BARO; Danıştay hukuksuzluk yapmıştır
Şanlıurfa BARO’su Danıştay’ın başörtüsü aleyhinde verdiği karara çok sert tepki gösterdi. BARO:“Güvenlik Sorunu” Başörtüsünden Değil, Hukuksuzluktan Kaynaklanır” başlıklı açıklaması şöyle;
Bilindiği üzere 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylamasında kabul edilen anayasa değişiklikleri yargının yetki sınırlarını da daha belirgin hale getirmiştir. Anayasa’nın 125. Maddesi metni incelendiğinde;
“(Değişik birinci cümle: 7/5/2010-5982/11 md.) Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." hükmü yer almaktadır.
Hal böyle iken Danıştay 8.Dairesi, YÖK'ün 2010 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'nda "Bir Fotoğraf" başlıklı düzenlemesinin yürürlüğünü durdurdu. Yürütme durdurma kararını verirken ise basına yansıdığı kadarıyla, eski kılavuzları inceleyerek yeni kılavuz maddesi nasıl olmalıyı işaret ederek kendisi kılavuz dayatmış oldu. Bu ise yukarıda yer alan anayasal düzenlemeye açıkça aykırı ve keyfi bir uygulamadır. Danıştay bu kararla halkoylamasıyla kabul edilen anayasa hükmünü baypas etmiştir.
Hiçbir kurum yetkisini anayasaya aykırı olarak kullanamaz. Buna yargı erki de dâhildir. Karar bu yönüyle yok hükmündedir. Hukukta `yokluk` bir hukuki işlemin geçerliliği ile ilgili bir müeyyidedir. Fonksiyon gaspı, yetki gaspı, ağır ve bariz yetki tecavüzü ile sakat işlemler yok hükmündedir. Danıştay 8. Dairesi YÖK’ün yerine geçerek kılavuz oluşturmak suretiyle bir fonksiyon gaspı da yapmıştır.
Kararın gerekçesi incelendiğinde Danıştay 8. Dairesinin gerekçe oluşturmak için oldukça gayret! gösterdiği anlaşılmaktadır. Kararda, "Dava konusu kılavuzda başı açık fotoğraf çektirme ve sınava başı açık gelinmesini zorunlu kılan düzenlemelere yer verilmemesi nedeniyle (…) sınav güvenliği açısından da olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir niteliği bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır” denilerek başörtüsünün “güvenlik sorunu” yarattığının belirtilmesi inanç hürriyeti açısından evrensel hukuk normlarına tam anlamıyla karşıt bir yaklaşımın daire tarafından benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu ise ideolojik tutum içinde karar verildiğini düşündürten en hafif deyimle talihsiz bir durum yaratmıştır.
Verilen karar en başta inanç hürriyetine açık bir saldırı olmakla birlikte, inançları gereğince başı örtülü olarak çalışma hayatında yer alan kadınların işverenleri nezdinde güvenlik sorunu yaratan bir tehdit öğesi olarak sunulmalarının önünü de açarak kadının çalışma hayatındaki yerini daraltan, tehlikeli sulara doğru yelken açan bir yaklaşım riski doğurmuştur. Bu yönüyle de Danıştay 8. Dairesince hukuksal mantık açısından eleştiriye açık zayıf ve sakat bir karar verilmiştir. Menfur Danıştay saldırısı da göstermiştir ki, güvenlik sorunu başörtüsünden değil hukuksuzluktan güç alan yapılanmalar tarafından oluşturulmaktadır. Yargıda Anayasa ve yasaları yorumlama açısından zihinsel perspektif sorunu olduğunu düşündürten benzer kararların verilmesi yüksek yargıya generaller tarafından verilen 28 Şubat brifinglerinin etkisinin süregeldiğinin işareti olarak görülmelidir. Yargı kararlarıyla toplumdaki farklı renkler, diller ve inanışların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmemektedir. Bu karardan sonra yapılacak bir anayasa değişikliğiyle diğer alanlarda olduğu gibi ciddi bir yargısal reform yapılmasının da zorunlu olduğu bir kez daha anlaşılmıştır.
Şanlıurfa Barosu Yönetim Kurulu” denildi.