Brüksel ve Roma izlenimlerim III
TARİHİ İTALYAN SENATOSUNDAYIZ
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından organize edilen, 13-17 Aralık 2010 tarihlerinde “Belçika’nın başkenti Brüksel ve İtalya’nın başkenti Roma Genç Gazeteciler Basın gezisi” (Delegation Of the European Union to Turkey) üçüncü gün İtalya’nın başkenti Roma’ya uçuyoruz. Roma aynı zamanda Hıristiyanların merkezi olan “Vatikan” devletini içinde barındıran ilginç bir şehir.
Brüksel’den uçakla Roma’ya gidince Brüksel havaalanına ait uçak türbülansa giriyor. Uçak bozuk yolda ilerleyen bir kamyon gibi gidiyor. Akşama doğru sağ salim Roma’ya varıyoruz. Akşam yemeğini konakladığımız Nazionalete otelinde yedikten sonra yine kendimizi dışarı atıyoruz.
Şehrin merkezinde olan otel tarihi Roma yapıları arasında ihtişamlı binalardan birine kurulmuş. İlk gece kaldıktan sonra sabah kahvaltısını yapıyoruz ve Roma ulusal senatosuna gidiyoruz. Yine sıkı güvenlik taramasından (Güvenlik sorunundan paranoyan duruma gelmişler) geçtikten sonra tarihi bina içinde senatoyu geziyoruz.
İtalya senatosunun işleyişi hakkında alıyoruz. Burada fotoğraf çektirmemize izin vermiyorlar. Senato fotoğrafçısı resimlerimi çekiyor ve sonra bize göndereceğini söylüyor.
Senato kürsülerine oturuyoruz ve tarihi binanın yapısı ve işlevini öğreniyoruz. Bu senatoda kimler gelip kimler geçmiş bir bir anlatıyor. Mussolini’den bugün Başbakan Berlosconi’ye kadar.
Senato brifingi aldıktan sonra senatoda toplantı salonuna geçiyoruz. Burada “İtalyan Senatosu Araştırma Dairesi Müdürü Danilee Ravenna” ile tanışıyoruz. Danilee Ravenna bize İtalya hakkında sunum yapıyor
Danilee Ravenna; “İtalya’nın Türkiye’yi AB’ye girişini hep desteklediği ve bunu zaman zaman kamuoyu ile paylaştığını anlatıyor. İtalya ve birkaç ülkenin destekleyici açıklamaları yanında karşı çıkanların ise muğlak ifadeler kullandığına dikkat çeken Danilee Ravenna; “Türkiye ile çalışan işadamları Türkiye’yi daha iyi tanıyorlar. Ancak İtalya halkı Türkiye hakkında geniş bilgiye sahip değil. Türkiye’nin dış politikasını takip ediyoruz. Türkiye içinde yaşanan Kürt sorununu da izliyoruz” dedi.
Türkiye AB ilişkileri hakkında sorularımıza yine bilindik politik cevaplar veriyor ve adeta “Konuşmak istemiyorum” der gibi sorularımıza cevaplar veriliyor.
Neyse ki Toplantı kısa sürüyor ve ikinci toplantıya yetişmek için otelimize dönüyoruz.
TÜRKİYE ARTIK BAĞIMSIZ BİR ÜLKE
Toplantı salonunda EURASİA Dergisinin yayın yönetmeni Tibero Graziani bize bir sunum yapıyor. Eurasia Dergisi 7 yıldır yayında ve jeoplitik içerikli yayın yapıyor. Zaten isminden de belli hem Avrupa hem Asya’yı kapsayan bir dergi.
Gazeteciyiz ya bizim dilimizden anlayan biri çıkıyor ve istediğimiz mecrada konuşuyor. Her şeyi o kadar çıplak dille anlatıyor ki; tüm toplantılarımızda konuşulan diplomasi dilinden farklı ve çok net tespitler yapıyor Graziani.
Tibero Graziani; Avrupa Birliği siyasetçileri Türkiye’yi AB’ye almamalarındaki tek neden miyop olmalarıdır. ABD dışardan her ne kadar Türkiye’yi destekler gibi görünse de içerden Türkiye’yi AB’ye almayın diyor. ABD 11 Eylül saldırıları bahanesi ile AB’yi Hıristiyan kulübü yapmak istiyor” diyerek önemli tespitler yapıyor.
