Bütçe görüşmelerinde Erdoğan ın 2023 yılı hedefi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortak dil Türkçedir, bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. Zira bu mesele sosyal barış ve sosyal bütünlük meselesidir dedi. Erdoğan, 2011 yılı bütçesinin üzerindeki son görüşmelerde hükümet adına söz alarak, değişik konulara ilişkin görüşlerini açıkladı. Başbakan Erdoğanın konuşmasından öne çıkan bazı konu başlıkları şöyle: - Ortak dil Türkçedir, bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. Zira bu mesele sosyal barış ve sosyal bütünlük meselesidir. Bu meseleyi tartışmaya dahi açmak, bu meseleyi getirip Türkiyenin gündemine taşımak ne demokrasiye, ne özgürlüklere, ne toplumsal barışa ne de kardeşliğe asla hizmet etmez. -Terör örgütünün ve onun uzantılarının, her seçim öncesinde olduğu gibi yeniden taşeronluk üstlenerek, iç politikayı dizayn etme girişimlerini karşılıksız bırakmayız. -Demokratik sistemlerde siyasi partiler aykırı projeler, teklifler getirme hakkına sahip olabilir, ama bu hakkın kötüye kullanılması, demokratik siyaseti zayıflatır, ülkenin gündemini gerer. Sonuçta millet destek vermez, bu partiler de marjinal kalmaya mahkum olurlar. Ama zarar gören siyaset kurumu olur, ülke olur. -Özerklik tartışması, demokratikleşmeyi, Türkiyenin ileri demokratik standartlara kavuşmasını hazmedemeyenlerin çirkin bir tezgahı. Bu millet, bu tür tezgahlara evet der mi, bu tür taslakları alır bağrına basar mı, bu tür projelere onay verir mi? Millete rağmen, milletin kurumlarına rağmen, anayasal düzene rağmen, kim hangi projeyi hayata geçirebilir? Başbakan Erdoğanın Bütçe konuşmasında BDPlilere yönelik verdiği mesajlar dikkat çekti. -Hiçbir ciddiyeti ve derinliği olmayan bu projeleri, benim Kürt kökenli kardeşlerimin talebiymiş gibi takdim etmek, çok büyük bir haksızlıktır. Bu bildirileri yayınlayanlar, bunun siyasetini yapanlar benim Kürt kökenli vatandaşımın ne kadarını temsil ediyorlar? Bunlar, Doğu ve Güneydoğunun ne kadarını temsil ediyorlar? -Ben her fırsatta defalarca söyledim, bugün de söylüyorum: Ne terör örgütü, ne de onun uzantıları, hiç bir zaman benim Kürt kökenli vatandaşımın temsilcisi, sözcüsü olmamıştır. Bundan sonra da asla olmayacaktır. -Demokratik hak ve özgürlüklerden bahsedenler, benim bölgedeki vatandaşımın haklarını kullanmasını engelliyor, tehditle, baskıyla engelliyor. -Milletim müsterih olsun, biz kimseye bu ülke üzerinde ameliyat yaptırmayız, kimseyi bu milletin hissiyatıyla oynatmayız. Başbakan Erdoğan 2023 yılına ilişkin hedefleri şöyle sıraladı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kaos, huzursuzluk varmış, sokağa çıkılamıyormuş gibi bir görüntü oluşturulmak istendiğini belirterek, Oysa tam tersi. Edirne, Kırklareli, Muğla, Antalya nasıl gelişiyorsa, oralar da aynı şekilde gelişiyor dedi. Erdoğan, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerindeki son görüşmelerde, hükümet adına yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarının en büyük başarılarından birisinin, milletin kendisine ve ülkesine olan güvenini yeniden tesis etmesi, devletle millet arasına örülen duvarları yıkması, büyük bir sosyal restorasyon sürecini başlatması olduğunu söyledi. Biz, 8 yıl önce bu toprağa tohumlar attık. Zaman içinde bu tohumlar filizlendi ve fidana dönüştü diyen Erdoğan, istikrar ve güven zemininde