Bu yazı zıplatacak!

Bu yazı zıplatacak!

Bu yazı ulusalcıları yerinden zıplatacak!

Günün en çılgın ve ulusalcıları yerinden zıplatacak yazısı Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan geldi. Salih Tuna İsrail'e karşı Türkiye-Kandil işbirliği mümkün mü diye sordu..

Günün en çılgın ve ulusalcıları yerinden zıplatacak yazısı Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan geldi. Salih Tuna İsrail'e karşı Türkiye-Kandil işbirliği mümkün mü diye sordu...

İşte Salih Tuna'nın o yazısı...

İsrail'e karşı Türkiye Kandil işbirliği mümkün mü?

Biliyorum, birçoğunuz naçizane yazımızın başlığını ahmakça, hatta deli saçması bulacak!

Hele bir sabredin ama!

Meramımızı anlatmaya çalışalım, ondan sonra ne derseniz başım gözüm üstüne.

Hiç merak etmeyin ben de biliyorum 30 yıldır kanayan yarayı; ben de biliyorum kıyasıya vuruşanlar omuz omuza olmaz.

Ben de biliyorum Türkiye'nin Kandil'e bomba yağdırdığını.

Ben de biliyorum PKK'nın halı saha maçını seyreden kadınları katledecek kadar gözünün döndüğünü.

Ve ben de biliyorum "teröristlerle" işbirliği olmaz.

Böylesi bir ortamda "Türkiye Kandil omuz omuza" demek elbette akıl kârı değil.

Her şeyden evvel şunu belirteyim: Naçizane yazımızın başlığı Cengiz Çandar'ın dünkü yazısından mülhemdir.

Çandar, soruyu (söz konusu yazısının başlığında olduğu gibi) "Kandil'e karşı Türkiye-İran-Barzani işbirliği mümkün mü?" şeklinde koydu ortaya.

Ben "İsrail'e karşı..." diyorum.

Ortadoğu'daki fesadın, tuğyanın mücessem hali İsrail'e ve onu bölgeye yerleştirenlere karşı İstanbul'u, Kahire'yi, Tahran'ı, Diyarbakır'ı, Kandil'i, velhasıl, dağıyla taşıyla topyekûn bölgeyi koyuyorum.

"Nil'den Fırat'a kadar..." diyen ırkçı Siyonistlerin karşısına Nil ve Fırat dikilsin istiyorum.

Hulasa...

Çandar, soruyu "Kandil'e karşı..." koyuyor; ben "İsrail'e karşı..." koyuyorum.

Şuna dikkat isterim:

İsrail terör devletine karşı çıkmak, bölge devletlerinin halklarına zulmetmelerinin bahanesi de olmamalı, "Şii ekseni" karşısında "Sünni eksen" tahkim etmenin manivelası da!

Yoksa karşı çıktığınızı sandığınıza yardımcı olmaktan başka bir şey yapmış olmazsınız.

Cengiz Çandar mezkur yazısını "PKK'nın birkaç ay içinde Sri Lanka'da 'Tamil Kaplanları'nın akıbetine uğrayacağını düşünen varsa, bir Sri Lanka haritasını ve bir de Türkiye'yi, İran, Irak ve Suriye ile birlikte gösteren Ortadoğu haritasını yan yana koyup bakıversin" şeklinde nihayete erdiriyor.

Çok haklı ama eksik; zira harita yetmez, tarih de lazım.

Tarih, yani, bin yıllık yaşanmışlık.

"Kürt sorunu"na İspanya'dan veya İrlanda'dan çözüm önerisi getirmek için harcanan zamanın milyonda biri "bin yıllık ortak tarih"ten çözüm önerisi üretmek için harcandı mı acaba?

Aydınlarımız böyle de BDP farklı mı ki?

2. Olağan Kongre'de "Kardeşliğin temeli tarihin derinliklerinde yatar..." ifadesi çıkartılıp "Demokratik özerklik" ibaresi yerleştirilmedi mi?

Neyse, biz dönelim yine o "netameli" sorumuza; "İsrail'e karşı..." diyorduk ya, ona.

Peki, İsrail terör devleti ne diyor?

Dışişleri Bakanları Lieberman'ın ağzından, "Türkiye'ye karşı Kandil'le omuz omuza..." demeye getiriyor.

Murat Karayılan bu ağızlara ne diyor?

Şunu: "Eğer İsrail devleti PKK ile ilişki kurmak istiyorsa önce PKK önderliğini uluslararası bir komployla teslim alıp, Türkiye'ye verilmesinde oynadığı rolden dolayı PKK ve Kürt halkından özür dilemesi gerekmektedir..."

Hangi nedenle olursa olsun (isterse sadece politik bir manevra olsun) sonuç itibariyle Türkiye'nin yanısıra Kandil de İsrail'den özür bekliyor.

En güzelini BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş söylüyor: "Bugün İsrail, Türkiye ile sorunlarından kaynaklı Kürtlere vaatlerde bulunsa, altın tepsi ile olanaklar sunsa biz bunu reddeder, ezilmeyi tercih ederiz..."

"İsrail'e karşı omuz omuza..." demenin zımnen bir ifadesidir bu!

Lakin...

Siyonist canilerin, Mavi Marmara'da Kürt-Türk 9 kardeşimizi katletmesiyle eşzamanlı olarak PKK'nın yaptığı (veya üstlendiği) İskenderun saldırısı da açıklanmalıdır.

Kürtler Gazzeli kardeşlerinin yanında olduklarını göstermek için "Biji Filistin" diye Diyarbakır semalarını inletirken, Gazze'ye yardım götürmek için yola çıkan Türkiyeli masum insanlara saldıranlarla eşzamanlı şekilde Türkiye'ye saldırmanın "altın tepsi" muhabbetinin dışında mutlaka bir izahı olmalı değil mi?

Salih TUNA / YENİ ŞAFAK