Bitlis Ulu Cami 865 yıllık geçmişiyle tarihe şahitlik ediyor

Bitlis bulunan 865 yıllık Ulu Caminin minaresi, geçirdiği dönemlerle, üzerinde hâlâ taşıdığı kurşun izleriyle tarihe şahitlik ediyor.

Bitlis Ulu Cami 865 yıllık geçmişiyle tarihe şahitlik ediyor

Selçuklu mimarisini taşıyan Artukoğulları Beyliğinin Bitlis’te 1150 yılında yaptığı ilk eser olan 865 yıllık Ulu Cami minaresi, geçirdiği dönemlerle ve üzerinde hala taşıdığı kurşun izleriyle günümüzün canlı şahitliğini yapıyor.

Bitlis merkezde bulunan ve restorasyon çalışmaları süren merkez Ulu Cami, hem tarihiyle Selçuklu ve Osmanlı gibi farklı medeniyetlerin sanat izlerini hem de üzerinde barındırdığı kurşun izleriyle Ermenilerin Müslüman halka ve mukaddesatına yaptığı mezalimin izlerini taşıyor.

Bitlis Eren Üniversitesinde Görevli Tarihçi Araştırmacı Yazar M. Törehan Serdar, Ulu Caminin tarihi, geçirdiği felaket evreleri ve tarihe yaptığı tanıklığını İlke Haber Ajansına (İLKHA) anlattı.

“Ermeni Mezalimi yoktur diyenler Ulu Cami minaresine baksın”

“Ermeni mezalimi oldu mu? Olmadı mı? Ermeniler ne yaptı? Diyenlere ben hep o minareyi gösteriyorum. Meydan camiyi gösteriyorum.” diyen Serdar, “Rus topuyla yıkılan şemsiye camisini gösteriyorum. O minare günümüzün canlı şahididir.  Ne pahasına olursa olsun Ulu Caminin o minaresini bu şekilde muhafaza edilmesi, sorumluluk taşıyan tüm yetkili kurum ve kuruluşların hassasiyet göstermesi gerekiyor.” dedi.

Minarenin hedef alındığını belirten Serdar, “1915 yılında başlayan Ermeni mezalimi ve 1916’daki Rus işgalinin izleri bu caminin minaresinde bulunuyor. Ulu Caminin minaresine bakarsanız hep kurşun izleri var. Özellikle kitabelerin olduğu yerlerde kurşun izleri daha fazladır. Bazı rivayetlerde işte ‘Oraya iki tane Müslüman sığındı. Onları orada çıkaramayınca kinlerini minareden çıkardılar’ deniliyor. Benim kendi izlenimimde minarenin kitabeleri büyük tahribat geçirmiş. Bu da onların din ve inanç olarak minareyi hedef aldığını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

Minarenin yapıldıktan sonra günümüze kadar iki defa tamirat geçirdiğini söyleyen Serdar, “Caminin altına girerseniz üç giriş kapısının olduğunu göreceksiniz. Minare 1960’larda yıldırım çarpması sonucu tepesi yarıldı. Tepesi Hasankefte bulunan Selçukluların yaptığı minareye benziyor. Saat kuleleri yerleri vardı. Tepe yıkılınca şimdiki yapısı Osmanlı döneminde yapılan minarelerin kubbemsi halini aldı. Oysaki yıkılmadan önce Selçuklu mimarisini yansıtan bir minareydi.” diye konuştu.

“Selçukluların Bitlis’teki ilk eserlerinden”

Ulu Caminin 865 yıllık bir eser olduğunu dile getiren Serdar, caminin tarihiyle ilgili şu bilgileri verdi: “Selçukların Anadolu’da yaptıkları ilk eserlerden biri. Hatta ondan önce Selçukların ilk eseri olan bir cami keşfettik. Fakat yıkılarak harabeye dönüşmüş. Sadece bir duvarı ayakta. Malazgirt savaşından sonra Selçuklular Anadolu’ya hâkim olunca, Anadolu’da beylikler kuruldu. Dilmaçoğulları, Ahlât’a Ahlatşahlar, Erzenşahlar, Mardin’de Artukoğulları. Bitlis o zaman bölgede kurulan en büyük beylik olan Artukoğullarına bağlıydı. Ulu Cami, Ebul Muzaffer tarafından 1150 yılında Artukluların Bitlis’te yaptığı ilk eserdir. Ulu Cami 1440 yılında büyük bir yangın ve deprem geçirdi. Bu afetlerden sonra Ulu Caminin yarısı gitmiş. Caminin bugün yapılan restorasyonu sonucu sütunlar ortaya çıktı. Cami yapılıp bitirildiğinde tekrar iki kat şeklinde Konya’daki, Kayseri’deki Selçuklu camileri gibi devası bir cami olacak.” (Şükrü Tontaş - İLKHA)