ilerledikleri, o fidanları korudukları, gözettikleri ve üzerlerine titremeye devam ettikleri müddetçe, o fidanların boy atacağını, köklerinin toprağı çok daha güçlü kavrayacağını, toprağa çok daha güçlü biçimde tutunacağını kaydetti. Başbakan Erdoğan, destansı bir kahramanlık örneği sergileyerek 1923 yılında bu topraklara Cumhuriyet tohumunu ektiklerini ifade ederek, şöyle konuştu: Cumhuriyeti kuran aziz milletimizin iradesi büyük badireler atlattı. Hep birlikte o tohumun bir filize, bir fidana dönüşmesini sağladık. O fidan, ne zaman boy atmak istediyse boynu vurulmak istendi. O fidan ne zaman kök salmak istediyse kökü kurutulmak istendi. O fidan ne zaman dal budak salmak istediyse dalları, kolları, kanatları kırıldı. Ne zaman ekonomi atılıma geçtiyse, krizler ülkenin önünü kesti. Ne zaman demokrasi güçlenme iradesine kavuştuysa, müdahalelerle engellendi. İstikrar ve güven, sağlam bir zemin, sağlam bir mecra bulduğunda her seferinde bozuldu, bozguna uğratıldı. Şuraya da dikkatlerinizi çekiyorum: Cumhuriyet çınarı, sadece dışarıdan değil, içindeki kurtçuklar tarafından da kemirilmek, çürütülmek, zayıflatılmak istendi. İşte 8 yıl boyunca, hükümet olarak, o çınarı büyütmek, güçlendirmek, her türlü saldırıya, tehdide, tehlikeye karşı o çınarı korumak, kollamak için var gücümüzle çalıştık. Dışarıda Türkiyenin itibarını yükseltirken, içerde de kurtçuklara karşı, çetelere, mafyaya karşı amansız bir mücadele verdik. Türkiyeyi karanlığa çekecek her türlü senaryoyu, her türlü tuzağı cesaretle boşa çıkardık. Türkiyenin büyümesini, güçlenmesini, kalkınmasını engelleyecek her provokasyonu, her hukuksuzluğu etkisiz kıldık. AK Parti hükümeti, 8 yıl boyunca bu toprağa sevgi tohumları ekti, kardeşlik tohumları ekti. Demokrasiyi güçlendirerek, hukuku yücelterek, hak ve özgürlükleri geliştirerek, ekonomiyi büyüterek, aziz milletimizin selameti için, Türkiyenin bekası için ter döktü, gecesini gündüzüne kattı, büyük bir mücadele verdi. -ANKARANIN BİR İLÇESİNE GİDER GİBİ KONYAYA GİDECEĞİZ- Başbakan Erdoğan, 11 Aralıkta Mardinde 78 eserin, ertesi gün de Siirtte 32 eser ve hizmetin toplu açılışını yaptıklarını hatırlattı. Önceki hafta da Konyada bazı açılışlar yaptıklarını ifade eden Erdoğan, Aynı gün, Ankara-Konya Hızlı Tren Hattında başlayan test sürüşlerini inceledik. Şu anda, 10 saat 30 dakikada ulaşılan Ankara-Konya etabı, 1 saat 15 dakika olacak. 2011de bu proje devreye girince Ankaranın bir ilçesine gider gibi Konyaya gideceğiz dedi. Erdoğan, Konyadan Muşa geçtiklerini ve orada 106 eserin resmi açılışını gerçekleştirdiklerini de hatırlattı. Bitliste 71 eserin, hizmetin toplu açılışını yaptıklarını anlatan Erdoğan, Bitlis-Muş arasına inşa ettikleri bölünmüş yol üzerindeki bin 900 metre uzunluğundaki tünelin de açılışını yaptıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, Bu işleri yapmak için dertli, aşık, milletine sevdalı olmak gerekiyor. Bizim için fark etmiyor, ha batı ha doğu, ha kuzey ha güney. AK Parti iktidarı batıda nasıl varsa doğuda, kuzeyde nasıl varsa güneyde de o şekilde var diye konuştu. Sadece 2 hafta içinde, 5 ilde 300e yakın eser ve hizmetin toplu açılışını gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, Aydında, İstanbulda, Elazığda, Ankarada, Sivasta, Balıkesirde, Şanlıurfada açılışlar yaptık. 