Cuma hutbesinde konu; Zaferler Allah'tandır
Değerli okurlarımız, bugün Cuma Hutbesini sizlere sunuyoruz Hutbenin konusu Zaferler Allah'tandır
اِذَا جَآءَ نَصْرُ اللهِ وَالْفَتْتُ (1) وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللهِ اَفْوَاجًا (2) فَسَبِّتْ بِتَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
ZAFERLER ALLAHTANDIR.
Muhterem Müminler,
Okuduğum sure-i celîlede Rabbimiz: Allahın zaferi ve fetih geldiğinde ve de insanların bölük bölük Allahın dinine girdiklerini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve Ondan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir. (Nasr, 1-3) buyuruyor.
Peygamber Efendimiz (sas) hadis-i Şeriflerinde ise: Kim Allahın dini en üstün olsun diye savaşırsa o Allah yolundadır. (Buhari Cihad 15) buyuruyor.
Kardeşlerim,
Bugün bu toprakların fetih gününü idrak ediyoruz. Zaferlerin gölgesinde nefesleniyoruz. Bugün Ağustos sıcağında kanını huzur için aktan şehitlerimizi, alın terini barış için döken gazilerimizi hatırlıyoruz.
Her yıl gelen Ağustos ayında millet olarak bizler, 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolunun kapılarını İslâma açan Malazgirt Meydan Muharebesini, 30 Ağustos 1922 tarihinde Anadolunun kapılarını düşmanlara kapatan Başkomutanlık Meydan Muharebesini ve diğer zaferlerimizi hatırlarız. Tarihimize gider, ondan aldığımız güçle bugünümüzü ve geleceğimizi inşa ederiz. Bizi başarılı kılan, zaferlere ulaştıran ruh ve manayı anlamaya çalışır; bundan yüksek bir şuur elde etmeye gayret ederiz. Zaferler ayında biz müminlere düşen, zaferlerle övünmek değil; bu zaferlerin nasıl elde edildiğini; zaferlerin arkasındaki yüksek inanç ve ruhu iyi anlamaktır. Bugün de aynı iman ve teslimiyete sahip olup olmadığımızın muhasebesini yapmaktır.
Değerli müminler,
İslam coğrafyasının bugünlerde maruz kaldığı zulüm, zorbalık, haksızlık ve kötülükler, zaferlerimizi ve bu zaferlerin arkasındaki ruhu yeniden anlamaya olan ihtiyacımızı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Unutmayalım ki ecdadımıza bu yüksek ruhu kazandıran din-i mübin-i İslâm dır. Onlar ila-yı kelimetullah uğruna yaşamışlardır. Allah adı en yüce olsun diye mücadele vermişlerdir. Yeryüzünde hak, hakikat, adalet, hukuk, ahlak, barış ve huzur egemen olsun diye çaba sarfetmişlerdir. İslâmın barış ve esenlik dini olduğunu bütün dünyaya göstermişlerdir. Mazlumların sığınağı, zalimlerin korkulu rüyası olmuşlardır. Şehadet arzusunu hiçbir zaman yüreklerinden eksik etmemişlerdir. Din, iman, millet, vatan ve mukaddesat uğruna gerektiğinde candan ve canandan vazgeçmeyi göze almışlardır. Allah, müminlerden, mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır1 ayeti gereğince hareket etmişlerdir.
Asıl zafer, insanın gönlünü kazanmaktır. Asıl fetih, bir kalbi hakikate açmaktır. Zafer, egemen olma hırsına kapılmadan güzelliği herkesin avucuna bırakabilmektir. Fetih, insan iradesini incitmeden, baskı ve zorlama yapmadan, imanın ve İslâmın gönüllere teklif edilmesidir. Zaferlerin arkasında hep aynı ruh vardır. Bedirde de aynı ruh vardır, Malazgirtte de... Mekkenin Fethinde de aynı ruh vardır Çanakkale Zaferinde de... İstanbulun Fethinde de aynı ruh vardır, Kurtuluş Savaşında da İşte bu ruh, İstiklal şairimizin, Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var / Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar / 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? dizelerinde ifade ettiği fetih ruhunun ta kendisidir.
Aziz Müminler,
Ancak kuvvetli iman sahibi olanlar büyük zaferlere erişebilirler. Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız üstün gelecek olanlar sizlersiniz (Al-i İmran 139) Allaha ve Resûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. (Enfal 46) ayet-i kerimelerinin farkında olanlar zaferlere koşabilirler. Zaferin olmazsa olmaz şartı, hakiki iman, salih amel ve güzel ahlaktır. Bugünün Müslümanları en çok da bunlara muhtaçtır. Birlik ve beraberliğe, ilim ve irfana, fazilet ve erdeme muhtaçtır. Evet, Müslümanlar son iki asırdır zaferlere susamıştır. Ancak başarı ve zafer Allahtandır. Allahın yardımıyladır. Yardım ise beklemekle gelmez. Müslümanlar, Allahın yardımını celbedecek bir halet-i ruhiye içinde olmalıdırlar. Allahın yardımının gelmesi için gayret göstermelidirler. Tıpkı Resulullah Efendimizin örneklik ve rehberliğinde Mekke döneminde olduğu gibi müminler, nefislerini, kalplerini ve zihinlerini terbiye etmelidirler. İmanlarını güçlendirmelidirler. İbadetlerini halisane yapmalıdırlar. Ahlaklarını güzelleştirmelidirler. Ruhen ve bedenen zafere hazır olmalıdırlar. Sonrasında da Allaha tevekkül edip neticeyi yine Ondan beklemelidirler.
Aziz müminler,
Hutbemin başında okuduğum surede Rabbimiz, her fetih ve zaferden sonra biz müminlerden Rabbimizi hamd ederek tesbih etmemizi ve Ona tevbe ve istiğfarda bulunmamızı emrediyor.
Çünkü insanoğlu zaferlerden sonra günaha sürüklenebilir. Başarılardan sonra nefsine yenik düşebilir. Bu başarıları verenin, bu zaferleri nasip edenin Allah olduğunu unutuverir de nefsine pay çıkarmaya kalkışır. Nefsine pay çıkarır da haktan, hakikatten, adaletten ve hukuktan ayrılır. Fazilet ve erdemleri terkeder. Bu sebeple Peygamber Efendimiz bu sure indikten sonra Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullah ve etûbü ileyh duasını çokça yapmaya başlamıştır.2
Kardeşlerim,
Tarih boyunca bizlere zaferler kazandıran bütün büyüklerimizi, ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyoruz.
Hutbeme Rabbimizin Kerim Kitabımızda bizlere öğrettiği şu dua ile son vermek istiyorum:
Ey Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı dinin üzere sabit kıl! Ve Kâfirler güruhuna karşı bize yardım et, bize zafer ihsan eyle!3
Diyanet İşleri Başkanlığı
2 Müslim, Salât, 220
3 Al-i İmran 147