Bediüzzaman Kur'an'a dayalı çözümler üretti

Bediüzzaman Kur'an'a dayalı çözümler üretti

Risale-i Nur Enstitüsü ve Bediüzzaman Eğitim; Kültür ve Sanat Vakfının birlikte Urfa City AVM’de düzenlediği “Said Nursi’ye Göre İslâm Toplumlarının Geleceği ve Dünya Barışı” konulu panelin açılış konuşmasını yapan Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular yaparken Eğitimci-Yazar Sebahattin Yaşar’ın yönettiği panele Gazeteci Yazar Mustafa Özcan, Yeni Asya Gazetesi yazarlarından Ali Ferşadoğlu ve Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekrem Bektaş konuşmacı olarak katıldı.

 

İsmail Zorlu’nun takdimciliği yaptığı programda Risale-i Nur Enstitüsünün hazırlamış olduğu “Asya’nın miftahı meşveret ve Şura’dır” konulu Sinevizyon ilgiyle izlendi.

 

Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular,  “Hutbe-i Şamiye, İslâm medeniyetinin yeniden ihyası sürecinde bir manifesto olarak kabul edilebilir. Şam Hutbesi, Bediüzzaman Hazretlerinin 100 yıl sonrasını gören ileri görüşlülüğüyle birlikte İslâm dünyasının ihtiyaç duyduğu ilerleme anahtarının adresini gösteriyor'' dedi.

 

KUTLULAR: HUTBE-İ ŞAMİYE YOL GÖSTERİYOR

Kutlular, 19. yüzyılın son yıllarının İslâm toplumlarının geri kalmışlıkla mücadele ettiği ve çöküşten çıkış yollarını tartıştığı yıllar olduğunu belirterek, ‘’Bu tartışmalara katılan Bediüzzaman Said Nursi, İslâm toplumlarının yaşadığı problemlere Kur’ân ve sünnete dayalı orijinal çözümler önermiştir’’  dedi.

 

Kutlular, bu yıl altıncısı düzenlenen ‘’Risale-i Nur Kongresi’’nin odağında, Said Nursi’nin ‘’Hutbe-i Şamiye’’ adlı eserinin yer aldığını dile getirerek, şöyle devam etti: "Bediüzzaman Said Nursi, İslâm toplumlarının yaşadığı problemlere Kur’ân ve sünnete dayalı orijinal çözümler önermiştir. ‘Tedenni’yi İslâmiyet’in düşmanı olarak gören Said Nursi, İslâm toplumlarının geri kalış sebeplerini değişik yönleriyle tahlil etmekte ve çıkış yollarını göstermektedir. Said Nursi’nin en önemli itirazları, dinin bizi geri bıraktığı şeklindeki pozitivist yaklaşımlara olmuştur. Yayımladığı makalelerinde Batı medeniyeti ile Kur’ân medeniyetini karşılaştıran Said Nursi, Kur’ân’a uyulması halinde gerçek medeniyetin yaşanacağını, maddî ve manevî terakkinin hayata geçeceğini belirtmiştir. Bu anlamda Hutbe-i Şamiye, İslâm medeniyetinin yeniden ihyası sürecinde bir manifesto olarak kabul edilebilir. Şam Hutbesi, bugünkü gelişmeler ışığında değerlendirildiğinde, Bediüzzaman Hazretlerinin 100  yıl sonrasını gören ileri görüşlülüğüyle birlikte İslâm dünyasının ihtiyaç duyduğu ilerleme anahtarının adresini göstermektedir.’’ Dedi.

 

Eğitimci Sebahattin Yaşar’ın yönettiği panelin ilk konuşmasını yapan Gazeteci-yazar Mustafa Özcan da Robert Gates’in “Osmanlı sonrası yapının sona erdiği” noktasındaki beyanatına katıldığını ifade ederek, “Osmanlı sonrası oluşan yapı sona ermektedir. Bu da önümüzde yeni bir yapının önümüzde olduğunu ve o yapıya doğru yol aldığımızı göstermektedir. Bu yapı da Üstad Hazretlerinin dediği gibi özgürlükleri kapsayan bir yapı olacaktır. İslâm dünyasındaki hareketlilik de buradan kaynaklanmaktadır. Yıllardır İslâm coğrafyası üzerine çalışan ve bir dönem eğitim için orada bulunan ben dahi böyle bir hareketlenme açıkçası beklemiyordum. Lâkin İslâm’daki devlet anlayışının Üstad Hazretlerinin dediği gibi “meşrûtiyet-i meşrûa” olması cihetiyle İslâm âlemi bu yöne doğru gitmektedir. Buna beyaz devrim diyebiliriz. Yaşanan olaylar gösteriyor ki Yavuz Selim’in hayalini kurduğu, Üstad Hazretlerinin gayret gösterip çağrıda bulunduğu gibi İttihad-ı İslâm’a koşuyor” diye konuştu.

