"Hanefî gelenekte şöyle bir anlama metodu vardır: "Kıyasa/kurallara göre haram olan, ancak Kuran-ı Kerim'de ve sünnette adı ve hükmü açıkça zikredilmeyen şeylere haram yerine, tahrîmen mekruh demek daha uygundur. Gerçi bununla kastedilen de haramlıktır, ancak bir şeye haram ya da helal hükmü vermek sadece Allah'a (cc) ait bir hak olduğu için, haram olduğu kesinkes anlaşılsa bile, Kur'an'da haram denmeyen şeylere nezaketen, tahrimen mekruh demek daha güzeldir." Bu sebeple son dönem Hanefîler sigara için "tahrimen mekruh" hükmünü tercih etmişlerdir. "Tahrîmen mekruh", kanun hükmünde kararname gibi, haram hükmünde mekruh demektir. Öyleyse sigara helal değildir.
"Sigara içmelerinin sıhhatlerine zararlı olacağı, doktor tarafından kendilerine bildirilen kimseler ile çoluk çocuğun nafakasından keserek sigara içenlere "sigara içmek" haramdır.
Bunların dışında kalanlar için de malı boş yere zâyi ettikleri, tedrîcen sıhhatlerini tehlikeye soktukları ve başkalarını da rahatsız ettikleri için haramdır. Sigaranın mübah olduğu hakkında fetvâ verenler -zamanlarının şartları içinde- sıhhate ne ölçüde zarar verdiğini bilmedikleri için böyle yapmış olsalar gerektir."
On Altıncı Mektup'ta: "Eski Said, sigara ile beraber gazeteleri ve siyaseti ve sohbet-i dünyeviye-i siyasiyeyi terk etti..." deniliyor. Sigara içmiş olsa bile, bu sadece Eski Said dönemine ve belli bir zamana münhasırdır. "Yeni Said" döneminde Said Nursi'nin sigara içtiği hususunda neşredilmiş ne bir yazı ne de bir hatıra elimizde mevcut değildir. Risalelerde doğrudan bu konuda hüküm yoktur.
"Sigaranın sebep olduğu çok çeşitli rahatsızlıklar var. Bu rahatsızlıkların yanısıra sebep olduğu ailevî, iktisadî ve içtimaî problemler var. Sigaraya verilen para tamamen israf olduğu için haramdır hem de çoluk çocuğun rızkından kesilerek verildiğinden, doğrudan kul hakkı ihlali söz konusudur. Sigara içilen kapalı mekânlarda, kahvelerde pasif içiciler dumanaltı oluyor, bundan çok olumsuz etkileniyor. Bu, hem içenler hem de pasif içiciler için tedricî bir intihardır. Sigarayı içen, zehirlediği insanın da hakkına girmektedir. Sayısını tahmin edemediğimiz binlerce gencecik insan bir hiç uğruna telef olup gidiyor. Bu gerekçeler göz önüne alındığında sigara haramdır. Selef ulemasının bu mevzuda net bir fetva vermemiş olması ihtimal o dönemde sigaranın zararlarının bu derece bilinmeyişindendir. Eğer onlar da sigaranın zararlarının bu derece olduğunu bilselerdi fetvaları daha farklı olurdu."
"Demek ki sigara tiryakiliği masum bir alışkanlık değildir, onu savunmak son derece büyük zararlara yeşil ışık yakmak, razı olmak demektir. Aksini iddia edenler milyonlarca insanın sorumluluğunu üzerlerine alırlar. "Dinde fakihlik" böyle hassas konularda isabetli karar vermekle belli olur. O halde halkın sıhhatini korumak, haram ve mekruh mükeyyefata karşı savaşmak her türlü kötü ve zararlı itiyadlardan kurtulmak için son derece şuurlu, gayretli ve titiz olmalı, elele vermeli, ehl-i keyfin sözüne değil dinimizin özüne uymalıyız."
"Şu halde sigara içmek manen ve madden muzırdir, haramdır. Haram ALLAH (C.C.)'ın nehyettiği emirdir. Ona musır olanlar, emrine isyan ve muhalefet edenlerdir. İş bu neticeye müncer olur. Yevmiye 25-30 sigara içenler günde bu sebeble Allahu Tealaya 25-30 defa muhalefet ediyor haram irtigab eyliyor demektir."
"Sigara hem israf, hem sağlığa zararlı, hem de topluma zararlı. Bütün deliller bir araya geldiğinde hükmüm şudur: Yeni başlayanlar için haram, önceden başlamış tiryakiler için tahrimen mekruhtur."
Onu yakından tanıyanların dediğine göre sigaraya açıkça haram demiştir.
10. Diyanet İşleri Başkanlığının Fetvası:
"Hem içene hem de o ortamda bulunan şahıslara ve çevreye verdiği zararlar, israf ve hakların ihlâline yol açabileceğinin kuvvetle muhtemel olması dikkate alınarak, sigara içmenin kural olarak dinen "harama yakın mekruh" sayılması gerekir. Ancak bedene verdiği zarar ilmen ve tıbben açıklık ve kesinlik kazanmışsa, açık bir israfa ve kişinin nafaka yükümlülüğünü etkileyip aile fertlerinin ve bakmakla yükümlü bulunduğu kimselerin nafakasını kısmasına yol açıyorsa, zorunlu harcamalardan ve aslî ihtiyaçlarından bile fedakârlık yapmaya zorluyorsa, o takdirde sigara içmenin dinen de "haram" olduğu söylenebilir.
Nargile ve enfiye gibi alışkanlıklar da bu çerçevede değerlendirilebilir."
11. Hicri 1402 yılında Medine-i Münevvere'de toplanan İslam Konferansında alınan karar:
"Sigara, ne besleyen, ne de açlığı gideren bir şeydir; sadece bir dumandır. Sigara sağlığa zarar vericidir. Uyuşturucudur ve uyuşukluk vericidir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem her sarhoşluk veren şeyi yasaklamıştır. Sigara, Kur'an-ı Kerim'in ifadesi ile haram olan pis şeylerdendir. Allah Teâlâ, peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i tanımlarken şöyle buyurur: (Onlara temiz şeyleri helal kılar, pis şeyleri haram kılar.) (7/el-A'râf/157) Sigara kokusu, sigara içmeyen insanlara eziyet verir. Hatta meleklere de eziyet verir. Sigaraya para vermek israftır, malı boşa harcamaktır. Allah ise, israf edenleri sevmez. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Gereksiz yere saçıp savurma! Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür." (17/el-İsra 26-27)
Hala şüphesi olanlar olabilir diye sözü, Kelamullah'ın muhatabının bir hadis-i şerifi ile bağlayalım:
"Şüphesiz helal bellidir, haram bellidir. Her ikisinin arasında şüpheli olanlar vardır ki insanların çoğu bunu bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini ve şerefini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere değer vermezse harama düşer. Tıpkı yasak bölgenin etrafında koyunlarını otlatan çobanın koyunlarının yasak bölgeye girmesi gibi. Allah'ın yasak bölgesi de haramlarıdır "
Mekruh'sa, tahrimen mekruh'sa veya haram'sa, içenlerin de, içip de bırakanların da tevbe etmesi gerektiğini hatırlatmış olalım.
Amaçlarımıza uygun ve yasal düzenlemelere bağlı kalarak çerezleri sitemizde yerleştiriyoruz. Veri kullanım kurallarımız hakkında daha fazla bilgi almak için lütfen veri politikamıza göz atınız...