Bu tartışmalar art niyetli

Din kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin "zorunlu mu yoksa seçmeli mi olsun?" tartışmalarının art niyetli olarak ortay atıldığını söyleyen eğitimciler, bu dersin zorunlu ders olmaktan çıkarılmasını isteyenlerin toplumda karşılığının olmadığını söyledi.

Bu tartışmalar art niyetli

 Son günlerde özellikle ulusalcı çevrelerin ve sol kesimin hedef tahtasına oturttuğu Okullarda din dersinin kaldırılması ile ilgili İlke Haber Ajansına açıklamalarda bulunan eğitimciler, ülke yönetimlerinin halkın talebine göre hareket etmek durumunda olduklarını söyledi.

“Din Kültürü Dersinin okullarda olmaması gerektiğini savunanlar tamamen art niyetli”

“Bir anne baba çocuğunun nasıl eğitilmesini istiyorsa, devlet ona göre bir eğitim vermelidir.” diyen Eğitim Bir Sen Yönetim Kurulu üyesi Kasım Akgönül, okullarda verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bir din dersi olmadığını, uygulamadan ziyade genel kültür içerikli bir ders olduğunu söyledi.

Akgönül, “Eğitim Bir Sen olarak biz okullarda din dersinin olması gerektiğine inanıyoruz. Bu durum dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, olması gereken bir şeydir. Çünkü din dersi çocuğun genel olarak dünya üzerinde yaşayan insanların hangi dinlere mensup olduğunu ve bu dinlerle ilgili genel bir çerçeve çiziyor. Yoksa çocuğu dindar yapamıyor. Çocuk, ancak okul dışında anne babası bir gayret sarf ederse dindar olma adına bir adım atabilir. Özellikle Din Kültürü Dersinin okullarda olmaması gerektiğini savunanlar tamamen art niyetli ve tamamen halktan kopuk, halkın beklentilerinden uzak bir yok takip ediyor.

“Her aile seçmeli dahi olsa, ders olarak çocuklarına din dersini seçsin”

Bu taleplerin kökünün dışarıda olduğunu ve toplumun beklentilerini karşılamadığını belirten Akgönül, bunun en büyük delilinin ise seçmeli ders talebinde en fazla Kuran-ı Kerim ve peygamberin hayatı olan Siyer dersinin tercih edilmesi olduğunu söyledi.

Akgönül, “Yani dışarıdan yönlendirme ile olayı siyasi beklentilerinde içinde olduğu bir zemine çekmek kesinlikle yanlıştır. Biz halkımızdan şunu istiyoruz: Kesinlikle her aile seçmeli dahi olsa, ders olarak çocuklarına din dersini, Kuran-ı Kerim’i ve Peygamberimizin hayatı olan Siyer dersini seçsinler ki bu tür kerameti kendisinden menkul ve kendilerinde bir şey yapabileceklerini zan edenlere fırsat verilmesin.” şeklinde konuştu.

“Din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında Kemalist ideolojiye uygun insan yetiştirildi”

Konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan eğitimci Seyfettin Ay ise, Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile Din Dersi kavramlarını birbirinden ayrı şeyler olduğunu, mevcut uygulamanın ilköğretim ve ortaöğretim seviyesinde bulunan çocuklarda sadece bir Din Kültürü Ahlak Bilgisi verme üzerine kurulu olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye eğitim müfredatında verilen Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin bazı cenahlarca sanki uygulamalı bir din dersi olarak lanse ettirilmeye çalışıldığını belirten Ay, “Bir zamanlar din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında Kemalist ideolojiye uygun insan yetiştirme, hiçbir şeye karışmayan bir dini hayat eğitimi anlayışı vardı.  Fakat son zamanlarda bu din kültürü ahlak bilgisi dersinin müfredatının kısmen değişikliğe uğradığını söylemekle birlikte yeterli olmadığını bizzat o derse giren öğretmenler tarafından dile getiriliyor.” ifadelerini kullandı.

“Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması gerekir”

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini okumayı uygun görmeyen, inançlarına göre ters değerlendirenin kim olursa olsun bu derse girmesinin bir anlamının olmadığını belirten Ay, meseleyi bu bağlamda değerlendirerek, Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması gerektiğine inandığını söyledi.

Ay, “Aleviyim diyenler üzerinde bu sorun gündeme getirilmeye çalışılıyor. Hal böyle olunca Dine karşı bir antipati içerisinde olanlar bu dersi seçmezler.” ifadelerini kullandı.

“Bu hususta Diyanet kurumunun atacağı çok önemli adımlar olabilir”

Din dersinin okullarda kimler tarafından verilmesi gerektiği hususuna da değinen Ay, işin ehli olmayan kimseler tarafından kitap üzerinde verilen Din dersinin toplumu dinle ilgili olarak yanlış veya eksik bilgilendirme tehlikesine dikkat çekti.

Ay, “Eğer bu anlamda herhangi bir tarafa çekilmeden bir din dersi verilecek olursa toplumun bundan fazlasıyla istifade edeceği kesindir. Aslında bu hususta Diyanet kurumunun atacağı çok önemli adımlar olabilir. Ancak verilecek din dersleri 1980’li yılların devam eden devlet politikası ile devam ederse ve devlet din üzerinde “Ben dini de biçimlendiririm. Toplumu ve bütün her şeyi kendi ideolojime göre yaparım.” diye değerlendirir ise bu sıkıntı uzun süre devam edecektir. Devlet bu işi sivil topluma bırakmak istemiyor ve dinide şekillendirmek istiyor. Buda rahatsızlıklar meydana getiriyor.” değerlendirmesinde bulundu. (Fikret Özkan / Ali Adiyaman  -İLKHA)