BİRLİK VE BERABERLİK

BİRLİK VE BERABERLİK

Toplumların olmazlarından biride birlik ve beraberliktir. Birlik beraberlikte güç ve kalkınma vardır. Tespih taneleri gibi dağınık olan toplumlarda huzur olmaz, kalkınma olmaz birlik ve beraberliği tesis eden bir gücün olması şarttır. Bu güç Din olgusudur, dini duygularla beslenen toplum fertlerinde bulunan güzel ahlaktır. Kıldığı namazı, yaptığı bütün ibadetleri ferdi kötülüklerden arındırır. Semavi ve beşeri dinlerin hepsinde de ortak özellikler bulunabilir. Örnek yalan, rüşvet, zulüm, içki, zina, katl, benzerleri haram ve zararlı olan faktörler hiçbir dinde mubah sayılmazlar. Semavi Dinlerdeki birlik, inananların Din kardeşi oluşudur.

Bu kardeşlik tarağın dişleri gibidir. Din kardeşini nefsinden üstün tutmak, vefalı olmak, onu kandırmamak, sevinç ve üzüntüsüne ortak olmak, genlerinde mevcuttur. Bilir ki nefsi için istediğini din kardeşi için istemedikçe gerçek mümin olamaz, komşusu açken kendisi tok yatamaz. Selam vermek, almak bile onun için din kardeşliği harcıdır.

Yemede içmede, seyahat te, komşulukta, ticarette, siyasette, hayatın bütün alanlarında kendisini düşündüğü kadar din kardeşini de düşünür. Kur’an, sünnetle beslenen ruhlar böyledir. Sahabelerin bazılar gece yolculuk yapmazmış niçin sormuşlar ola ki gece karanlığında yolda yürürken yolda geçen karıncaları tepebilirim incitebilirim demişler. Bırakın insan incitmeyi karıncaları bile incitmez Kuran nesli. Nesli cedidin önderleri alimlerdir, tasavvuftur. Tarihin birinde bir gurup bir İslam aliminin ailesini görmek için evine gitmişler akşam olunca birde ne görsünler eve gelen büyük baş hayvanlarının ağızları bezlerle bağlı nedir hocam dediklerinde bu hayvanlar meraya varıncaya kadar geçtikleri yolun sağında solunda köy halkının ekinleri var böyle yapmasam o tarlada ot ve ekinden yerler buda haramdır çünkü ben aile efradım bu hayvanların etinden, sütünden, gücünden istifade ediyoruz.

Bu ev Bediuzzamanın babasının evidir. Mevlana celaleddini Rumi vefat ettiği zaman ne kadar Yahudi ve Hıristiyan varsa hüngür hüngür ağlamışlar niçin ağlıyorsunuz dendiğinde fakir fukaranın babası öldü demişlerdir. Hz. Ali (R.A.) Sinekler insanın en hassas yerlerine konmak ister hele yara bereli ise insani ilişkilerde insanın hassas yerlerine ilişmeyin der. Bediüzzaman da bir insanın tüm fiilleri kötü değildir top biberin tümü acı olmadığı gibi biberin damarlarını çıkarırsanız geriye kalanı tatlıdır. İnsanda böyledir iyi yönleri daha fazladır hep kötü yönlerini görmek cehalettir. İslam hukukunda bir fert kimseye zarar vermeden masa kurup cehri olarak içki içse birisi güya dini duygularının tahriki ile bu adamı dövse kadehini kırsa insan hakkına tecavüz etmiş olur.

Bu yetkiyi din bu ferde vermemiş. Cezası varsa devlet verir. Bugün her kes belirli konularda şikâyetçi ise, gençlik başıboş, zina düşkünü, tüketim sarhoşu, cazip şeylerin peşinde koşuyorsa kendimizi sorgulamamız lazım. Neden canlı bomba, neden intihar, neden ırkçılık, ne den adil olmayan paylaşım, neden sen ben,neden boş çekişmeler,neden dışa bağımlılık,neden başkasını yok etme,sindirme,neden bol bol boşanmalar,neden kafasına kurşun sıkma,neden bendendir diye kayırma,Dünya geniştir her canlı ve cansızın ihtiyacı mevcuttur her kese yeterde artar da. İnsanlığın yaşam tarzını kendi hırs tamahı, keskin iç duygularını tatmin, zina, bina kadın, para, mevki makamı uğruna, başkalarının hakkına tecavüz etmeyin unutmayın ki birlik ve beraberlikle ülke kalkınır.Hepimiz aynı geminin içindeyiz.İnekler,sinekler,arılar,karıncalar,beraber yaşarken birlik olurken biz neden yaşamayalım. Kurban (yakınlık)Allah’a yakın olmak dileği ile……