erbil'e, Diyarbekir'den Ercan'a uçan her uçak dış Türklere de dış Kürtlere de bütün gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimize selamlar götürecek. Bilinsin ki dış , herhangi bir şekilde onların geleceğine ipotek konmasına izin vermeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin iktidara geldiği günden itibaren Türkiye'nin terör belasından kurtulması için büyük çaba harcadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Tek bir derdimiz var, milletimizin huzurunu sağlamak, refahını artırmak, istikbalini ve istiklalini korumaktır. Biz milletimiz için varız. Gereken neyse yapmaktan çekinmez, üstlenilmesi gereken fedakarlık ne ise üstlenmekten kaçınmayız. Bizden önceki hükümetlerin aksine AK Parti iktidarları olarak güvenlik enstrümanlarıyla siyaset imkanlarını eş zamanlı olarak harekete geçirmeye çalıştık.
Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanlığı döneminde büyük siyasi riskler üstlenerek açılım süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci ve çözüm süreçlerini başlattı. Analar ağlamasın, akan kan dursun diye baldıran zehiri içmeye hazır olduğunu, siyasi gövdesini bu işin arkasına koymaktan çekinmeyeceğini söyledi. 'Siyasi hayatınıza mal olur' dediler kendisine ama ne Cumhurbaşkanımız ne de AK Parti, Türkiye'yi prangalarından kurtaracak bu hayati meselede bir adım dahi geri atmadı."
Paralel yapıyla mücadelenin yanı sıra çözüm sürecini yürütme görevini de AK Parti kongresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan devraldığını anımsatan Davutoğlu, çatışmaların durması, milletin huzura ve emniyete kavuşması için siyasi riskler alarak güçlü devletin yapması gerekenleri yaptıklarına dikkati çekti.
TERÖRLE MÜCADELE
Başbakan Davutoğlu, siyasi iktidar olarak demokratik adımlarla bir huzur ortamı sağlamaya çalışırken, terör örgütü PKK'nın çukur kazarak, barikatlar kurarak ve temmuz ayında hain suikastlar gerçekleştirerek yeni bir süreç başlattığını, bunun karşısında da Hükümet olarak bölücü terör örgütüne karşı tarihin en büyük terörle mücadele operasyonlarını başlattıklarını söyledi.
Davutoğlu, çözüm süreci iradesi ve terör örgütüne karşı yürüttülen mücadelenin aynı amaca hizmet ettiğini vurgulayarak, "Türkiye, dün sürdürdüğü çözüm sürecinde nasıl doğru bir siyaset izliyorsa, bugün de yürüttüğü kararlı terörle mücadele süreciyle aynı ölçüde doğru bir siyaset izlemektedir. Her iki siyaset de Türkiye'nin terör belasından kurtulması için, milletimizin huzur ve emniyeti için iktidarlarımız tarafından ve Sayın Cumhurbaşkanımız, bendeniz tarafından süreklilik içinde sürdürülen siyasetlerdir" diye konuştu.
Milletin hükümetin yürüttüğü her iki sürece büyük destek verdiğini belirten Davutoğlu, terörle mücadelenin büyük bir kararlılıkla sürdüğünü, bu mücadeleden geri dönüşün asla olmayacağını kaydetti.
Diyarbakır ziyaretinden iki kesimin rahatsız olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bütün provakasyon çağrılarına rağmen Diyarbakırlıların tahriklere kapılmadığını gören PKK uzantısı siyasi yapılar ve örgütler sukutuhayale uğradılar. Çünkü biz Diyarbekir'e kavuştuk, Diyarbekir bize kavuştu. Çünkü biz Diyarbekir'i bağrımıza bastık, Diyarbekir bizi bağrına bastı. Çünkü biz Sur ile bütünleştik, Sur bizimle bütünleşti. Rahatsız oldular, onları rahatsız etmeye devam edeceğim" değerlendirmesini yaptı.
BAKANLAR KURULU ŞANLIURFA'DA TOPLANACAK
Başbakan Davutoğlu, her fırsatta illere gideceğini, 11 Nisan'da Şanlıurfa'yı ziyaret edeceğini ve bu şehirde Ankara dışındaki ilk Bakanlar Kurulu toplantısını gerçekleştireceklerini belirterek, "Bu hafta içinde inşallah suratla tamamlanır, İstiklal Madalyasını da Şanlıurfa'ya TBMM Başkanımızla birlikte götürmek nasip olur" dedi.
Terör örgütünün siyasi uzantılarının Diyarbakır ziyaretinden rahatsız olduklarını, başka bir kesimin de başlattığı kampanyalarla terörle mücadeledeki kararlığı sorgulama cüretine kalkıştığının altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Şehirlerimizi yaşanmaz hale getiren, medeniyet mirasımızı talan eden bu barbar terör örgütüne karşı büyük başarılar elde ettik. Güvenlik güçlerimiz şehirlerdeki terör odaklarını tek tek temizledi, temizliyor. Terörle mücadele bütün dağlarımız, ovalarımız, şehirlerimiz, mahallelerimiz, sokaklarımız teröristlerden tamamen temizleninceye kadar kesintisiz şekilde devam edecektir.
Ülkemize ve milletimize silah doğrultanlara hak ettikleri cevabı verdik, vermeye devam edeceğiz. Bizden kimse elinde silah ve kan olan terör örgütünü muhatap alcağımızı beklemesin. Bizim bundan sonra tek muhatabımız vardır, o da milletimizdir, milletimizin her bir ferdidir. Terör örgütleri ancak milletimizin güçlü iradesini yansıtan güvenlik güçlerimizin muhatabı olabilirler. Terörle mücadele kararlılığımızı sınamak, sorgulamak da hiç kimsenin haddi değildir."