Brüksel ve Roma izlenimlerim IV
HIRİSTİYANLARIN BAŞKENTİ VATİKAN’DAYIZ
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından organize edilen, 13-17 Aralık 2010 tarihlerinde “Belçika’nın başkenti Brüksel ve İtalya’nın başkenti Roma Genç Gazeteciler Basın gezisi” (Delegation Of the European Union to Turkey) üçüncü gün İtalya’nın başkenti Roma’dayız. Roma aynı zamanda Hıristiyanların merkezi olan “Vatikan” devletini içinde barındıran ilginç bir şehir.
Gezimizin dördüncü günü EURASİA Dergisinin yayın yönetmeni Tibero Graziani’nin ilginç tespitleri ve sözlerinden sonra Archimede Sant’Eustachio Restaurantta öğle yemeğinde İtalyan Gazeteciler Birliği Başkanı Roberto Natale, Genel Sekreter Franco Siddi ve Genel Müdür Giancarlo Tartaglia ile buluşuyoruz. Hem İtalyanların önlü makarnasından tadıyoruz hem de sohbet ediyoruz.
Biliyorsunuz İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin güven oylaması vardı ve medya ciddi ciddi bunu tartışıyordu. Medyanın rolüne ve basın mensuplarının çalışmaları hakkında bize bilgi verdikten sonra söz dönüp dolaşıp Türkiye’deki “basın özgürlüğüne” ve “fikir özgürlüğüne” geldi.
İtalyan Gazeteciler Birliği Başkanı Roberto Natale, Türkiye’de basın yeterince özgür olmadığı ve bunun giderilmesi için bir basın bildirisi yayımladıklarını ifade etti.
Roberto Natale bunları ifade ettikten sonra bizim gruptan “haklısınız” tarzında destekleyici ifadeler gelince Roberto Natale; “Ne yapabiliriz, çözüm öneriniz nedir?” diye sorarak topu yine bize attı.
Bazı arkadaşlarımız “kişisellikten” çıkamadan “kendince çözüm önerisi sunmak” istediler. Kıyıdan köşeden “Ergenekon tutuklularına” söz geldi. Fakat gazetecilik dışında başka işler yapan gazetecilerin de İtalya olduğunu ve o gazetecilere “İtalyan gazeteciler cemiyeti gazeteciliği kullanarak başka işler çevirirse ona suçuna istinaden ceza verildiğini, hatta meslekten men edildiğini” ifade etti. Burada bir sorun olduğunu, gazetecilerin ve fikir özgürlüğün önünde bazı engellerin olduğunu ifade ettim Çözüm olarak da Avrupa Birliğinin müzakere başlıklarından olan “sendikal hak” başlığın açılmasını istemek ve bu hakkın gazetecilere de verildiğini gözlemekle çözüleceğini, aksi durumlar da ise çözüm değil tedavi edici önlemler olacağını ifade ettim. Diğer arkadaşlarım da beni destekleyince bu yönde fikir birliğine vardık.
Bu arada yemeğimizi yedik. İtalyan Gazeteciler Birliği yöneticileri ile vedalaşıp Roma şehrini gezmeye çıktık. İtalyan’ın başkenti Roma’nın içinde bir devlet bulunuyor. Bu devlet İtalya'nın Roma şehrinde bulunan, Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi, 3 bin kişilik dünyanın en korunaklı ve en zengin devleti “VATİKAN”. Hıristiyan dünyasının kalbi. Çevresi yüksek duvarlarla kaplıdır ve kameralarla izlenmektedir. Dünyanın nüfus ve yüz ölçüm olarak en küçük ülkesidir. Mutlak monarşiye dayalı bir yönetim uygulanır. Devlet başkanı olarak Papa'nın sözleri yasa hükmündedir. Papa, hem devlet başkanı, hem de Katolik mezhebinin ruhani lideridir. Katolik kilisesinin genel başkanı, Vatikan devleti'nin de başkanı olur. Papa yasama, yürütme ve yargının da başkanıdır. Vatikan'ın 100 kişilik küçük bir ordusu vardır.
Vatikan’a gittik, “özel izinle” Vatikan’a girebiliyorsun. Fakat kilise (San Pietro Kilisesi) bölümüne binlerce kişi kuyrukta ve girişler 11 Euro olarak belirlenmiş.
Roma’nın neresine bakarsanız bakın t (haç) işareti bulursunuz. Her tarafta mutlaka Hıristiyanlığın bir sembolünü bulabilirsiniz. Roma’nın ortasında geçen “Tiber nehrinin” üzerinde tam 20 köprü var, bunlardan bazıları trafik bazıları ise yay yolu için açık, bu 20 köprünün ismini de bir papadan almıştır.
Her şeyde dini sembol var ama ne hikmetse İtalyan yıkılmıyor, aksine daha da güçleniyor. Fakat bizde bazıları öcü görmüş gibi dinden kaçıyorlar. Bu da enteresan bir ayrıntı.
Gezimizden sonra akşam yemeğini Roma’nın en ünlü Restaurantı Real Alfredo all’Augusteo’da Roma AB Temsilciliği basın sözcüsü Anguel-Konstatinov Beremliysky ve yardımcısı Stefano Castellaci ile birlikteyiz. Bu restaurant Roma’ya giden ünlü kişilerin uğrak yeri. Roma’dan AB’nin nasıl göründüğünü ifade ettiler.
ARENADAYIZ!...
Akşam yine Roma caddelerindeyiz. İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan Flavianus Amfiteatrı' olarak da bilinen Kolezyum 'bir arenaya gittik. Usta bir komutan olan Vespasianus tarafından M.S. 72 yılında yapımına başlandı ve M.S.80 yılında Titus döneminde tamamlandı. Daha sonraki değişiklikler Domitian hükümdarlığı zamanında yapılmıştır. [1] İmparatorlar burada Roma halkını eğlendirmek için gladyatör dövüşleri düzenlerdi. Bunlardan başka pek çok halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur savaşların yeniden yasallaştırılması, klasik mitolojiye dayanan dramalar olurdu. Kolezyum daha sonra barınma yeri, iş dükkanları, dini kışlalar, istihdam, taş ocağı, Hıristiyan türbesi olarak çeşitli amaçlarla kullanıldı. Asıl adı Arena iken, sonradan, girişteki etkileyici heykelin adını aldı. 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri seçildi.
Buradan sezar’ın mezarının yanından geçtik. Romalıların gittiği “Aşk çeşmesine” ve “İspanyol merdivenlerine” gittik. Görünen manzara hiç de iç açıcı değildi. Ahlak kurallarının olmadığını gördük. Son gece de otelde kaldıktan sonra sabah kahvaltısından sonra Roma Havaalanına geldik. Saat 12’de uçağımız hareket edecekti, ancak İstanbul’daki hava muhalefeti yüzünden yaklaşık 1,5 saat havaalanında Fenerbahçe Basketbol takımında bulunduğu uçakta oturduk. İstanbul’dan iyi haber gelince dönebildik.
SÜRECEK