81 vilayetle de kalmadık. Ortak bir kültürü, ortak bir tarihi paylaştığımız Priştinede, Prizrende, Mamuşada, Lübnanın Aydamun köyünde, Sayda şehrinde açılışlar yaptık dedi. Erdoğan, en son İstanbulda iki uluslararası zirveye ev sahipliği yaptıklarını, EKO Zirvesinde, 7si Devlet ve Hükümet Başkanı olmak üzere 12 ülke temsilcisini ağırladıklarını belirtti. -TİKANIN YARDIMLARI 128 MİLYON DOLAR- 8 yılda Suriye, Irak, Yunanistan ve Rusya Federasyonu ile ikili; Suriye, Lübnan ve Ürdünle dörtlü stratejik işbirliği mekanizmaları kurduklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: Kazakistanla stratejik ortaklık; İtalya, İspanya, İsveçle Hükümetler Arası Zirve; Pakistan, ABD, Hollanda ile benzeri mekanizmaları tesis ettik. Uzak-yakın demeden, dünyanın tüm ülkeleriyle, bölge ülkeleriyle, komşularımızla, Türk dünyasıyla ilişkilerimizi geliştirdik ve geliştiriyoruz. Geniş Türk coğrafyası ile her alanda ticaretimiz büyüdü, ihracatımız kat kat arttı. 1992-2002 yılları arasındaki 10 yılda, Kafkasya ve Türk Cumhuriyetlerine TİKAnın yapmış olduğu yardımların miktarı 52 milyon dolar. İktidarda olduğumuz 2003 ile 2009 yılları arasındaki 6 yılda ise TİKAnın yapmış olduğu yardımlar 128 milyon dolar, fark bu. TİKAyı 37 ülkede faaliyet gösterebilecek bir konuma yükselttik. Türk Cumhuriyetlerinde, akraba ve soydaş toplulukların yaşadığı ülkelerde TİKA aracılığı ile yaptığımız proje sayısı 6 bin 714e ulaştı. Başbakan Erdoğan, Türk Dili Konuşan Ülkeler Konseyi toplantısının onuncusunun Türkiyede yapıldığını belirterek, Türkiyenin, kısa adı CICA olan Asyada İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı Teşkilatının dönem başkanlığını da yaptığını bildirdi. Yaylalara, mezralara kadar okul, yol, su götürürken, 5 kıtada işbirliği arayışını, 5 kıtada barış ve adalet mücadelesini sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, Arkadaşımız çıkıyor önce izan olacak diyor. Ben de o arkadaşıma diyorum ki ama biraz da insaf olacak. Bizde insaf dinin yarısıdır. Bir şeyi eleştirirken, yargılarken insaf edin. 8 yıl içerisinde bu kadar şeyler yapıldığı içindir ki milletimiz gerek yerel gerekse genel seçimlerde AK Partiyi sürekli olarak iktidarda tutmuştur. O zaman siz milletimizin ferasetine güvenmiyor musunuz? Kendinizi milletimizden çok daha akıllı mı zannediyorsunuz? Gerçeği göreceksiniz diye konuştu. Başbakan Erdoğan, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Yüzde 10 barajını kaldırmadınız sözleri üzerine, Yüzde 10 barajını biz koymadık. Bu barajla biz 16 ayda iktidara geldik. Gücünüz varsa siz de gelin dedi. -ORALARDAN GEÇERKEN YAV NELER BAŞARMIŞLAR DİYOR- Dönemin padişahının, 5 Eylül 1792de, Bağdat Valisi Kadir Süleyman Paşaya Mardin Kalesinin tamir edilmesini emrettiği belgeyi gösteren Erdoğan, 218 yıldır onarılmayan, tamir edilmeyen o kaleyi tamir etmeye başladıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, kendisine laf atan BDPli milletvekillerine, Şimdi burada laf atıyor ya oralardan geçerken de yav neler başarmışlar be diyorlar. Geçerken öyle diyorsunuz onu biliyorum, orada takdir ediyorsunuz ama burada farklısınız yanıtını verdi. Tunceliye de üniversiteyi kendilerinin yaptığını belirten Erdoğan, Tuncelide üniversite var. Ama haberi yok görmez, bilmez, anlamaz. Mesele göz, kulak, dil meselesi dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: Türkiyenin yıllarca hizmet almamış, yatırım almamış, bir çivi