CİGERHÛN

CİGERHÛN

Aslen Dargeçit’in (Kerboran) bir köyünden (Hesaré) olan CİGERHUN’un asıl adı Şeyhmus-Hasan’dır. Kürtlerin bir şairidir.  1903 yılında Hasaré’de doğdu. Şiirdeki mahlası Cigerhun’dur. Anadan ve babadan yetim kalan Şehmus evli olan ablasının yanında kalarak büyümeye başlar. Daha sonra birinci dünya savaşının başlamasıyla birlikte Kamışlı’nın Amud köyüne yerleşir ve orada medresede okumaya başlar. Aynı zamanda medrese mezunu da olan Cigerhun uzun yıllar Kamışlı’nın Amud köyünde ve değişik köylerde imamlık ve Müderrislik de yaptı. Cigerhun hayatının sonlarında Kamışlıya yerleşti. 1984’te orada vefat etti.

Cizre’de müftülük yaptığım sıralarda, onun yanında talebelik yapan ve aynı zamanda Cizre’de imam olan bir öğrencisinden duyduğum kadarıyla Cigerhûn Marksist-Leninist çizgide olan bir adamdı. Dolayısıyla hayatının son zamanlarında İslam inancına ve dini hayata karşı oldukça ilgisiz olmuş, dini hayattan tamamen çekilmiştir. Cigerhun’nun Kürtçe birkaç divanı vardır.

Biz medresede okurken onun şiirlerini ezbere bilen birçok talebe vardı. Onlardan birisi de, Mazıdağı’nın bir köyünden olan Mele Süleyman idi. Biz küçüktük; bize Melay-i Cigerhun’un bir şiirini ezbere okurdu. Şiir fabl tarzında bir masaldı ve yabancılar tarafından yönetilen bir memleketin ahvalini anlatıyordu. Masal’ın teması şöyle:

“Bizim memlekette çalışkan, kendine güvenen, dediği dedik ve ısrarcı bir horoz varmış. Horoz tavukların arasına girmiş ve: “Yavaş olun, baskı altındayız; Lütfen fazla ileri-geri konuşmayın” demiş. Biraz sonra baskının sebebi anlaşılıyor; şöyle ki: Başka memleketten olan kartal en öndeki horozun yanına gidiyor, onunla tokalaşıp şiddetle ellerini sallamaya başlıyor. O kadar ki kanadından tüyler dökülüyor. Ona: “Ulan sen nerelisin?” diyor. Horoz: “Bitlisliyim” diyor. Kartal: “Ulan burada ne işin var?” diyor.  Bu kez horoz öfkelenip eline sopa alıyor. Ne var ki, kartal horoza karşı diklenince horoz sopasını indiriyor ve şöyle diyor: “Başımdaki taca yemin olsun ki, benim dengim yoktur.” Ne var ki, horoz da, hindi de, tavuk da birbirilerinin baş belası ommuşlar. Karatavuğun kümesine girmişler. Masal da burada bitmiş.”

 

Kürtçesi şöyle:

 

Hal welâté me Xerzâ,

Hebu dik ki Şa’rezâ.

Dik çu nav wan mirişka,

Ji wanra goti: Hédika.

Emaneta mirişka,

Xu pir nedin inşka.

Bazi bi perr u bi rérşi,

Çu pişiya diki péşi.

Bi desta girt u hejandi,

Nokta jére rejandi.

Go: Olan sen nereleisin?

Go: Ben halk-i Betlisim.

Go: Olan burada ne iş var?

Dik xeyidi, rahişt dar.

Bâz eşedé xwe ani,

Dik ji daré xwe dani.

Go: bi ev taca seré min,

Kes tüne hinberé min.

Dik u Alok u kaz,

Hemu bune belengâz.

Çune koxa tutka reş,

Çiroka min ji ter xweş.