Canlı Yayında Açıkladı: 1 Kasım vatan müdafaası
Canlı yayına katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinin vatan müdafaası olduğunu söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TVNet'te canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yeni Şafak ve TVNet Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ün sorularını cevaplandıran Başbakan Davutoğlu'nun ana gündemini 1 Kasım seçimleri, Suriye'deki gelişmeler ve terörle mücadele oluşturdu. Başbakan satır başları ile şunları kaydetti:
1 GÜN KAYBETTİRMEYİZ
7 Haziran'dan bu yana zor bir dönem yaşanıyor ve diğer partiler hiç bir konuda yardımcı olmadılar. AK Parti'ye yardımcı olmadılar demiyorum, sorumluluk taşıma babında hiçbir adım atmadılar. Ülkemize bir gün dahi kaybettiremeyiz. Varsayalım ki biz Bahçeli'nin takındığı tavrı takınıp kenara çekilip bakalım ne yapacaklar desek, biz bunu hiçbir zaman yapmadık, yapmayız. Meclis Başkanlığı'nda hiçbir ittifak arayışına girmedik. Kaybedebilirdik. Kaybetsek bile, pazarlıkla Meclis Başkanlığı'nı alacağımıza kaybetmeyi tercih ederdik.
İLKESEL SİYASETİ OLUŞTURMAK LAZIM
Türkiye'de ilkesel siyaseti oturtmak lazım. 3 partinin bir araya gelemeyeceğini görmüş olduk. Kılıçdaroğlu ilk başka AK Parti'yi dışladı, MHP herkesi dışladı. Biz dışlamadık kimseyi. HDP'ye tavrımız ise, onun teröre destek vermesi ve halkı isyana teşvik etmesiydi. Benzer bir tavır başka partiden gelse aynı tavrı ona da gösteririz. Öylesine psikolojik bir ortam oluşturuluyor ki, yurtdışında da Türkiye'nin itibarını sarsıyorlar. Bahçeli'nin bugün benim hakkımda ve Cumhurbaşkanımız hakkında kullandığı ifadeler, bu derece seviye düşürülmez. Söylediğimiz sözlerin çarpıtılması, yalan sözler harici bir de hakaret var. Birbirimize illa hakaret etmemiz mi lazım? Bunun değişmesi lazım.
GÜÇ ODAKLARINI ZAYIFLATTIK
Bazı siyasi partiler, terör örgütleri, paralel ne derseniz deyin Türkiye için ne istediklerini değil ne istemediklerini söylüyorlar. Amaçları AK Parti'den kurtulmak. Bunun yolu var, seçime girersiniz. Millete gidersiniz. Hepsinin derebeyliği vardı bunların. Paralel yapının bürokrasi içinde bir derebeylik kurma çabası, PKK'nın farklı bir derebeyliği vardı. MHP'nin CHP'nin farklı bir şekilde. AK Parti bütün bu güç odaklarını zayıflattı, seçimi güçlendirdi. Tek başına iktidara gelme ümitleri olmayan yapılar oldukları için bir araya gelerek AK Parti'den kurtulurlarsa, geride kalan gücü paylaşmayı düşünüyorlar. Herkes pastadan bir pay alacak.
DİYARBAKIR'A ÇAĞRI
Çözüm sürecini en sert şekilde eleştiren paralel yapı bir anda HDP ile ele ele nasıl geldi. Her yerde HDP'ye oy için propaganda yapıyor. Diyarbakır'da Hz. Peygambere (SAV) yapılan hakareti görüyorlar. Danimarkalı bir karikatürcü bunu yaptığında Diyarbakır halkı milyonu aşkın bir kalabalıkla bunu telin yapmıştı. Kimin yaptığı önemli değil ki Peygamberimiz'e yapılan hakaret var ortada. Diyarbakır halkına sesleniyorum. Diyarbakırlı kardeşim eminim bunu değerlendirecektir.
