Bir çocuk annesi Nurefşan, atık malzemeleri sanata dönüştürüyor
Şanlıurfa’da yaşayan bir çocuk annesi Nurefşan Küp, ilk okulu bitirdikten sonra çeşitli sebeplerden dolayı eğitim hayatına devam edemedi.
Üniversiteyi okumaya karar veren ve açık öğretime yazılan Nurefşan Küp, ortaokul ve liseyi dışarıdan okudu. Ardından üniversite sınavına girdi ve Bitlis Eren Üniversitesi Ahlât Meslek Yüksekokulu Mimari Dekoratif Sanatlar Bölümünü kazandı. Aynı zamanda hüsnühat kursuna yazılan ve eğitim hayatında kendini geliştiren hüsnühatın yanı sıra ahşap boyama oyma, taş oyma, çine minyatür gibi çeşitli sanatlarda öğrendi. Çok çalışarak hem bölüm birincisi, hem de meslek yüksek okul birincisi oldu.
Sanat ve Kültüre önem veren Nurefşan Küp yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
1990 Şanlıurfa doğumlu ilkokullu okuduktan sonra çeşitli sebeplerden dolayı eğitim hayatıma devam edemedim. Daha sonra kendi kendime bir söz verdim, ağzımda bir diş kalana kadar üniversiteyi okumaya karar verdim ve açık öğretime yazıldım ortaokul, liseyi dışarıdan okudum aynı zamanda hüsnühat kursuna yazıldım Hataycılılık çocukluktan beri merakım vardı. Ardından üniversite sınavına girdim ve Bitlis Eren Üniversitesi Ahlât Meslek Yüksekokulu Mimari Dekoratif Sanatlar Bölümü kazandım. Eğitim aldığım süre boyunca kendimi çok iyi bir şekilde geliştirdim hüsnühatın yanı sıra ahşap boyama oyma, taş oyma, çine minyatür gibi çeşitli sanatlarda öğrenmiş oldum. Çok çalışmam gerekiyordu ben bu okulla çok zorluklarla gelmiştim ve öylede yaptım çok çalışarak hem bölüm birincisi, hem de meslek yüksek okul birincisi oldum. Valiliğin ve Sodes’in çeşitli projelerinde görev yaptım. Projeler bittikten sonra önce evde hobi olarak, daha sonra eşe dosta hediyeler yaparak, işte boyama, oyma, desen verme, duvar boyama, duvar alçıları, eski eşyalar boyayarak farklı esenler vererek geri dönüşüme kazandırıyordum. Daha sonra çevremdekilerin tavsiyesi özerine bu işi ticarete dönüştürerek siparişler almaya başladım sanal ortamda kendime bir sayfa açtım ve oradan siparişler almaya başladım böylelikle kendi işimin hem mimarı, hem yaratıcısı, hem patronu, hem de çalışanı oldum. Akabinde bir arkadaş aracılığıyla duvar boyama ve tasarım teklifi aldım böylelikle duvar boyama serüvenim başlamış oldu. Okul duvarları, ofis duvarları, esnaf duvarları yaptım. Ancak çeşitli nedenlerle o işimden ayrılmak zorunda kaldım Tek başıma başladığım işime gene tek başıma mücadele etmeye devam ettim alçı, sıva taşımak zordur erkek işi dediler ama ben kimseye kulak asmadım ve 35 kiloluk harç çuhalarını tek başıma taşıyarak tek başıma kimseden yardım istemdim tek başıma başarabileceğime inanarak yoluma devam ettim. Çeşitli duvar yapma işler aldım yaptım başardım. Bu işleri yaparken çok olumlu güzel tepkiler aldım bunu yanı sıra çok olumsuz tepkilerde aldım kadından boyacımı olur alçıcımı olur diyenler oldu. Ben gene kimseye kulak asmadım. Şimdilik bir şirketim yok ama bu ilerde olmayacak anlamına gelmiyor. Evde siparişler alarak mobilya geri dönüşümü yapıyorum işte göme, mutfak dolapları, klima boyaması aklınıza gelebilecek her şey, yani insanların atmak istediği fakat atmadığı her şeyi yeniden yaratıp desen verip geri dönüşüme kazandırıyorum. Kadınlar ve çocuklar konusunda çok hassasım öncelikle kadın olarak bastırılmaya asla izin vermemeliyiz çünkü ben çok bastırılmaya çalışıldım. Ben okul okuduğum sırada evlenme çağın geçiyor diye tepkiler aldım 24 yaşında üniversiteye başladım 26 yaşımda üniversiteyi bittirdim Urfa şartlarında bu yaş aralığında bir genç kız için evde kalmış oluyordum ama ben gene kulak asmadım okulumu da bittirdim, evlendim ve çocuk sahibi de oldum. Kadınlara tavsiyem bu tür tepkilere kimse kulak asmasın ve her kadın önce kendine bir hedef belirlesin ne yapacağınız hakkında bir yol çizin daha sonra kulaklarınızı tıkayın at gözlüklerinizi takın ve hedefinize doğru ilerleyin derim. Kadın sadece çocuk doğurmak için, eve bakmak için yaratılmamış bence kadınlara fırsat verildiği sürece erkeklerden daha başarılı olabiliyor. İş konusuna gelecek olursak, “Ben işimi çok büyük bir titizlikle yapan biriyim. Yaptığım çalışmalar sadece o kişiye özel çalışmalar oluyor. Seri üretim asla yok kendi markamı yaratmak istiyorum ve herkesten farklı çalışmalar olsun, hiç kimsede olmayanları ben yaratmak istiyorum ve hayata geçirmek istiyorum. Sosyal medya özerinden farklı ilerden siparişler alıyorum taşınabilinir ürünleri yapıyorum hazırlıyorum kargoyla gönderebiliyorum. İkinci el eşyaları alıyorum bunları tamir ediyor, farklı desenler veriyorum ve satışa sunuyorum. Biliyorsunuz son zamanlarda insanların antikaya ve eskiye olan merakı çok artı bende bu durumu fırsata çeviriyorum ahşap ve mobilyaları geri dönüşüme döndürüyorum ve ciddi anlamda maddi kazancılar elde ediyorum. Bir de sanatlarımıza sahip çıkılmasını istiyorum! Çocuklarımıza sanatı öğretelim ve kuşaktan kuşağa sanatlarımız sürdürülsün istiyorum. İşte buna örnek bakırcılık sanatı her gün gün geçtikçe ölüyor kayboluyor biran önce bu sanatın yaşatılması gerektiği düşüncesindeyim. Urfalı kardeşlerim bana darılmasınlar ama Urfa’da sanat değeri hiç yok maalesef Urfa’da marka düşkünlüğü çok fazla örneğin ben marka olan bir üründen daha güzel bir obje ve daha ucuz olmasına rağmen gene de marka olan ürün tercih ediliyor. Onun için Urfa’da sanata değer verilmiyor diyebilirim. Son olarak sadece Urfa kadınlarına değil tüm kadınlara seslenmek istiyorum istedikler kadar etraftan tepki alsınlar ama belirledikleri hedeflerinden asla vazgeçmesinler evet evleniriz, çocukta yaparız ama bu demek olmuyor sevdiğimiz şeylerden hobilerimizden vazgeçeceğiz. Bütün hayatımızı çocuğumuza ve eşimize adarsak o zaman biz hayatımızı yaşamamış oluruz ve hayata yapmak istediğiniz ne varsa yapın derim.
Haber: Naime Keçeci