Cemaat çok rahatsız!

Cemaat çok rahatsız!


Son günlerde ortaya çıkan, içerisinde İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın çocuklarının da bulunduğu yolsuzluk operasyonu yankıları devam diyor.
Bu operasyonun amacının yolsuzlukları önleme olmadığı, hedefin hükümet ve hükümetin şahsında Türkiye’nin geleceği olduğu artık ayan beyan ortada…
Baksanıza Amerikan Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone: “Halkbank konusunu Hükümeti uyarmıştık. Sonuç alamadık. Şimdi imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” demiş. Bunu operasyonun yapıldığı gün AB büyükelçileriyle yediği bir yemekte söylüyor.
O ve avanesinin tıyniyeti bu! Yapmaları ayıplanamaz. Asıl yapmamaları ayıplanır!..
Peki, neden herkesin bu duruma; AK Parti ve Cemaat çatışması diyor?
Gerçekten böyle bir çatışma var mı? Varsa çatışmanın tarafları kimlerdir? Ben böyle bir çatışma olduğunu sanmıyorum.
Çünkü AK Parti bir siyasi parti ve kendisine oy veren seçmeni var. Cemaat ise hizmet harekatı olarak hiç kimseden oy alma gibi bir durumu yok!.  Kendisini cemaatten sayan insanların oy verdiği bir tek parti var o da AK partidir. Dolayısıyla AK Parti ve cemaat ayrı ayrı değiller ve çatışma da olmaz.
Birileri, ki bu birileri cemaatin içerisine sızmış ve ye zaten baştan beri bu cemaatin içerisinde olan, bu bağlantılı kişiler, insanların dini hassasiyetlerini çok güzel kullanarak kendisine rant elde ediyor. “kar eden ar etmez” hesabıyla, kar için ülkeyi ateşe atmadan çekinmez. Urfalıların çok güzel bir deyimi var; “bir tike et için bir deveyi feda ediyor”
Yani sorun şu, kendisini cemaatin yayın organı olarak lanse eden bazı medya grupları son zamanda AK Parti’ye karşı yayınları, CHP’nin Halk TV’sine nal toplatıyor. Gazeteleri hükümete karşı kini Sözcü gazetesine aratır halde!..
Bu yayınlar nedeniyle dindar insanlar tedirgin. Herkes bir birine soruyor; “ne oluyoruz” diye!..
Cemaatten bazı insanlarla konuşuyorum. Hem medyanın Hükümete karşı linç tipi yayınlarından, hem de Hükümetin emniyete yaptığı operasyondan çok rahatsızlar.
Biri son noktayı koyuyor; bana hiç kimse bana AK partiye oy verme diyemez. Bu partiden başka bir partiye oy vermem” diyor.
Bir başkası; “ben önceki seçim döneminde her yerde bu partiyi savunurdum. Şimdi insanları bu parti kötü mü diyeceğim. Yanlışları olmakla beraber İslam davasına bu kadar çok hizmeti olan Erdoğan’ı harcayamayız” diyor.
Biri çaresizlik halinde; “ne olacak bu ülkenin hali, kim kiminle ne için çatışıyor. Taraflar bile belli değil. Keşke iki parti olsaydı da bizim partimiz bu deseydik. Bize sadece dua etmek düşüyor. Duadan başka bir şey diyemiyoruz” bana dönerek, “hep bir birimize dua edelim olmaz mı?” ben de; “bilmukabele” dedim.
Şanlıurfa’da AK Parti çevresinin birçok ismi cemaattendir. Cemaatten hemen hemen hepsi AK Partilidir. Sizce kim kiminle çatışıyor?
Bence hep bir birimize dua etmekten başka bir şey yapmayalım.
Aslında en büyük duayı, kendisini cemaat medyası olarak tanıtan gruplara yapmalıyız. Allah onları Islah etsin. Isla olmuyorlarsa Allah bildiği gibi yapsın.
Yazımızı bir ayet ile bitirelim!...
Deki; Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var. (Furkan suresi 77.Ayet)