Boyun Borcu

Boyun Borcu
 
  Sorumlu olan her insan sorumlu olduğu alan ile ilgili üzerine düşen görevleri var. Hiç vasfı olmayan insanların bile ailelerine, komşularına, işlerine ve çevrelerine karşı sorumlulukları vardır. Bu anlamda Müslüman olan her baba çocuğunu İslami terbiye, edep, izan, ölçü ve kurallarına göre yetiştirmek o babanın boyunun borcudur. Vasıf büyüdükçe sorumlulukta artar boyun borcuda ağırlaşır. Vasıfsız insanlardan Cumhurbaşkanına kadar bu anlamda herkes sorumlu ve çoban olmakla beraber boyun borcuda vardır.
  Partisinin meclis grup toplantısında 4+4+4 yeni eğitim sistemi ile ilgili olarak, konuşan Sayın Başbakan “bu yasayı Meclisten çıkaracağız. Bizim boynumuzun borcudur” dedi. Evet, boyunlarının borcudur, bununla birlikte boyun borcu olan çok şey var. Sadece bana göre önemli olan birkaç tanesini yazmak istiyorum. Elbette ki başta terörü bitirmek, yanan ateşi söndürmek, sorumlu olan her yetkilinin boyun borcudur.
  Örneğin yıllardır adeta kangren olan ve özellikle biz Müslümanları yakından ilgilendiren başörtüsü sorunu hala sorun olmaya devam ediyor. Devlet memuru olan kadınlarımız, öğretmen kadınlarımız, kamu bankalarında çalışan bayanlarımız, Devlet hastanelerinde ve fakültelerinde çalışan doktor, hemşire, vs. personel kızlarımız hala inancı gereği gibi giyinip örtünemiyor bunu da düzeltmek boynunuzun birinci öncelikli borcu olsa gerek.
  Yine son zamanlarda ideolojik dayatma olan, karma eğitim nedeni ile özellikle liselerde ahlaksızlık, edepsizlik, hayâsızlık, saygısızlık ve terbiyesizlik yaşanmakta bu okullar eğitim yuvaları yerine günah yuvaları haline gelmişlerdir. Bu durumu da düzeltmek öncelikli boyun borcudur.
  Aksi halde gençlik elden gidiyor, son pişmanlık fayda vermeyecektir. Özellikle kız gençliği alarm veriyor. Oysaki kız çocukları biz babalara Allah’ın emanetleridir. Emanete böyle sahip çıkılmaz! Her baba ile birlikte yetkililerin tamamı vebal altındadırlar. Maalesef bekâret testinin bile gericilik sayıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Böyle devam ederse namus kavramının artık anlam ifade etmeyeceği günler çok yakın. Erkek gençlik ha keza, kızlara sarkıntılık, serserilik öğretmenlere karşı çıkmak, büyüklerine karşı saygısızlık, saymakla bitmeyen sorunlar… Din eğitiminden yoksun yetişen bir gençlikten başka ne beklenir ki. Dindar gençlik yetiştirmek istiyorsanız ve bunu da boyun borcu olarak görüyorsanız derhal karma eğitime son vermeniz gerekiyor.
  Öncelikli başka boyun borcu da, biz memur emeklilerinedir. İntibak yasası bahanesi ile hala adam akıllı bir iyileştirme yapmayıp emeklileri oyaladınız Sayın Başbakan! Yıllarca emek verdik, hizmet ettik, ömür çürüttük karşılığı açlığa mahkûm etmek mi? Anlamakta zorlandığımız şey referandum sonucunda yaptığınız konuşma, “memur emeklisine müjdeler olsun” demiştiniz, bu mu müjdeleriniz? Hani çalışan memura verilen zam miktarı kadar memur emeklisine de verilecekti, yoksa sizde diğer siyasetçilere mi özendiniz? Söz verildi mi mutlaka yerine getirilir.
  Emeklilerin sendika kurma hakkını hala yasalaştırmadınız yasal olmadığı için de mevcut sendikalar mahkeme kararları ile bir bir kapatılıyor yoksa müjdeniz bu muydu? Seçim meydanlarında emeklilere verdiğiniz sözlere ne oldu? Bizleri daha ne kadar oyalayacaksınız. Aslında siz de biliyorsunuz emeklilerin aldıkları aylık, elit tabakanın veya elit emeklilerin bir günlük giderleri kadardır maaşlarımız amma, nedense hep görmezden geldiniz. Bu gün dünya üzerinde ki yolculuğumuzun sonunda varacağımız yer, Mahkeme-i Kübra’dır. Orada kaçamak cevaplar yok, bahane yok, mazeret kabul edilmez, Hakk sahibi hakkını alacaktır. Hatırlatmakta yarar var.
  Toplu görüşme masasında Memur-Sen’in memur emeklilerini de zam kapsamına alalım teklifine olumsuz bakan, hükümet tarafı yine elinin tersi ile emekliyi kenara itmiştir. Emekli bunu unutmayacak, “gün ola harman ola” elbette bizim de konuşacağımız gün gelecektir. Selam ve dua ile…