Cami Adabını Öğrenmek Ve Uymak!

Cami Adabını Öğrenmek Ve Uymak!

Bundan önceki yazımızda camilerin önemine değinmiştik. Bugünde elimizden geldiğince cami- cemaat adabı ve davranışları üzerinde durmaya çalışacağız.

Konuya geçmeden önce şunu belirtmekte fayda görüyorum: amacımız kimseyi eleştirmek değil, doğruyu yapmak ve önermektir. Malumunuz, atalarımız; "bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır" demişler…

Geçen Cuma işyerime yakın olan bir camiye Cuma namazını eda etmek için gittim. Cami geniş ve hemen hemen düzenli saf tutulursa yer sıkıntısı olmayan bir camidir.

Gel gör ki; Müslüman kardeşlerimizin birçoğu halen camide nasıl ve nerde duracağını öğrenemediler!

Caminin ön tarafları tamamen boş olmasına rağmen gelen hemen kapının girişinde oturur/namaza durur. Daha sonra gelenler üstüne basa basa ön taraflara geçmek zorunda kalırlar. Oysa gelen öne geçerse sıkıntı olmayacak.

Neyse namazı kıldık çıkıyoruz. Caminin kapısı tek ve cami yüksekte olduğu için merdivenli… Haliyle çıkış çok zor oluyor. Neredeyse yarım saat sürüyor camiden çıkışlar.

Çıkışta (caminin avlusunda) Şanlıurfa'nın değerli gazeteci ve yazarlarından 'Mehmet Talat Akay' ağabeyle karşılaştık. Allah kabul etsin faslından sonra, dedim abi bu camiye bir kapı daha lazım. Böyle çok zor oluyor. Cemaat yarım saat dışarı çıkamıyor.

Talat abi: "kapıdan önce şuur lazım" deyince gayri ihtiyari güldüm. Haklısınız abi dedim. Talat abi: "bak şurada namaz kılana, tam duvarın önünde en arkada namaza durmuş, önünden geçsen günaha gireceksin. Arkasından geçmeye çalışsan mümkün değil."

Şimdi adam yaşı itibariyle örnek alınması gereken yaşta ama gençlere ve çocuklara kötü örnek oluyor. Kapının girişinde durmuş namaz kılıyor.  Muhterem düşünmüyor ki; bu cemaat nereden geçecek.

Şimdi bu konuda iş cemaatten çok diyanete ve imamlara düşüyor. Bu konuda vaaz ve hutbelerde devamlı bilgilendirmek gerekiyor.

Çünkü bazı kardeşlerimiz camiye gelip kahvede yada evinde oturur gibi, laubali bir şekilde yan, duvara yaslanarak, ayaklarını yarı uzatarak oturuyor. Bu da cami adabına ve hutbe dinleme adabına ters bir davranıştır.

Bu konuda Efendimiz Aleyhisselatu vesselam:

"Camiye giren en önde boş yer varken arka tarafta oturmamalı.

Ön taraflar dolmuşsa; öne geçmek için cemaati rahatsız etmemeli.

Camide cemaatin omzuna basa basa ilerlememelidir.

Camide farz namaz için kamet getirildiği zaman namaza koşarak değil, ağır başlı bir şekilde yürüyerek gidilmelidir.

Camilere kollar sıvalı, ceket omuzda laubali bir şekilde girilmemeli...

Camide (hutbe sırasında) namaz, zikir, Kur'an, tesbih ve dua ile meşgul olunmalıdır.

Camide yüksek sesle ve faydasız şeyler konuşulmamalı.

Başkalarının ibadet huzurunu bozacak söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır.

Ön saflarda yaşlılara ve ilim adamlarına yer verilmeli.

Ön safta boş yer varken arkada farza durmamalı.

İmamın arkasında bulunan kişinin gerektiğinde onun yerine geçebilecek biri olması, camide kendine ait bir yer tutmaması ve çıkanlara engel olacak şekilde durmaması ısrarla tavsiye edilenler arasında yer alır.

Hutbeyi gayet sessiz, sakin ve dikkatlice dinlemeli.

Hutbe okunurken konuşmamalı.

Konuşanın da ikaz edilmemesi gerektiğini söyler Hz. Peygamber efendimiz…

Camiye kirli elbiselerle, soğan-sarımsak ve çorapları kokar şekilde gidilmemeli…"

Yine efendimiz: "Hutbe esnasında sağa sola bakılmaz, selam verilmez ve alınmaz." Demiştir.

Allah hepimizi şuurlu kullarından ve Müslümanlardan eylesin…

Not: bir önceki "Okullarda Neden Cami Yok Ve Camilerin Önemi" başlıklı yazımızdan rahatsız olan birçok kişi ve kesimler oldu. Bunların bir kısmı, telefonla arayarak rahatsızlığını kem küm sözlerle dile getirdi… bir kısmı da Twitter üzerinden hesabıma saldırarak ve mesajlar yazarak gerçekleştirdi.

Olsun herkes kendi zihniyetinin gereğini yapar. Biz hak yolda üzerimize düşeni yapalım da… Selam ve dua ile