Bir İlkokul Öğretmeni Olarak Velilerimizle Bir Hasbihal
Sayın velilerimiz, değerli okurlarım, sizinle her zaman maalesef ki görüşemiyoruz. Bu sebepten sizinle çocuk eğitimimiz açısından, bu yazı vesilesiyle, acizâne birkaç tavsiyem olacak. Şimdiden okunması ve faydalanılması duâsıyla…
Okulda 6 ders var. Her bir Ders 40 dakika. Toplam 240 dakika yapıyor. Bir sınıfta 35, 40 öğrencinin olduğu düşünülürse 240 dakikayı öğrenci toplamı olan 40’a böldüğümüzde 6 dakika oluyor. Yani gün boyu öğretmen hiç bir şey yapmadan sadece okuma yaptırırsa her öğrenciye sadece 6 dakika düşüyor. Öğretmen bu 6 dakikada ne yapabilir? Ki bu altı dersin hepsi de okuma yazma dersi değildir. Günlük okuma yazma ders sayısı ikidir. Yani ders dakika sayısı olan 40’ı iki ile çarptığımızda 80 dakika yapıyor. Bu durumda bir öğretmen bir öğrenciye okuma yazması için ayıracağı zaman, günlük sadece iki dakikadır. Yukarıda zikrettiğimiz altı dakika tezi de iptal oldu. Yani sadece okuma yazma için bir öğretmen bir öğrenciye sadece iki dakika ayırabiliyor. Bu iki dakikada öğretmen ne yapabilir? Ama siz evde her gün en azından yarım saatinizi çocuğa ayırabilirsiniz. Ve Emin olun sadece yarım saat bile çocuğunuzu çok geliştirir.
Gün boyu öğretmen harfleri ve heceleri defalarca tekrarlatıyor. Yazdırıyor ama ertesi gün çocuk sıfır geliyor. Şu çok önemlidir ki evde çalıştırılmayan öğrenci öğrenemiyor. Dediğim gibi iki dakikada öğretmen ne verebilir ki? Tekrarlanmayan bilgi uçar gider. Sadi-i Şirazi’nin dediği gibi üç şey geçicidir;
Tekrar edilmeyen bilgi, cesaretsiz kuvvet ve ticâretsiz mal.
Allah rızası için çocuklarımıza yardımcı olalım. Tekrarlarını sağlayalım. Eğitim-öğretim süreçlerine katkıda bulunalım. Evet, bütün öğretmenler biliyor ki ödev vermek bir maharet değildir. Ve yine pedagojik olarak da, ebeveyn-çocuk iletişimi açısından çok sağlıklı değildir. Ama elimizdeki malzeme ortada. Okullarımız ve okullarımızın fiziki yapısı, bir öğretmene düşen öğrenci sayısı ortada…
Bir başka problemimiz; öğrencilerimiz birbirlerini öldüresiye dövüyorlar. Küfür hakaretler havada uçuşuyor. Öğretmenlerimiz Kızsa okul yolunu bilmeyen veliler kapıya dikiliyor. Öğrenciler bırakın birbirlerini, öğretmeni bile takmıyorlar. Öğretmen sırtını çevirdiğinde kavga gürültülü, birbirlerini öldüresiye dövmeler, yok kalem batırmalar, izinsiz eşya almalar, birbirlerinin yemeklerini almalar, Getirilen beslenmelerinin kalan kısmının çöpe atılması, ders yaptırmaya çalışınca ağlamalar. Ve gerçekten küçücük çocuğun karşısında çaresiz kalıyor öğretmenlerimiz. Dediğim gibi küçücük olduğu için bir şey de yapamiyor gariban öğretmen.
BURAYA KADAR HEP PROBLEMİ YAZDIK. ŞİMDİ ÇÖZÜME BAKALIM. VE ALLAH RIZASI İÇİN BU ÇÖZÜMLERİ HEP BERABER UYGULAYALIM.