dahi çakılmamış illeri, ilçeleri bugün yeniden hayat buluyor, kalkınma yarışında yeniden yerini alıyor. Algı ile gerçek arasında çok büyük fark var değerli arkadaşlarım. Doğu ve Güneydoğunun, diğer bölgelerdeki imajıyla, gerçek durumları arasında çok ciddi bir uçurum var. Oralarda kaos varmış gibi, oralarda huzursuzluk varmış gibi, oralarda sokağa çıkılamıyormuş gibi bir görüntü oluşturulmak isteniyor. Oysa tam tersi... Edirne, Kırklareli, Muğla, Çankırı, Giresun, Antalya nasıl gelişiyorsa, oralar da aynı şekilde gelişiyor. Batıda umut ne kadar çoğalıyorsa, Doğuda da o kadar çoğalıyor. Kuzey ve Güney nasıl kalkınıyorsa, Doğu ve Güneydoğu da aynı şekilde kalkınıyor. Türkiye topyekun kalkınıyor, geleceğe koşuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun, Nereye gitse, kiminle görüşse, kime hitap etse, nabza göre şerbet verdiğini, Kafdağının arkasındakileri de vaat etiğini ifade ederek, Sayın Genel Başkanın adı o zaman Hıdır mıydı? Benim adım Hıdır, elimden gelen budur; böyle mi diyeceğiz? Bir siyasi lidere, her şeyden önce ciddiyet yakışır, laubalilik değil dedi. Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda, 2011 yılı bütçe tasarısı üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmasının son bölümünde CHPye yönelik eleştirilerde bulundu. Bütçe görüşmelerinin, bir yıllık muhasebenin yapıldığı, gelecek vizyonunun ele alındığı, ekonomiyle birlikte diğer bütün konuların enine boyuna tartışıldığı bir zemin olduğunu söyleyen Erdoğan, demokratikleşme, dış ve iç politikaların, ekonominin, birbiriyle doğrudan ilişkili, bağlantılı konular olduğuna işaret etti. Erdoğan, Ekonomideki bir aksama, doğrudan doğruya dış politikayı da etkiler. Demokratikleşmedeki bir sorun, doğrudan doğruya ekonomide aynı şekilde olumsuz tesir meydana getirir dedi. Başbakan Erdoğan, 8 yıl boyunca bütçe disiplinini koruduklarını, mali disiplinden, para politikalarından taviz vermediklerini, enflasyonla kararlı şekilde mücadele ettiklerini ve tek haneli oranlara kadar düşürdüklerini, faizleri yüzde 63ten yüzde 7lere kadar çektiklerini anlattı. Erdoğan, ekonomideki büyümeyi, enflasyonun çok çok üzerinde ücretlere yansıttıklarını, eğitime, sosyal politikalara ayırdıkları bütçeyi, her yıl katlayarak artırdıklarını dile getirdi. -BOL KESEDEN DAĞITANLAR- Anamuhalefet partisi genel başkanı, nereye gitse, kiminle görüşse, kime hitap etse, nabza göre şerbet veriyor, Kafdağının arkasındakileri de vaat ediyor diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: CHP Genel Başkanının, sadece kurultayda dile getirdiği bazı vaatlerinin en mütevazı hesapla maliyeti, on katrilyonlarca lirayı buluyor. Umut simsarlığı karlıdır. Ama hayal kırıklığının faturası da o derece ağırdır. Umut tefeciliği yapanlar, sadece kendileri kaybetmezler, millete de kaybettirirler. Milletimiz bugüne kadar ne çektiyse, hesabını kitabını bilmeyen, ne konuştuğunu bilmeyen, umut simsarlığı yapanlardan çekti. Böyle bol keseden dağıtanlar, kaşıkla verenler, çok kısa süre zarfında kepçeyle bütün kazanımları geri aldılar. Tıpkı 1990lı yıllarda, tıpkı 2001 krizinde olduğu gibi, enflasyon anında fırlar, yeniden yüzde 60lar, 70ler seviyesine çıkar. Faizler anında yükselir, yüzde 7 bin 500lere çıkar. Türkiye yeniden borç-faiz sarmalına girer, yatırım, üretim, ihracat geriler, vergiler, faiz giderlerini dahi karşılayamaz hale