Cübelli Ahmet Bediüzzaman'dan ne istiyor?

Cübelli Ahmet Bediüzzaman'dan ne istiyor?

Eskiden beri “Bediüzzaman” ya da “Said Nursi” ismi Türkiye'de flaş bir isim olmuştur.

Adeta şimşek gibi çakan bir isim… Bediüzzaman'a ait bu isim ve unvanlar zikredildiği zaman bazılar beyninden vurulmuşa dönerler; onu sevmeyen düşmanları böyledir. Bazıları da sevinçle karışık büyük bir heyecan yaşarlar; onu seven dostları da böyledirler.

Son zamanlarda Bediüzzaman ismi iyice popüler hale geldi. Herkes o isme ilgi duymaya başladı. Bazı yazarlar: “Yazıklar olsun bana; neden şimdiye kadar Bediüzzaman'ı okumamış biriyim” demeye başladılar. Hatta daha önce merhum için “Kürtçü-Şeriatçı” demekten çekinmeyenler bile şimdilerde onun ismine daha çok saygılıdırlar.

Bediüzzaman'a ve Risale-i Nur eserlerine ilgi duyanlardan birisi de Cübbeli Ahmet Hoca'dır. Bu zat bir televizyon kanalına çıkarak “Risale-i Nur tefsir değildir. Said Nursi'nin yüzlerce hatasını ispat edenlerle görüştüm” diye bir beyanat verdi.

Ardından öyle kurnazca bir iş yaptı ki, vefat etmşi bir adamın ağzından naklen bir rüya anlattı. Bu rüyaya göre Bediüzzaman o vefat etmiş zatın rüyasına girmiş ve: “Ahmet Hoca'ya söyle; ben kendisini seviyorum. Onların benim hakkımda söylediklerimden de uzağım” demiştir.
Meseleyi tam kavramayanlar Cübbeli'nin dönüş yaptığını sandılar. Oysa böyle bir şey söz konusu bile değildir. Aslında bu ikinci çıkış, bir öncekinden farklı olarak, tamamen şahsi yatırım amacıyla yapılmıştır. Şöyle ki:

Her şeyden önce tezatlarla dolu olan bu rüyanın doğru olması mümkün değildir. Zira Bediüzzaman hem, Risale-i Nurun bir tefsir olmadığını söyleyecek kadar cahil olan bir kişiyi sevdiğini söyleyecek; sonra da fedakâr ve çilekeş talebelerini kast ederek: “Ben onların yaptıklarından uzağım” diyecek.

Bu yalanın uydurulmuş olmasının altında yatan gaye bellidir. Uyduran şahıs bu rüya ile kendisini biraz daha eller üstünde tutmak istiyor. Fakat hayatını Jetsıkilerin sırtında geçiren bir şahıs, 28 yıl boyunca zindan ve sürgün hayatı yaşayan Bediüzzaman'ın sırtından geçinmeye çalışıyor. İşin üzücü olan tarafı bu…

Bediüzzaman, Hz. Ali'ye ait olduğu bilinen bir kasideyi (Celcelutiye) şerh ederken “Ulema-i Su=Kötü âlimler” diye bir gruptan söz eder. Hz.Ali bu kasidesinde, ahir zaman fitnesinin alevlenmesinde en çok etkili olacak bu grup için (kötü âlimler için): “Onlar öyle kimselerdir ki, dilleri tatlı, fakat indi görüşler sergiler ve nefislerine tabi olurlar” ifadesini kullanır.

 Bu zamanda âlim geçinen herkesin böyle bir yaftadan korkmaları gerekir, diye inanıyorum.

Hoşça kalın.