 

 

Gazeteci Ali Ferşadoğlu ise,  23 Mart 1960, Bediüzzaman’ın ebediyete irtihal tarihi. Aynı zamanda Mart ayı, Hutbe-i Şamiye’nin verilişinin yüzüncü yıldönümünü olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi.  “İslâm âleminin dağıldığı, sömürgeleştirildiği, herkesin kıyameti beklediği zaman ve zeminde, aralarında 100’den fazla âlimin bulunduğu 10.000 kişinin dinlediği hutbe, bütün Müslümanlara, çağlara irad edilmiş gibi…Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve benzeri İslâm ülkelerinde meşveret, günümüz ifadesiyle hürriyet, demokrasi ve insan haklarının yolunun kapısının açılacağı beyan edilir.

İnsanlığın sosyolojik anlamda beş devri olduğunu ifade eden Bediüzzaman, son dönemde “mâlikiyet ve serbestiyet’in, yani hürriyetin her türlüsünün yaşanacağını öngörmüştü diğer birçok sosyologun aksine. Onlar, beşinci devrenin komün (toplu) bir hayat olacağını, bireyin söz ve mülk sahibi olamayacağını ileri sürüyordu. Bugün insanlık hak ve hürriyetlere akarken, hisse senetleri veya bonolarla, çalıştığı fabrikanın ortağı, sahibi konumuna gelmesi onun isabet ettiğini gösterir. Meşveret, demokrasi, hürriyet artık hiçbir şeyi gizli bırakmayacak, dikta devri kapanacak; diktatörler, gizli kapılar ardında suiistimallere sebep olamayacak

 

Bediüzzaman, İslâm âleminin geleceğiyle ilgili ümit aşılayarak da şöyle diyordu: “..ecnebiler fünun ve sanayi silâhıyla bizi istibdat-ı manevîleri altında eziyorlar. Biz de, fen ve san’at silâhıyla i’lâ-yı Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilâf-ı efkâra cihad edeceğiz.” Birçok ilim adamının tespitine göre, “Türkiye teknolojik açıdan da çok ileri adımlar atmış ve çoğu Avrupa ülkelerini geçmiştir. Tam yüz sene sonra intibaha geldi, hürriyetin hararetli arayış ve tartışmalarına sahne oldu Ortadoğu... Elbette bir kısım sıkıntı ve olumsuz hadisenin ardından, İslâm âlemi hürriyet yağmurunun feyiz ve bereketini tadacaktır. Dikkatimizi sıkıntılardan ziyade Bediüzzaman’ın müjdelerine odaklaştıralım. Zira, biliyoruz ki, yağmurdan önce hava kararır, gök gürler, şimşek çakar… Ve peşinden rahmet gelir. Bir tohum, sümbül olmadan önce, toprak altında, karanlıkta kimyevî muamelelere tabi olur; sıkıntılar çeker. Meyveler bu sıkıntılardan sonra gelir. İşte İslâm âlemi, meşvereti, yani demokrasiyi tam işletecek, hürriyet meyvesini verecek olguyu yaşıyor “ dedi

 

Panelin son konuşmacısı Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ermem Bektaş Bediüzzaman hazretlerinin Şam’da Emevi camiinde hutbe verdiği esnada 33 yaşında olduğuna dikkat çekerek, “Said Nursi’nin o güne kadar ki hayat tecrübesi, ilmi mücadeleyi onu bu hutbeyi verecek yetkinliğe ve şöhrete ulaştırmış olmalıdır. Hutbe-i Şamiye içerdiği hakikatler bakımından her Cuma günü camilerde verilen hutbelerden farklılık arzeder. Hutbenin veriliş tarihinden itibaren yüz yıl geçmesine rağmen,  bu kadar isabetli ve çağlar üstü bir perspektifle dile getirildiğini göstermektedir” dedi.

www.balikligol.com