Baro Başkanı Güven; Gecikmiş bir soruşturmadır
Dün yapılan 28 operasyonu ile ilgili olarak Şanlıurfa Barosu bir açıklama yaparak "Gecikmiş bir soruşturmadır" dedi.
"Önce planladılar, sonra yandaş aradılar ve buldular da. Eli silah tutanlardan tutun da, “Mehmetçik aydınlara”, bir çift postal karşısında hazır kıta tempo tutan üst düzey “yargıçlara” kadar. Bunlara “sivil” bir ayak da gerekiyordu. O’da bulundu. 28 Şubat post-modern darbesine destek veren ve kamuoyunda "beşli çete" olarak anılan TOBB, Türk-İş, TİSK, DİSK ve TESK de katıldı bu darbe severlere. Basına düşen kaos atmosferini olabildiğince koyulaştırmaktı. Bazı kameralar bir namlu gibi kullanıldı sokaklarda. Hükümetler alaşağı edilerek siyaset kurumu itibarsızlaştırıldı. Sonrasında bilim yuvaları olması gereken Üniversiteler, durumdan vazife çıkardı ve başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere “ikna odaları” kuruldu o körpecik beyinlere. O ikna odalarından insanlık dışı cerahatler akarken dışarıya, mucidi olan Rektör Yardımcısı meclise yürüdü bu sayede. Bu odalarda ve bilim yuvalarında genç kızların onurlarıyla oynanmaya çalışıldı. Direnenler evlerine dönerken, kızlarının okumasında ısrar eden anne ve babaları ile inançları arasında kalan öğrenciler ise kaldıkları okullarda vicdanlarını acıtan uygulamalara isyan ede ede ağır travmalar içinde bocaladı durdu. Başörtülü kızların eğitim özgürlüğünü elinden alan, başı örtülü kadınların çalışma hakkını yok eden yönetmelikler yargının ve totaliter güç merkezlerinin işbirliğinde adeta yasal hatta anayasal bir norm haline getirildi.
Yaşamlar da kaydı bazen bu süreçte. İntihar eden subaylar oldu “YAŞ” kararlara imza atan merciler sayesinde. Bir ayıp böyle büyütüldü işte. Bunlardan birisi de evli ve üç çocuk babası olan Binbaşı Abdulmüttalip Yıldırım’dı. Eşinin başörtülü olması, kendisinin de namaz kılması yetmişti ihracına. Çalıştığı belediyeden atılması sağlanarak ve emekli maaşı da kesilerek, planlı bir şekilde bunalıma sokuldu. Psikolojik işkenceyle intihara sürüklendi ve kayıtlara Şanlıurfa Öğretmenevi'nin 9. katından atlayarak intihar etti, geride dul bir eş ve 3 çocuk bıraktı diye not düşüldü. Oysa kendisi neticeten ölüme sebebiyet verilen bir mağdur idi. Bu suçu işleyen faillerin cezalandırılması gerekirken hiçbir işlem yapılmadı. Şanlıurfa Barosu olarak bizim beklentimiz Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının da bu dosyayı tozlu raflardan indirerek bu yönde soruşturmayı derinleştirmesi ve merhum Abdulmüttalip YILDIRIM’ın ölümüne sebebiyet verenlerin ortaya çıkarılarak cezalandırılmasının sağlanmasıdır.
Birkaç gün önce yapılan aramalar ve gözaltılar, gecikmiş/geciktirilmiş bir soruşturma neticesinde olsa da, Anayasa’nın 2.maddesinde yer alan “(…) insan haklarına saygılı, (…) bir hukuk Devleti”nin gerçekleştirilmesi için ileriye doğru atılmış umut verici bir adımlardan biridir. Bu soruşturma post modern darbe olarak tanımlanan 28 Şubat Süreci, Andıç, Ayışığı, Yakamoz veya Balyoz gibi silahlı/silahsız mühendislik planlamalarıyla halk iradesine karşı olası girişimlere tevessül edeceklere verilmiş bir açık mesaj olacaktır. Şanlıurfa Barosu olarak dileğimiz, ağır bir anayasal suç olan darbe suçunun yanısıra, inanç ve ifade özgürlüğüne ağır darbeler indiren “sürece” ilişkin soruşturmanın kararlı bir şekilde derinleştirilmesi ve bu ayıpta, ceza hukuku bakımından suç sayılan eylemlere karışan herkesin adalet önüne çıkarılmasıdır. Ayrıca brifing almış yargıçlar tarafından bakılan dönemin mağdurlarına ait davalarda, bağımsızlık, tarafsızlık dolayısıyla adil yargılanma ilkeleri ihlal edilerek davalar mağdurların aleyhine sonuçlandırıldığından, yargılanmanın yenilenmesi yoluyla bu dosyaların yeniden ele alınması ve adil yargılanma ilkesine uygun bir şekilde karara bağlanması gerekir. Ancak bu şekilde hukuksal zeminde yüzleşme sağlanmış olur.