BU GİDİŞ NEREYE
Yaşamlar, yaşananlar bunca rezaleti yaşatanlar
Yurdunun enkazında gömülü kalanlar
Yahut da yurdundan kovulanlar
Hikâyeleri başkaları tarafından yazılanlar
Yağmalanmış her yerimiz her yanımız yangın yeri
İnsanların insan gibi yaşamaya hasret kaldığı coğrafyalar
Mabetleri yıkılmış mazlum coğrafyalar
Buruk seslerle okunur ezanlar salalar
Taze bedenlerin birer birer devrildiği
Birde umutlarında vahşice yıkıldığı
Ölümlere ölenlere ağıtların yakıldığı
Cenaze namazlarının her gün kılındığı
Bu dünyanın sahibi sadece birileri kendileri
Adalet katledilmiş yıkım var insanlıkta
Talan edilmiş baharlar kıyım var inançlarda
Özgürlüklerde, namuslarda ve topraklarda
Kıyım var ahlakta
Prangalara vurulmuş düşünceler
Çocuklarını doyuramayan anneler
Yetim, öksüz kalan çocuklar ve dul kalan eşler
Bu ne biçim iştir hunharca katledilişler
Genç-yaşlı, kadın-erkek, sabi sübyan demeden
Coğrafyam oluk oluk akan kanlar içinde
Can çekişir canlarım enkaz diplerinde
İyiki doğanlar doğduklarına pişman olanlar
Hayata tutunanlar hayatından bıkanlar
Arsızlar, ahlaksızlar, hırsızlar ve vicdansızlar
Keyifleri bozarak keyfîne keyif katanlar
Yine onlardır çoğu zaman el üstünde tutulanlar
Hak ettiği değeri bulamayıp ayaklar altında kalanlar
Yeşermeyen umutlar bitmeyen sürgünler
Direnirken delirenler uzak görünen özgürlükler
Yer altında ezilenler yeryüzünde hüküm sürenler
Ve bir türlü bitmek bilmeyen mahkûmiyetler
Yokluklar kıtlıklar içinde çaresizlik ve acziyet
Aşılamaz oldu engeller adeta duvardan bir set
Geç gelen ya da hiç gelmeyen adalet
Ve derken akılara gelen “bu gidiş nereye” diyen ayet