BİRECİK'E MAHSUS BAZI DEYİMLER

BİRECİK'E  MAHSUS  BAZI  DEYİMLER

Şanlıurfanın Birecik İlçesine mahsuz bazı deyimler;

Abdala  mâlum:  Ermiş,  kalp  gözü  açılmış,  feraset  ve  furkan  nimetin ulaşmış  kimselerce  bilinen,  manasında.

Ahrezin  dilinden  sahibi  anlar:  Bir  işin  nasıl  yapılması  gerektiğini,  ihtisas  sahibi  daha  iyi  bilir.

 Acısı  içine  çökmek:  Bir  şeyin  acısını  içinden  duymak.

Açmaza  getirmek:  İçinden  çıkılamayacak  bir  duruma  getirmek.

Adam  içine  çıkmak:  Kusursuz  olmak.

Adam  sırasına  girmek- geçmek: Toplumda  yeri  olmak.

Aç  ayının  oynamaması:  İhtiyaç  içinde  kıvranan  birinden  verimli  iş  beklenmez.

Adama  dönmek:  Düzeltmek.

Ağacın  kölgesinin  gendine  olması:  Sadece  kendine  faydası  dokunanlar  için  söylenir.

Ağır  oturmak:  Ciddi  olmak,  çevreye  saygı aşılamak.

Ağırlık  altın  kal’a,  hafiflik  başa  bela:  Ciddilik  o  kadar  kıymetlidir  ki  kale  kadar  altınla  bile  tartılamaz ;  samimiyetsizlik  ve  umursamazlık  ise  kişinin  başına  çok  musibet  açan  bir  tavırdır.

Ağır  daşın  yerinde  kalması :  Sahasında  otorite  birinin,  ehil  olduğu  sahanın  dışına  taşmaması,  maymun  iştahlılık  yapmaması...

Ağız  burun  birbirine  karışmak:  İnsanın  üzüntüsü,  yorgunluğu  ve  öfkesinin  simasında  ve  yüz  çizgilerinde  görülmesi.

Ağız  kalabalığına  getirmek:  Birini,  çok  konuşarak  şaşırtmak.

Ağız  eymek:  Yalvarmak,  yaltaklanmak.

Ağız  yapmak:  Bir  gerçeği,  bir  durumu  hemen  söylemeyip,  onu  daha  değişik  biçimde  göstermek.

Ağrımaz  başını  ağrıya  sokmak:  Başını  belaya  sokmak.

Ağzı  çiriş  çanağına  dönmek:  Ağzı  kuruyup  acılaşmak.

Ağzı  pis:  Küfürbaz.

Anasına  bakıp  danasını  almak:  Büyüğün  huy  ve  alışkanlıklarına  bakarak,  evladı  hakkında  karar  vermek.

Alt  yanı  çıkmaz  sokak:  Netice  alınamayacak  işler  için  denir.

Aman  yaman  çekmek:  İş  işten  geçtikten  sonra  pişman  olduğunu  belirtmek.

Amel  olmamak:  Güvenilmemek,  beklenmedik  anda  fevri  iş  yapanlar  için  denir.

Anası  turp,  babası  şalgam:  Kimliği  bilinmeyenler  için  söylenir.

Anasını  eşek  kovalamak:  Bir  kimse  ya  da  bir  iş  için  bıkkınlığı  anlatır.

Anasın  sarımsak,  babası  soğan:  Bir  kimsenin  değersizliği  anlatılmak  istediğinde  denir;  kim  olduğu  belli  değil  asaletsiz  anlamındadır.

Asbabını  soymak:  Elbiselerini  çıkarıp  değiştirmek.

Aşık  atmak:  Denk  hareket  etmek,  kuvvetli  birine  benzemeye  çalışmak.

Aşka  gelmek:  Aşırı duygulu  olmak.

Ateş  almaya  gelmek:  Bir  yere  çok  kısa  ziyarette  bulunmak.

Attan  inip  eşeğe  binmek:  Bulunduğu  seviyeden  daha  aşağıya  inmek.

Ayağı  daşa  değmek: Yapacağı  bir  fiilde  zarara  bilmeden dolaşmak.

Ayağı  kesik  tavuk  gibi  gezinmek:  Ne  yaptığını  bilmeden  dolaşmak.

Ayağı  yanmış  it  gibi  gezinmek:  Devamlı  dolaşıp,  yerli  yersiz  gezmelere  gitmek.

Ayağına  çabuk:  Çok  hareketli. 

                                   B

Baba  bucağı:  Babadan,  deden  kalma  mülk.

Bal  alacak  çiçeği  bilmek:  Çok  faydalı  bir  şeyi  ele  geçirmek.

Barut  kesilmek:  Çok  kızmak.

Basireti  bağlanmak:  İyi  düşünememek.

Baş  belirsiz,  meydan  ıssız:  Karışıklık,  kaos,  anarşi,  fitne.

Başını  mıhını  yemek:  Şerrinden  çekinen  birinden  gelen  faydada  istenemez  manasında  deyim.

Baş  göz  etmek:  Evlendirmek.

Başının  mekiri  olmak:  Birini  sık  sık  rahatsız  etmek.

Batman  dövmek:  Ağırlığını  göstermek.

Bedeni  dam  loğu  gibi  olmak:  Hiçbir  şeyi  umursamadığından  dolayı,  iyice  şişmanlamak.

Bedenine  dam  loğu  değmek:  İri  görünmesine  rağmen,  elinden  iş  gelmeyen  kimselere  yapılan  hitap.

Beleş  olsun da  deve  tepiği  olsun:  Bedavadan  gelen  her  şey  hoştur.

Belini  mihraba  dayamak:  İşini  sağlama  bağlamak.

Belini  bükmek:  Birinin  çaresizlik  içinde  kalması.

Bellemeye  gitmek:  Yeni  doğum  yapmış  birini  ziyaret  etmek.

Beynine  girmek:  Kafasına  sokmak.

Bir  işte  güç  etmemek:  Sebatsız,  devamlı  iş  değiştiren.

Bir  tevir  olmak:  Başka  ve  alışmadığı  bir  hale  düşmek.

Bir  mıhı  eksik  olmak:  Bazı  hususlarda  ahmaklık  göstermek;  anlama  bakımından  eksik  olmak.

Büyüğe  ne  yapılmışsa,  küçüğünden  onu  beklemek: Daha  önceki  evlada  nasıl  davranılmışsa,  sonrakilerden  bile  o  hususta zamanı  gelince tepki  görmek.

Bir  gömlek  fazla  eskitmiş  olmak:  Daha  tecrübeli,  daha  bilgili  olmak.

Boşa  koysan  dolmaz,  doluya  koysan  almaz:  Bir  konuda,  çözüm yolu  bulunamadığından  söylenir.

Boyunduruk  altına  girmek:  Buyruk  altına  girmek.

Börtü  böcük:  Pek  çok,  türlü  türlü  böcek,  böcekçilik.

Bu  nişe  bu  şerbete  hiç  uyar mı?:  Yapıları  ve  özellikleri  birbirinden  çok  ayrı  iki  unsuru   kaynaştırmaya  girişmek  müsbet  netice  vermez.

Bu  abdestle  çok  namaz  kılınır:  Bu  çalışmanın  üzerine  epeyce  dinlenilir.