Bir Vefalıya İnat (Şiir)
Şafakları göremedim, dursun yorgun dünya
Suretler hep çanlı kalsın silinmesin gözlerimde
Sarsın sarmalasın bırakmasın o kalan his
Karanlık örtü yetmez ruhuma, sende sar
Mevsim be mevsimleri de gönder
Sonra örsün ipek böcekleri dantel dantel
Yaşanmış en enfüsi aşklar
İzler görürüm yıkılmış virane evler
Kim bilir sabah ezanının Aydınlaştığı evler
Umutla ebed isteyen hayatlar
SİYAH GÜLLER
Bırak kadehte dursun su
Onu da elimden alma
Şimdi serap zamanıdır
Kalbimin gelgitleridir bir perinin
Ne hazindir bu son el sallayış
Karaya vuran denizyıldızları ne hazindir
Hicret ne hazindir
Ayrılmak, dönmemek sevgiliye
Ellerim toprak ta
Gururum yok, ayakta
Şimdi serpeyim mi?
Yâda kervanlara mı vereyim kalan beni
Gelmek yok, unutuldu
Peygamber çiçekleri de açmıyor artık
Ne kırlangıçlar müjdecisi oldu baharımın
Nede ses veren Yusuf kuşları
Ağıt yaksın ardımda kalan son serçeler
Ağıt yaksın bahtımın karakuşları sevinircesine
Yüz vermesen de bir ölünün son ihtiraslarına
Yıkasın mı yağmur dolu kara bulutlar
Düğüm düğüm oldu boğazda hıçkırıklar
Bu son Leyla nın son kez dağıtığı saçlarının güneşte parlayan pırıltıları
Bu son
Senin için yas tutsun diye büyüttüğüm
Benim siyah güllerim son
Emrin olur, Giderim
Akan nehir mi beni tutacak
Bilmesin sen
Bin kere yıkandım ondan
Ne geceler, şafak a yetiştirdik
Ne yorgun yaz akşamları
Ne de uzun kış fırtınaları
Dindirdi acılarımızı
Bir çıbanbaşıydı yaramız aslında
Evvel zaman içinde
Bitiremedik, son bulmadı kavgamız
Neye feda ettik,
Saltanatları devirecek sonumuzu
Billur Billur parlatıyor güneş
Sevgilinin yurdunda çakıl taşları
Seher vaktinde
Kalbimin tüm geçmişi açılıyor yaprak yaprak…