gelir. Türkiye bunu geçmişte maalesef çok yaşadı. Türkiye bunu CHPnin koalisyon ortağı olduğu dönemlerde defalarca ve en ağır şekilde ödedi. Şimdi, CHP çok uzun süredir iktidara gelemediği, iktidar ortağı dahi olamadığı için, CHPli hükümetlerin ne anlama geldiğini vatandaşım unutmuş vaziyette. Özellikle 40 yaş altı vatandaşlarım, CHPli hükümetler dönemini bilmiyor, bilmiyor olmaları da gayet tabiidir. -HER SEFERİNDE ÜLKEYİ UÇURUMUN KENARINA GETİRDİ- Erdoğan, Hazine ne zaman belini doğrultsa, hemen ardından CHPnin koalisyon ortağı olduğu iktidarlarca boşaltıldığını belirterek, Adnan Menderesin büyüttüğü ekonominin, ardından gelen CHP tarafından küçültüldüğünü, kasaların boşaltıldığını söyledi. Turgut Özal tarafından ekonomide dengenin kurulduğunu, ardından CHPnin koalisyon ortağı olduğu dönemlerde o dengelerin tamamının bozulduğunu belirten Erdoğan, CHPnin hükümet ortağı olduğu her dönemin, yüksek enflasyonla, yüksek faizle, ekonomik krizle vatandaşın en büyük bedelleri ödediği dönem olduğunu ifade etti. Erdoğan, CHPnin hükümet ortağı olduğu her dönemin, kuyrukların, karnelerin, kısıtlamaların, zamların rekora koştuğu dönem olduğunu savunarak, Hesapsız, kitapsız, popülizmle, bol keseden vaat ederek iktidar ortağı olan CHPnin, her seferinde ülkeyi uçurumun kenarına getirdiğini, telafisi zor faturaları bu millete ödettiğini söyledi. -CHP İLE İLGİLİ HABERLERDEN ALINTILAR- Anadolu Ajansının başlıklarından, CHP dönemlerine ilişkin bazı haberlerden örnek veren Erdoğan, şöyle devam etti: 24 Şubat 1974: İstanbulun da bulunduğu bazı illerde elektrik kısıtlaması başladı. 26 Şubat 1974: Şekere yüzde 25, akaryakıta yüzde 65-79, çimentoya yüzde 52, Sümerbank ürünlerine yüzde 20-70, gazete kağıdına yüzde 36,5 zam yapıldı. Türkiyede yerli motorlu taşıt almak izne bağlandı. İstekliler bir dilekçe ve istenen belgelerle birlikte kaymakamlıklara başvuracak. CHPnin koalisyon ortağı olduğu bir başka Hükümet; 42. Hükümet. Size o günlerden birkaç haber veriyorum: 5 Ocak 1978: Hükümet kuruldu. 6 Ocak 1978: Akaryakıt sıkıntısı tüm Türkiyede doruk noktasına ulaştı. Rafinerilerde 2 günlük stok kaldı. Yakıt olmadığı için hastane, otel ve işyerleri kaloriferlerini kapatmak zorunda kaldı. 1 Mart 1978: Türk parasının değeri yüzde 31 ile yüzde 38 oranında düşürüldü. 3 Mart 1978: PETKİM ürünlerine yüzde 60 zam yapıldı. 11 Haziran 1978: ATAŞ Rafinerisinde üretim tamamen durdu. Nedeni, işleyecek ham petrol kalmadığı için... 20 Eylül 1978: Türk parası tekrar devalüe edildi. 7 Aralık 1978: Türkiyenin çeşitli yerlerinde mazot sıkıntısı başladı. Fuel-oil darlığı da kaloriferlerin yakılmasını önlüyor. Bu yüzden birçok işyerinde palto ile çalışılıyor. 26 Aralık 1978: Bakanlar Kurulu sabaha kadar çalıştı, saat 03.30, bu toplantı sonunda 13 ilde olağanüstü hal kararı alındı. CHP, ülkeyi olağan şekilde yönetemediği için olağanüstü yollara başvuruyor ve sıkıyönetim ilan ediyor. 16 Şubat 1979: Stokta mazot kalmadı, Rusya ile yapılan görüşmelerde petrol ithali konusunda anlaşmaya varılamadı. Irak borcumuzu ödemediğimiz gerekçesiyle mazot vermiyor. Döviz yokluğundan spot alım da yapamıyoruz. PETKİM dünden itibaren ürünlerine yüzde 65 oranında zam yaptı. 12 Nisan 1979: İstanbulda tüpgaz sıkıntısı giderek büyüyor, kuyruklar uzuyor. Bağlantısı yapılan tüpgazın, döviz yokluğu nedeniyle yurda getirilemediği, sıkıntının bundan kaynaklandığı bildirildi. Petrol yokluğu nedeniyle İzmir rafinerisinin ham petrol üretim ünitesinin faaliyeti durduruldu. 