BARO; Urfa cezaevi çok kötü şartlarda
Şanlıurfa BARO’su Başkanı Av. İrfan Güven, Şanlıurfa’ya Pazar günü gelecek olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in dikkatine sunulacak bir açıklama yaptı. Açıklamasında Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinin kötü koşullarını dile getirdiği açıklaması şöyle;
Öncelikle belirtmeliyiz ki, yeni bir cezaevi yapılmasını talep etmek pek hoş bir durum olmasa gerek. Ancak hürriyetinden yoksun bırakılanların insan onuruna yaraşır asgari koşullarda yaşama hakları var. Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinde ise bu koşullar sağlanamıyor. Çünkü Kapalı Cezaevi Şanlıurfa’nın nüfus ve suç oranının az olduğu yıllara göre planlanmış bir yer. GAP’la birlikte sulamaya açılan devasa tarım arazilerinin yarattığı istihdam ve diğer etkenler kente göçü hızlandırırken beraberinde metropollerin ayrılmaz parçası olan suç oranlarında da artışa neden oldu. Bu artışa bağlı olarak şehrin mahkeme ve dava sayısında artış olurken değişmeyen tek şey tutuklu ve mahkûmların konulduğu yer olan cezaevi oldu. Baromuzun Cezaevi İzleme Komisyonu, insan hakları savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve hürriyetinden yoksun kalanların yakınları tarafından yapılan onlarca açıklama ve eylemler maalesef soruna bugüne kadar somut ve kalıcı bir çözüm getirmeye yetmedi.
Şanlıurfa Barosu olarak bu kez böyle bir açıklamayı bu bugün yapmamızın bir nedeni var. Şair hani Kemal Burkay’ın bestelere konu olmuş şiirindeki;
Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir akdeniz olur
Gülümse
Dizelerindeki anlamı çağrıştıran bir durum var önümüzde. Çünkü Adalet Bakanı Sayın Sadullah ERGİN şehrimize geliyor.
Önceki eski köhne adliyemizin yerine yapılan şimdiki Adalet Sarayına da benzer bir ziyaret sayesinde kavuşmuştuk. O dönemde Adalet Bakanı olan Meclis başkanı Sayın Cemil ÇİÇEK Adıyaman’a geçerken Sayın Av.N.Ferda GÜLLÜOĞLU başkanlığındaki Baromuz yönetimi tarafından yapılan girişimler sonucu son anda programa Adliye ziyareti dahil edilmiş ve eski adliyedeki içler acısı hali gören bakanın talimatıyla yaklaşık 15 yıl boyunca proje halinde duran şimdiki adliye binamız hızla çıkarılan ödenek sayesinde 2 yıl içinde bitirilmişti. Şimdilerde ihtiyacın ancak yarısına cevap verebilen adliyenin yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk ÇELİK’in talimatı ve Şanlıurfa Belediyesi tarafından yapılacak olan imar planı çalışmaları sonucu ek adliye binası da yapılacak önümüzdeki dönemde.
Adalet Bakanımız gelmişken neden Cezaevi sorunumuz da haledilmesin. Şanlıurfa’da gölgede 43-45 dereceleri bulan hava sıcaklığı cezaevinde kapalı ortamda 10 kişi yerine 30 kişinin oluşturduğu ısıyla ve klima kullanımının da yasak olması nedeniyle odalarda bunaltıcı bir ortam yaratıyor. Hukuksal bir nitelendirme yapılacak olursa bu İnsanlık dışı veya Onur Kırıcı bir durum.
Türkiye’nin de taraf olduğu İşkencenin ve İnsanlık Dışı yada Onur Kırıcı Ceza Veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi uyarınca kurulan ve kısa adı CPT olan Avrupa İşkencenin ve İnsanlık dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi, bu gibi durumlarda özgürlüklerinden yoksun bırakılmış insanların nasıl bir muameleye tabi tutulduklarını değerlendirmek üzere gözetim yerlerine ziyaretler düzenlemekte ve geliştirmiş olduğu standartlara uyulup uyulmadığını denetlemektedir. CPT Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz” şeklindeki 3. Maddesine dayanır.
Şanlıurfa Barosunun; Cezaevi, Çocuk Hakları, Kadın Hakları ve İnsan Hakları Komisyonları ile Cezaevi İzleme Kurulundaki Baromuz temsilcisinin yapmış olduğu görüşme ve tespitler Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığına sunulmuştur. Yapılan tespitlerde sözleşme hükümlerinin ihlal edildiği görülmüştür. Buna göre;
1. Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinin kapasitesinin konferans salonu gibi ortak alanlarının koğuş sistemi odalara çevrildiği,
2. Cezaevinin kapasitesinin 300 kişilik olduğu.
3. Cezaevinde kapasitesinin 3–4 katı oranda yaklaşık 1000 aşan insanın kaldığı, aşırı yoğunluğun dayanılmaz hal aldığı, izdihama neden olduğu,
4. 10 kişilik koğuşlarda 30 tutuklu ve mahkûmun kaldığı, yerlerde dahi yatacak bir alanın kalmadığı
5. Mahkûmların yerde yatmak için bile sıraya girdikleri,
6. Koğuşlarda 1 tuvaletin bulunduğu ve suyun günde 4 kez 1’er saat verildiği,
7. Her mahkûma sadece 2 dakika ihtiyaç süresi düştüğü,
8. Bunun sonucu olarak başta sağlık ve güvenlik olmak üzere birçok sorunun da yaşanmaya başladığı,
9. Cezaevinde tek aile hekimin bulunduğu, yoğunluk nedeniyle hekimlik hizmetinin yetersiz kaldığı,
10. Yakın tarihte çocuk koğuşlarından birinde kalan çocukların olumsuz koşullara tepki olarak 1 günlük açlık grevi yaptıkları,
11. Yoğunluk nedeniyle açık görüş sürelerinin 30 dakika, kapalı görüş sürelerinin 10 dakikaya düşürüldüğü bu sürelerin az olduğunun dile getirildiği,
12. Tutuklu ve hükümlülere yakınları tarafından elden getirilen kitapların kabul edilmediği, kargo yoluyla gönderilmesi halinde kabullerin yapıldığı bu durumun ise kargo masrafını karşılayamayan aileler için sıkıntı yarattığı ve hürriyetinden yoksun olanların kitap temininde engel teşkil ettiği, tutuklu ve mahkûmların yasal olmasına rağmen bazı gazeteleri almalarının idarece engellendiği,
13. Bazı mahkûmların eğitim öğretim, bilgisayar kursu gibi sosyal ve eğitici aktivitelerin artırılmasını talep ettikleri,
14. Merkezi sistem sınavlarına giren mahkûmların sınav harçlarını karşılamakta zorlandıkları, mahkûmların bu harçlardan muaf tutulmalarının talep edildiği,
15. Özellikle yoğun cezaevi potansiyeli dikkate alındığında görevli infaz koruma memurlarının yaptıkları iş göz önüne alınarak dinlendirilmeleri ve uzman desteği sağlanarak rahatlatıcı kurs ve seminerler almaları gerektiği tespit ve gözlenmiştir.
Tüm bu tespitler ışığında sorunun çözüme kavuşturulması için cehennemi sıcakların yaşandığı Şanlıurfa’da Sayın Adalet Bakanımızdan katlanılamaz koşullara acil çözüm bulmasını umuyoruz" denildi.