Coşkun; Farklılıklar Tehdit Değil
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Şanlıurfa Şubesi'nin düzenlediği, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'ün konuşmacı olarak katıldığı "Çandan Mimariye Büyük İtiraflar" konulu konferansın açılışında konuşan Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, toplumsal farklılıkları tehdit olarak algılayan düşünce ortadan kaldırılmadıkça yaraların sarılamayacağını söyledi.
Belediye Kültür ve Eğitim Merkezi salonunda 24 Haziran 2010 Perşembe günü verilen konferansta yaptığı açılış konuşmasında örgütlü çalışmaya dikkat çeken İbrahim Coşkun, "Kitlelerin hak arama mücadelesinin en önemli unsurlarından biri de örgütlenmedir. Bizde bu örgütlü yapı içerisinde ; Eğitim- Bir- Sen olarak sendikal anlayışımız, sadece kuru bir hak arama mücadelesi değil, özünde insan haklarını savunan, paylaşımcı ve katılımcı bir yaklaşımla, tüm insanlığın mutluluğu için kardeşçe projeler üreten idealist bir toplum inşa etmektir" dedi.
Toplumun tüm kesimlerinin etnik, kültürel ve dinsel farklılıkları tehdit olarak gören tekçi devlet mantığının benimsendiği, tek tip yurttaş projesi uygulamalarından olumsuz etkilendiğini dile getiren Coşkun, "Açıktır ki, farklılıklarımızı tehdit olarak gören bu anlayış siyasal ve toplumsal yaşamımızdan tamamen sökülüp atılmadıkça yaralar sarılmayacak. Öfkeler durulmayacaktır. Biz çeteleşme ve diğer illegal faaliyetlerinin de ilacının daha çok demokrasi , daha fazla özgürlük ve eşitlik olduğuna inanıyoruz" şeklinde konuştu.
Eğitim Bir Sen ailesi olarak bir yandan devam etmekte olan hukuksuzluğun, insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan, gelir dağılımındaki eşitsizliği yaratan ve besleyen sistemle mücadele ederken, diğer yandan da mevcut yasalar çerçevesinde üyelerinin haklarını arama ve koruma kavgasını sürdürdüklerini dile getiren Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, son günlerde tırmanan terör olaylarının da tesadüfi olmayan gelişmelerle ilintili olduğunu ima etti. Coşkun, şunları söyledi: "Son günlerde tesadüfi olmadığına inandığımız bazı olaylar yaşandı. Bunlardan biri, Mavi Marmara'ya İsrail tarafından yapılan saldırı, biri nükleer silahlarla ilgili İran hakkında alınan kararda Türkiye'nin tutumu. Ergenekon terör örgütü soruşturmasında, yasal olarak takip edilen telefon görüşmelerinden ortaya çıkan konuşmaların birilerinin düğmeye bastığını. Basılan düğme, kandan kazançlı çıkmak isteyenlerin varlığını ortaya koyuyor. Yaşanan olaylar üzerine, çözüm olarak olağanüstü halin önerilmesini Türkiye'yi yeniden kaosa sürükleyecek bir proje olarak görüyoruz. Esas çözüm, olağanüstü hal yerine, olağanüstü birlikteliktir.
Demokratik açılımı destekleyerek, sağduyulu olmak, milletimizi birlik ve beraberlik içinde tutmak yapılması gereken en öncelikli tutumdur. Anaların gözünün yaşının dinmesi sağlanırken, her türlü hakkın eşit, adil ve özgür bir şekilde verilmesini sağlamalıyız. Bütün sorunların çözümü için baştan beri yeni sivil bir Anayasa istiyoruz. Anayasalar, bir ülkenin toplumsal yaşamını belirleyen temel belgedir. Bu bakımdan anayasaya dair yürütülen tüm tartışmalar aslında nasıl bir ülkede yasamak istediğimize dair tartışmalardır. Kalkınmanın önündeki engelleri kaldıran, Türkiye'yi her yönüyle kuşatan ve bütünlüğünü ortaya koyan, hukuk devleti olmanın bütün kriterlerini yansıtan bir anayasaya ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan işe göre değil, yapana göre gard alarak yapılanları gördükçe, yeni anayasa ihtiyaç ve isteğini hep canlı tutmak lazımdır. Topyekün anayasa ihtiyacı karşılanmasa da, bir referandum paketinin hazırlanmış olması, demokratik, sosyal hukuk devlet ilkelerinin karşılık bulmasında önemli bir görev ifa edecektir"
"CHP'nin yaptığını da mahkemenin kabulünü de ilkesizlik olarak görüyoruz"
CHP'nin Anayasa Değişiklik Paketini, Anayasa Mahkemesi'ne götürmesini de, yüksek mahkemenin başvuruyu kabul etmesini de ilkesizlik olarak gördüklerini söyleyen Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, daha önce yaşanan 367 dayatması ve başörtüsü yasağının kaldırılmasında yaşanan hukuksuzluğu hatırlattı.