BÜTÜNLEŞMEYE İZİN VERMEDİLER
Türkiye'de iç politika ve dış politika birbirini yoğun bir biçimde etkiliyor. Aslında dünyanın her ülkesi için bu böyledir. Dış politikayı ana gündem olmaktan çıkarmadık. Türkiye'nin farkı şu bütün bu sıcak ülkelere en yakın olan tek demokratik ve ekonomik kalkınması olan tek ülke. Bizim dışarıdan gelen etkiyi minimize etmemiz ve pozitif bir etki kurmamız gerekir. Ortadoğu'da ülkeler kademeli bir şekilde demokrasiye geçseydi, halklar arasında bugün çatışarak ayrılan kimliklerin yerini birbirleriyle tanışarak bütünleşen bir toplum olurdu ama buna izin vermediler ve bilinçli yaptılar bunu. 2013 Mısır darbesiyle birlikte rüzgarı tersine çevirdiler. Demokrasi ve kalkınmanın bir arada olabilecegi ümidini kırdılar.
KAOSU GETİRME ÇABASI
Türkiye demokrasi ve kalkınma üzerinden bölgeyi etkilerken ve Arap Baharı buna ivme katacakken birileri burada oluşacak büyük potansiyeli gördüğü için işi tersine çevirip bu sefer işi tersine çevirip oradaki kaosu Türkiye'ye getirme çabası içine girdiler. Bölgedeki son demokrasi kalesi, son istikrar kalkınma kalesi olarak Türkiye'yi sarsarlarsa bir daha bölgeden ümit çıkmaz. Hatta bölgeden, İslam dünyasından bir daha ümit ve başarı yazılamaz diye nihayi darbeyi Türkiye'ye vurmak istiyorlar. Bunun için 1 Kasım vatan, coğrafya müdafaası.
VİRÜSLERİ DEMOKRASİ İLE YENECEĞİZ
Paralel Yapı ciddi ölçüde zayıfladı. Sivil toplum faaliyeti kim olursa olsun yapar, Türkiye demokratik bir ülke. Ama kimse şunu yapamaz, STK görünümü altında seçime girmeden halka hesap vermeden bürokrasiye sızarak güç kullanımını kendi eline alamaz. Orada kırmızı çizgi var.
MEŞRUİYET KAYBETTİ
Paralel yapının bürokrasideki etkinlikleri büyük ölçüde gitti. Eskisi gibi himmet toplantısı yapıp kandırabilecekleri ortam yokEn önemli güç azalmasının sebebi kendi tabanı nezdinde meşruiyet büyük ölçüde azaldı. Terörün her türüyle de mücadele devam edecek. Biz ona inanıyoruz ki AK Parti tek başına iktidar olacak. Bütün bu silahlı yapılara karşı mücadele sürecek.
HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALACAĞIZ
Her yolu yöntemi denedik. Suriye ve Irak'taki gelişmeler ve uluslararası mihrakların yönlendirmeleriyle Türkiye'yi zayıflatma yönünde hamle yaptılar. Beden zayıf düşerse nasıl mikroplar türer. Bir puslu hava gördüler. Terör virüsünü bedenimize tekrar sokmaya çalıştılar. Virüsleri demokrasiyle yeneceğiz. Biz onlara karşı virüsleri gerektiğinde etkisiz kılacak her türlü tedbiri alacağız.
RUSYA'NIN GELİŞİ ESED'İN İFLASI
Suriye'deki Rusya müdahalesiyle Esed'in güçlendiği iddialarına karşı çıkan Davutoğlu, ''Suriyede yaşanan Esed'in iflasıdır. Esed kendi ülkesinde meşru güçleriyle ülkeyi kontrol edebilseydi İran'a da Rusya'ya ihtiyaç yoktu. Rusya'nın gelişi bir güç değil zaafın eseri. İran Şii milisleri, devrim muhafızlarını gönderdi yine başarılı olamadı. Rusya da biliyor ki zalim yönetime karşı ayağa kalkmış bir halkı bastırabilmek mümkün değildir. Nitekim Rusya dün ÖSO ile işbirliği yapabileceğini söyledi. Zalim diktatör üzerinden bir düzen gelmeyeceğini en iyi Rusya bilir'' dedi.
Başbakan, Almanya Başbakan'ı Angela Merkel'e 'Türkiye'ye gelme' çağrısı yapan sözde aydınlara da tepki gösterdi:
Merkel gelmezse Türkiye yalnızlaşmış oluyor. Görülen o ki Türkiye yalnızlaşmadı. Türkiye ardı adına liderleri ağırlıyorsa, Türkiye'nin konumu anlaşılmıştır. Ama ne yazık ki ülkemizdeki 'aydınların' bunu görememelerini zaaf olarak görüyorum.