29 Nisan 1979: İstanbulda 1 Mayıs nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sizin geçmişiniz sokağa çıkma yasağı ilan ediyor; biz de 1 Mayısı bayram ilan ediyoruz, farkımız bu. 6 Kasım 1979: İstanbulda elektrik kesintisi 3 saatten 4,5 saate çıkarıldı. -CHP KLASİĞİ- Başbakan Erdoğan, Türkiyenin CHP dönemlerinde 70 cente muhtaç hale getirildiğini, bütün CHP hükümetlerinin klasiğinin bu olduğunu belirtti. CHPnin iktidar olduğu 1994de, doların 19 bin liradan 38 bin liraya çıktığını, enflasyonun üç haneli oranlarla tanıştığını, yüzde 400 faizli borçlanma kağıtlarının piyasaya sürüldüğünü ifade eden Erdoğan, uluslararası rezervlerin 3 milyar dolara düştüğünü, bugün ise altın hariç 80 milyar dolar olduğunu kaydetti. Erdoğan, Nereden nereye dedi. Genel Kurulda, 21. yüzyıl Türkiyenin yüzyılı olacak denildiğine işaret eden Erdoğan, bunun temellerini attıklarını anlattı. Bugün bol keseden savrulan vaatlerin, Türkiyeyi nereye taşıyacağını görmek için falcı olmaya gerek olmadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: Ben bunları anlatıyorum, hep soruyorlar kaynak nedir diye. Ortaya yeni bir şey çıktı; kaynak Kemal diye. Acaba Sayın Genel Başkanın adı o zaman farklı mıydı? Sayın Genel Başkanın adı o zaman Hıdır mıydı? Benim adım Hıdır, elimden gelen budur; böyle mi diyeceğiz. Bunları artık ciddi olarak ele alalım. Bir siyasi lidere, siyasi parti genel başkanına herşeyden önce ciddiyet yakışır, laubalilik değil. Genel af diyeceksin çark edeceksin, başörtüsü diyeceksin U dönüşü yapacaksın, Havuzlu villa diyeceksin, kendi havuzlu villası ortaya çıkacak. Çarşaf liste diyeceksin, blok liste. Ben genel başkan adayı değilim diyeceksin, ertesi gün genel başkan adayı olacaksın. Bunlar çok enteresan şeyler. Biz bu yola çıkarken, kaynak Türkiyedir dedik, kaynak Tayyip Erdoğandır demedik. Biz, kerameti kendinden menkul olanlardan değiliz, Türkiyeye inananlardan, Türkiyenin gücüne, potansiyeline güvenenlerden olduk. Bizim farkımız bu. -İSTİKRARLI BÜYÜME SÜRECİ- Başbakan Erdoğan, Türkiyeyi, güvenle, özgüvenle, istikrarla sağlam bir zeminde yoluna devam ettiğini dile getirerek, Türkiye için çok daha büyük hayallerinin olduğunu anlattı. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümünde, 2023te, bugünkünden çok farklı, çok daha kalkınmış bir Türkiyeye ulaşacaklarını belirten Erdoğan, 2023te uluslararası alanda, daha etkili, daha güçlü bir Türkiye; AB üyesi olmuş, komşu ve çevre ülkelerle maksimum düzeyde ilişkilerini geliştirmiş, G-20 başta olmak üzere, üyesi olduğu uluslararası oluşumlarda ve dünyada etkinliğini artırmış ve 2023de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş bir Türkiye... Makroekonomi alanında, daha istikrarlı ve daha müreffeh bir Türkiyeyi inşa ediyoruz. Türkiyenin dışa açık bir ekonomi olma özelliğini koruyacak, daha fazla uluslararası yatırım çekecek, gelen sermayenin daha uzun süre kalmasını sağlayacağız. Mali disiplinle, ihtiyatlı para politikalarıyla, yapısal reformlarla, serbest kur rejimi ve makro ihtiyati tedbirlerle küresel krizin bütün etkilerini geride bırakacak, Türkiyeyi istikrarlı bir büyüme sürecine kavuşturacağız diye konuştu. Erdoğan, 2023te 82 milyonu aşan bir nüfusla, kişi başına gelirin 25 