CHP'nin elinde bir AKP'linin görüntüleri var!
CHP'nin elinde bir AKP'linin görüntüleri var!
Kılıçdaroğlu'nun İstanbul gezisi sırasında Gürsel Tekin'e bir AKP'li vekilin görüntüleri verilmiş.
Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun pazar günkü İstanbul gezisinin perde arkasını yazdı. Seçim turu sırasında bir kadın tarafından Gürsel Tekin'e bir zarf verildiğini yazan ataklı çok çarpıcı bilgiler aktardı.
İşte o yazı:
Pazar günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul 3. Bölge turuna katıldım. Kılıçdaroğlu seçim otobüsüyle akşama kadar gezdi. Tabii ki hazırlıklar yapılmıştı ama, gördüğüm kadarıyla bu bölgedeki milyonlarca kişi Kılıçdaroğlu ile hiç beklemedikleri bir anda karşılaştılar.
Çok ilginç sahnelere tanık oldum. İstanbul seçmeninin görünmeyen öfkesini fark ettim.
Bu gezi ile ilgili izlenimlerimi ve ayrıntıları sizlerle yarın paylaşmak istiyorum. Bugün belki de sadece benim tanık olduğum çok ilginç bir olayı anlatmak istiyorum.
Bu olay, Ergenekon’la başlayan, MHP operasyonu ile “şahikasına” varan “dinleme, izleme, kaydetme ve sonra da kamuoyuna mal etme” oyununun vardığı noktayı görmek açısından çok önemli.
Küçükçekmece’deydik. Önceden programlanmamış olmasına rağmen genişçe bir alana Kılıçdaroğlu’nun geldiği gören binlerce kişi toplanıverdi. Kılıçdaroğlu tepede konuşurken ben de en ön koltuktan çevreyi gözlemeye çalışıyorum. Bu sırada hayli yaşlı, başı örtülü (türbanlı değil) bir kadın ısrarla ön camdan “Kılıçdaroğlu’nun danışmanı kim?” diye soruyor. Yan tarafta oturan bir milletvekili “Ne yapacaksın teyzeciğim?” diye sordu. Kadın “Bir zarf vereceğim” cevabını verdi.
Milletvekili “Bana ver, kendisine iletirim” deyince yaşlı kadın elindeki zarfı korkarak geri çekti ve “Olmaz kimseye güvenemem, ya kendisine ya danışmanına vereceğim” dedi.
Az sonra Gürsel Tekin geldi yanıma. “Kalabalığı ve coşkuyu görüyor musun?” diye sorarken aynı kadın yine otobüsün önünde belirdi. Belli ki Gürsel Tekin’i tanımıştı, camdan “Sen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakınısın değil mi?” diye sordu. Tekin “Evet teyze” deyince yaşlı kadın elindeki zarfı uzatıp “Bak bu çok önemli, bunu başkana ver, bunlar daha ahlaksız” dedi ve hemen uzaklaştı.
Gürsel Tekin “pembe, bir düğün davetiyesi zarfını andıran” zarfı açtı, gözleri büyüdü ve hemen zarfı kapattı.
Elbette ben de merak ettim. “Nedir, hayrola?” diye sorunca Gürsel Tekin zarfın kapağını araladı, içindeki üç dört fotoğrafı yelpaze gibi açtı. Hepsi “hard porno” sayılacak iğrenç görüntülerdi.
“Bu” dedi Gürsel Tekin “Bir AKP belediye meclisi üyesinin fotoğrafları. O teyze bunları getirdi. Görüyor musun iş nereye vardı. Bunu nasıl durduracağız?” diye hayıflandı.
Doğal tepki olarak “Herhalde kullanmaya kalkmayacaksınız?” deyince Gürsel Tekin’in gözleri sertleşti “Olabilir mi böyle şey, biz bunlardan medet umabilir miyiz. Ama görüyorsun işte. İşin çivisi çıktı.”
Gürsel Tekin daha sonra bu fotoğrafları Genel Başkan’a gösterdi mi bilemiyorum. Gösterse bile CHP’nin bu fotoğraflardan yararlanmaya kalkması mümkün değil.
Otobüsten ayrılırken düşündüm. İstanbul’un bir ilçesinde, hayli yaşlı bir kadın öfkeyle CHP otobüsüne gelip bu fotoğrafları verebiliyorsa, demek ki bu çirkin tezgâh çok yaygınlaşmış. Herkes birbirini izliyor ve kayıt altına alıyor.
Böyle bir ortamda demokrasiden, hukuktan, özgür siyasetten söz etmek mümkün mü? Bu koşullarda yapılacak bir seçim meşru olabilir mi? Seçilen herkes, beğenmediğimiz bir kararı aldığında “Acaba tehdit ve şantaj altında mı?” diye düşünmek zorunda mı kalacağız?
*****
Kürşad Tüzmen’le zar zor anlaştık
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili girdiği polemik üzerine iki yazı yazdığım eski bakan Kürşad Tüzmen aradı dün. “Kardeşim” diye söze girip “İtibarı sıfırlanmış bir siyasetçi ile konuşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim” diye laf geçirerek başladı konuşmasına. “Evet o arkadaş için (Kılıçdaroğlu) yanlış bir söz sarfettim, bunun için özür dilemesini de bilirim, ama sor bakalım neden böyle konuştum” dedi sonra da.
Ardından da hızla anlatmaya başladı. “O arkadaş, o çakma genel başkan benim seçim bölgem Mersin’de adımı söyleyerek beni yolsuzluk yapmakla suçladı. Siz ona değil bana yazıyorsunuz, yok itibarım sıfırlanmış. Kimse benim yolsuzluk yaptığımı söyleyemez.”
Baktım işin ucu bana da dokunmaya başladı. Tüzmen hiç de kibar olmayan bir üslupla bana da bindiriyor, lafını kesip aynı üslupla “Bak kardeşim, yok eski bakan, yok AKP’li, herkesi korkuturuz falan bana sökmez. Ben senin yolsuzluk yaptığını yazmadım. Hâlâ anlamıyorsun, Başbakan bazı bakanların yolsuzluk yaptığı için listelere konmadığını söyledi, diyorum ki, söyleyen Başbakan, önce ona sormak gerekir, ne diye Kılıçdaroğlu’na saldırıyorsun. Ayrıca Başbakan uçurumdan atlasa koyun gibi ben de atlarım diyen de sen değil misin” deyiverdim.
Kısa bir sessizlik oldu. Tüzmen “Şimdi adrenalinim yine yükseliyor” dedikten sonra sesi biraz sakinleşti. Bana yolsuzlukla nasıl mücadele ettiğini, bir AKP grup toplantısında kendisiyle ilgili bir milletvekilinin ihbarı üzerine Başbakan’la bile tartıştığını hatta o ünlü “uçurumdan atlama” sözünü bu toplantıda Başbakan’a yönelik eleştirilerini sıraladıktan sonra “Bunları söylüyorum ama Sayın Başbakan, bizden yana hiç kuşkunuz olmasın, bunları söyleriz ama karar alındıktan sonra
buna uyarız, hatta siz uçurumdan atlasanız biz dearkanızdan atlarız” dediğini anlattı.
Sonuçta “liste dışı kalmasının nedeni” ve “neden bunu Başbakan’a sormadığı” konusu açıkta kaldı ama, zar zor da olsa sulh olup telefonu kapattık.
VATAN