Graziani; “Türkiye bağımsız değildi, ADB ne derse o yönde hareket ediyor ve İsrail çıkarları için çalışıyordu. İlk kez 2002’den sonra bağımsızlığını kazandı ve bölgede bağımsız ülke olduğunu ilan etti” diyerek 1 Mart tezkeresi ve sonrasında yaşanan sürece dikkat çekti.
İşte Eurasia Dergisinin yayın yönetmeni Tibero Graziani konuşmasından satırbaşları; “Avrupa Birliği fikri Anadolu’dan doğuyor ve bu nedenle Avrupa ile Anadolu arasında güçlü bir bağ var.
İsrail devleti kurulunca Türkiye ABD kararları doğrultusunda hareket etmeye başladı. Uluslar arası arenada Washington’dan çıkan kararlara Ankara aynen uydu. Bundan dolayı bölgede Ankara Washington için hep bir güç sayıldı.
Türkiye sadece İsrail ile uyumlu ve diğer komşularıyla düşmen politikası sürdürüyordu. Çünkü bunu Washington istiyordu. Washington’un verdiği kararlar doğrultusunda öyle davranması gerekiyordu.
Bu durum 2002 seçimlerine kadar sürdü. Erdoğan liderliğinde AK Parti Kazanınca farklı bir politika geliştirildi. Rusya ve Ortadoğu’da geliştirilen ilişkiler sayesinde Türkiye, ABD’den bağımsızlaşmaya başladı. 2005 Yılında Türkiye AB ile tam üyelik anlaşması imzalayınca daha da değişti. 2007 Yılında Ahmet Davutoğlu Dış işler bakanı olunca Türkiye kendi mecrasında akmaya başladı. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Dış İşleri bakanı Davutoğlu birbirleriyle uyumlu ve aktif çalışınca aktif politika gelişti. Çünkü daha önce uluslar arası arenada Türk dış politikası tasvip edilmiyordu.
Bunun neticesinde Türkiye komşularıyla iyi ilişkiler geliştirdi. Türkiye zaten “Jeopolitik” bir konumda. Asya’yı Avrupaya bağlayan ve Rusya, Çin ile İran konusunda yaptığı çalışmalarla kilit ülke konumuna yükseldi” dedi.
Tibero Graziani Türkiye’nin AB üyelik sürecinde yaşananlara da dikkat çekti. Graziani; 1959 yılında AB’ye girmek isteyen bir Türkiye var. Gerek içinde darbeler ve gerekse dışardan yapılan müdahalelerle hep engelleniyor.
2005 yılına kadar Avrupa Birliği Türkiye’ye üyelik kararını verse Türkiye kesinlikle “evet” derdi. Ancak 2005 ten beri yaşanan gelişmelere bakıldığında böyle bir şans verildiğinde Türkiye “özgür iradesi ile hayır” diyebilecek kadar gelişti.
Çünkü Gül,.Erdoğan ve Davutoğlu’nun uyumlu çalışmaları neticesinde ABD’den bağımsız ve bölgesinde güçlü bir ülke haline geldi. Böylece Bürüksel karşısında güçlü konuma yükseldiler.
Ancak ABD boş durmadı. 11 Eylül ikiz kuleleri bahane ederek AB anayasasına “Hıristiyanlığı” koydurmak istedi. Böylece Türkiye ve Türkiye gibi Müslüman toplulukları AB’ye alınmasının önüne geçmek istiyor.
Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyen ülkeler var. Onlar gerçekçi değil. Kıbrıs Rum Kesiminin yaptıkları bir bahane. Oysa Türkiye’yi istemeyen ülkeler “Kıbrıs Sorununu” öne sürüyorlar.
Burada Türkiye’den “geçmişini sil” öyle gel dayatması var. Kabul edilemez şartlarla Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor” dedi.
Bu sunumun ardından sorularımızı cevaplandıran Tibero Graziani oldukça çarpıcı ifadeler kullandı. Kendisine teşekkür ettikten sonra öğle yemeğini İtalyan Gazeteciler Birliği Başkanı ile birlikte yemek için yola koyuluyoruz.