Bir Babaya En Acı Söz
Defalarca yazdık, yazıldı kamuoyu oluşturuldu halkın çoğunluğu oluşturulan kamuoyuna destek verdi, ilgili mercilere mesajlar gönderildi. Yetkili genel başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş sosyal medyadan açıklama yaparak bu madde kaldırılacak dedi, ama sanırım birileri engel oldu. Neden mi söz ediyorum? Yuva yıkan, Erkekleri hiç eden, Dinimiz İslam’la zıt olan, Örf ve adetlerimize ters olan, Müslüman erleri sindiren, hatta Abdurrahman Dilipak’ı mahkemelik eden kahrolası İstanbul sözleşmesinden bahsediyorum. Bu sözleşme sadece iğrenç Lut kavminin torunları olan LGBT olan bir avuç pisliği memnun etmiştir…
Geçen günlerde Maşuk TOKİ de durakta otobüs beklerken bir telefon konuşmasına şahit oldum. Sabah geç saat olduğu için durak tenhaydı sadece bir kişi vardı. Adam durağın arkasına geçmiş gölgede telefonla konuşuyordu. Başka kimse yoktu. Sanırım beni de fark etmemişti ki çok rahat konuşuyordu. İster istemez kulak misafiri oldum. Bir boşanma davasından söz ediyordu. Anladığım kadarıyla anlaşmalı boşanacak olan kızıydı fakat derdini anlattığı adama öyle şeyler söylüyordu ki yüreğimden vuruyor vicdanları sızlatıyor, her sözünde çok derin acılar vardı. Lakin günler geçmesine rağmen kafamda zonklayan ve bu yazıyı yazmaya zorlayan bir cümle. Bu öyle bir söz ki bir baba için çok derin acı veren insanın kanını donduran cinsten.
Çoğumuz babayız yâda baba adayıyız, hepimiz çocuklarımız için yapamayacağımız iş katlanamayacağımız zorluk yoktur. Baba yüreği işte babalar bilir. Çocukluğundan itibaren kız erkek gözetmeksizin yemez yedirir, giymez giydirir emek verir çaba gösterir zorlanır ama asla pes etmez babalar. Baba çocuğunu maddi durumuna göre en güzel şekilde büyütmeye çalışır. Babanın cebinde parası yoktur belki ama çocuğum başka çocukların eline bakmasın diye borç harç eder çocuğunu okula parasız göndermez. En güzel okullarda okuması, okul bitiminde iş sahibi olmasını, topluma faydalı olmasını, güzel bir evlilik yapmasını ve torunlarını görmek yürekten ister. Her babanın hayali bu sanırım…
Hala kafamda zonklayan ve o kan donduran sözün müsebbibi İstanbul sözleşmesidir. Bu kızcağıza bu cesareti veren Devletin imza koyduğu söz konusu sözleşmedir. Buradan tekrar haykırıyorum! Allah için, Peygamber için, Din için kutsal olan her varlık ve mabetler için, bu yıkıma dur deyin ve bu sözleşmeyi iptal edin… Şimdi o kan donduran, hiçbir babanın, hiçbir insanın duymak istemediği söz: Baba bana karışma işime burnunu sokma, eğer bana müdahil olursan sana iftira atarım, babam bana tacizde bulunuyor der seni içeri attırırım. Devlet benden taraf sen ne yapsan da kurtulamazsın diyor. Ağlayarak derdini telefonun ucundaki adama anlatıyordu. Allah cümlemizi İstanbul sözleşmesinin şerrinden korusun inşallah. Selamla Kalın Selamette Kalın…