1 Öğrencilerimiz, tabi herkesi tenzih ediyorum, ekseriyetle ilgiden mahrum. Hep ötelenmiş. Ben öyle görüyorum.
Evde onları sevdiğimizi belirtelim. Ödevi her şeyi bir kenara bırakalım. Karşılıksız sarılalım ve: "Ben seni canımdan çok seviyorum. Senin sevmem derslerine çalışmanla bir alakası yok. Başarısız olsan da seni seviyorum." Deyin ve ona bunu gerçekten hissettirin.
2 Öğrencilerimiz ders çalışmamalarının sebebi evde tablet, tv, telefon gibi cazibesi yüksek teknolojik aletlere dalmalarıdır. Yüzde yüz haklılar. Evde TV açık olduğunda ben de olsam zor ve sıkıcı ödev yapmaktansa filmime bakarım. Çocuklarımızın elinden bunları almak yerine eğitimle alakalı sitelerden eğitimle alakalı materyalleri açalım. yardımcıkaynaklar.meb.gov.tr, Okulistik, Morpakampüs gibi yerlere üye yapalım. Ve izleme süreleri yarım saati geçmesin. Eğitici oyun ve materyallerle hem bu araç gereçlerden uzak kalmamış olur, hem müsbet kullanıma hâkim olur ve hem de bilgilerine bilgi katmış olur. Aynı anda bu araç gereçle ilgili izleme, kullanma konusunda da tatmin olmuş olurlar.
3 Çocukları televizyondan uzak tutalım. Çünkü Tv'de yüzde 99 diziler ahlâki alt seviyeden uzaktır.
4 Her akşam yarım saat hep beraber aile saati yapalım. O yarım saatte televizyonu kapatalım, telefonları bir kenara bırakalım ve ailecek kitap okuyalım. Çocuklar o saatte illa kitap okumak zorunda değiller. MESELA ödevlerini yaparken biz yanlarında kitap okuyalım. Ve o saatte sessiz bir ortam oluşturalım. Bu sessizlik saati hem bizleri, hem de onları ruhen dinlendirir.
5 Çocuklarımızla ara ara beraber namaz kılalım. Bu beraberlik günlük olarak her vakit de olabilir. Ama onları bu konuda da zorlamayalım. Her konuda olduğu gibi bu konuda da onlara bunu sevdirelim. Zorlamayalım. Onlarla birlikte duâ edelim.
6 Çocuklarımızla ısınma hareketlerini, spor yapalım. Beraber şiir okuyalım, ilâhi, müsbet şarkı, türkü söyleyelim. Bu esnada onların bir yaratılış mucizesi olan yeteneklerini keşfedelim. Beraber bir parka gidelim, onları oynatıp eğlendirelim. Hatta zaman zaman beraber oyun oynayalım. Onların hayal alemlerinde onların kahramanı biz olalım. Bu kahramanlığı şöhret, para ve sefahet esiri olanlara bırakmayalım.
7 Çocuklarımızın yanında eşimizle tartışmayalım. Kavga etmeyelim. Eşimizle Sevgi-saygı dili ve bağını oluşturalım.
8 Evde gıybet ve dedikodudan uzak duralım.
9 Kardeşler arasında adaletli davranalım. Kıskanmalarını körüklemeyelim.
10 Çocuklarımıza değer verelim. Onlara vurmayalım, onları kırmayalım.
11 Eğitim işi bir süreç işidir. Bu gün çok parlayan bir çocuk bir kaç ay SONRA Allah korusun gerileyebilir. Ya da bu gün hiç başarılı görünmeyen bir çocuk bir kaç ay SONRA çok çok parlayabilir. Onun için çocuğun planlı çalışmasına odaklanmak lazım. Şu an başarılı değil diye etiketlemekten uzak duralım. Bu çocuklarımıza bir hakaret ve zulümdür.
12 Ve burası da çok önemlidir; onlara ismen duâ edelim. Zirâ anne-babanın evladına duâsı bir peygamberin ümmetine duâsı kadar makbuldür