Anayasa Paketini içerik yönüyle değerlendiren Coşkun, "Paketin içinde yanlış bulduğumuz hiç bir şey yok. Eksik bulduğumuz birçok husus var. HSYK ve YAŞ kararlarının tamamının yargı denetimine açılmaması, kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkı verilirken grev hakkının verilmemesi bir eksikliktir. Anayasa Mahkemesi, eğer yargı düzenlemelerini içeren maddeleri iptal ederse, Anayasa'da tanımlı 'hukuk devleti' ilkesini ihlal etmiş olur. Hukuk rafa kaldırılırsa, tek ayaklı demokrasi ortaya çıkar. Tek ayaklı demokrasi de sağlıklı işlemez. Bir madde bile referanduma gitse, biz yine 'evet' diyeceğiz. Çünkü bu bir değişimin işareti olacaktır. Daha iyisinin olabileceğini bildiğimiz halde, bunun bir başlangıç olması ve içindeki önemli demokratikleşme hamleleri sebebiyle paketi destekliyoruz. içinde bulunduğu şartların Türkiye'yi bazen yargıçlar devletine, bazen bürokratik devlete döndürdüğünü, bundan rant elde etmek isteyenler olduğu için de, yaşanan sürecin Türkiye'nin aleyhine döndürüldüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz"
657 devlet memurları kanununda bazı değişiklikler yapılması için hazırlanan taslakta yer alan bazı maddelerin ucunun açık bırakıldığı, bu maddelerden tedirgin olduğumuzu belirterek, değişikliğin TBMM'de bu eksiklikler giderildikten sonra çıkmasını istiyoruz. Bu hususlar; kademe ilerleme süresinin uzatılması, özel sektörden kamuya personel alımı, istihdam fazlası personel oluşturma anlayışı, uzmanlık uygulaması, sicil uygulamasının kaldırılarak yerine getirilen disiplin uygulaması ve cezaların ağırlaştırılması ve getirilmek istenen esnek çalışma sistemidir. Pakette olumlu bulduğumuz hususlar da vardır. Bunlar da;, çocuk sayısına getirilen sınırın kaldırılması, hafta sonu izin alınmadan il dışına çıkış yasağını kaldırılması, emekli harcırahlarının 500 TL'en 750 TL'ye çıkarılması, engellilere nöbet muafiyeti getirilmesi, toplu görüşme piriminin 3 ayda bir 30 TL olmak üzere yeniden verilecek olması, evlilik ve vefat izinlerinin genişletilmesi, doğumda babalık izni, hasta yakınlarının refakat izni, babaya doğumda mazeret izni verilmesi, KİT personeline sendikalı olma hakkı verilmesi, disiplin cezalarına yapılacak itirazlarla ilgili düzenleme gibi önceden imza altına alınan ve hükümetin yapacağını taahhüt ettiği değişikliklerdir" dedi.
Yarınları bir kabus olmaktan çıkartıp, geleceğe umutla bakabilmek için özgürlükleri, demokrasiyi ve eşitliği esas alan bir yaklaşımı benimsemek gerektiğinin altını çizen Coşkun, konuşmasına şöyle devam etti: "Tüm kesimlerin örgütlenme özgürlüğü garanti altına alınarak, sendikaların grev ve toplu sözleşme hakkinin önündeki engeller kaldırılarak, kamu çalışanlarının siyaset yapmalarının önündeki yasaklar kaldırılarak çalışma yasamı demokratikleştirilmelidir. Ülkemizdeki bütün kültür, kimlik, din ve inançların kendilerini özgürce ifade edebilmeleri sağlanmalıdır. Farklı kültür, kimlik, inançların birisini diğerinin önüne geçirmeden, hiçbirini ötekileştirmeden bir arada yaşamı sağlayacak tüm üyelerimizle tek vücut olarak tüm demokratik yollarla, özgürce bir mücadele sonunda alıp yaşam seviyesini yükseltme kararlığı içindeyiz"