bin dolar seviyesine yaklaşacağını, ihracatın 500 milyar dolara, dış ticaret hacminin ise 1 trilyon dolara ulaşmış olacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, 4 yıllık program değil; Cumhuriyetin 100. yılının programını ve hedeflerini açıkladığına işaret etti. Erdoğan, istihdam oranını yaklaşık 10 puan artırarak çalışan nüfusu 30 milyona çıkaracaklarını, işsizlik oranını yüzde 5lere kadar çekeceklerini, tarım dışı kayıtdışılığı yüzde 15e kadar düşüreceklerini, her yıl 400 bin kişiyi işgücü yetiştirme kurslarında eğiteceklerini, bunların işe yerleştirme oranını uluslararası oranlara, yüzde 40a çıkaracaklarını, hayat boyu öğrenme oranlarını yüzde 2den yüzde 8e yükselteceklerini, sağlık sigortası sistemi dışında hiçbir vatandaşın kalmayacağını, engellilerin, kadınların ve gençlerin daha çok çalışma hayatına katıldığı bir Türkiye inşa edeceklerini anlattı. -KAYNAK TÜRKİYEDİR- 2023 YILI HEDEFLERİ İlköğretimde yakaladıkları yüzde 100e yakın okullaşma oranına, 2023te okul öncesi eğitim ve ortaöğretim kademesinde de ulaşılmış olacağını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti: Derslik başına öğrenci sayısı ilköğretim ve ortaöğretimde 30 öğrenciye... Kaliteli sağlık hizmetine herkesin eriştiği bir Türkiye olacak. Son yıllarda hızla düşen bebek ölüm oranları ve anne ölüm oranlarını 2023te tek haneli rakamlara indiriyoruz. 10 bin vatandaşa düşen hekim sayısı en az 21 seviyesine ulaşacak. 11 bin kilometrelik demiryolu ağı 2 katına çıkacak. Edirneden Karsa, İzmirden Diyarbakıra, Trabzondan Adanaya, Bursadan Antalyaya yüksek hızlı tren hatları inşa edeceğiz. Bu hatlarda yerli işgücünün yerli mühendislerin yaptığı trenleri çalıştıracağız. Asrın Projesi Marmarayı, İstanbul-İzmir otoyolunu, Körfez Geçişini tamamlamış olacağız. 8 yılda 13 bin 555 kilometre bölünmüş yol inşa ettik. 2023e kadar 15 bin kilometre daha bölünmüş yol buna ilave edeceğiz. Dünyanın en büyük 10 limanından biri Türkiyede olacak. Kendi uçağımızı, kendi uydumuzu yerli tasarımla, yerli teknolojiyle kendimiz üretiyoruz ve üretmeye devam edeceğiz. Kendi savaş gemimizi, kendi tanklarımızı, kendi insansız hava uçaklarımızı üretmeye başladık, çok daha büyük projelerin altına imza atacağız. Kendi savunma uydumuzu, Türk mühendisleri tasarlıyor, imal ediyor ve Göktürk uydumuzu uzaya gönderiyoruz. En az 3 nükleer enerji santrali tamamlanmış olacak. 2009daki 2 bin 565 kilovat saat olan kişi başına elektrik tüketimi 2023te 4 bin kilovat saat seviyesini aşacak. GAP, DAP ve KOP gibi bölgesel projelerini tamamlamış, dünyanın tahıl ambarına, tarım merkezine dönüşmüş bir Türkiye inşa edeceğiz. Demokratikleşme adımlarını kararlılıkla sürdüreceklerini Türkiyeyi bölgenin en ileri demokratik standartlara sahip ülkesi haline getireceklerini bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: Özgürlükleri daha da ileri standartlara kavuşturacağız. Yeni bir anayasayla, katılımcı, özgürlükçü bir anayasayla, büyük Türkiye vizyonuna denk düşen güçlü bir anayasayla geleceği kucaklıyoruz, kucaklayacağız. Kardeşlikle, birlik ve beraberlikle, istikrar ve güvenle, barış ve huzurla bütün hayallerimizi, tüm hedeflerimizi gerçeğe dönüştüreceğiz. Kısa vadeli değil, uzun vadeli bir Türkiye vizyonu çizdim. Kaynak Türkiyedir. Türkiye bütün hayallerini gerçeğe dönüştürecek güce, potansiyele, dinamizme sahiptir. haber7.com