"Bağırmak, susturmak, korkutmak çocuğu hırçınlaştırır"
Çabuk değişen duygulara sahip olan çocuklarla anne-babaların bazı noktalarda çatışabileceğine dikkat çeken uzmanlar, çocuğa bağırmanın ve çocuğu korkutmanın asla çözüm olamayacağını belirtiyor.
Çocuklar büyüdükçe dil yeteneklerinin yanı sıra fikirleri de gelişiyor. Güçlü ve çabuk değişen duygulara sahip olan çocuklarla anne-babaların bazı noktalarda çatışabileceğine dikkat çeken Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özkan Özgün, buna nasıl çözüm bulunacağına dair açıklamalarda bulundu.
Siz de çocuğunuzla çatışma halinde misiniz?
Çocukların anaokuluna başlama yaşına geldiklerinde anne babadan ayrımlaşmaya ve farklı kişiler olduklarını anlamaya başladıklarını ifade eden Doç. Dr. Özgün, çocukların anne babalarından farklı duygulara, fikirlere ve ihtiyaçlara sahip olabileceklerini, farklı şeyleri sevip isteyebileceklerini, ilgi duyabileceklerini bildiklerini söyledi.
Özgün, “Çocukların yaşı büyüdükçe dil yetenekleri geliştiği için fikirlerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını ifade etmek için konuşmayı daha etkili kullanırlar. Ancak güçlü ve çabuk değişen duygulara sahip olduklarından bazen bu duygularını kontrol etmekte ya da uygun bir şekilde göstermekte zorlanırlar. Öfke ile etrafındaki kişilerle çatışabilirler. Çatıştıkları kişi bazen anne babaları, bazen öğretmenleri, bazen de arkadaşları olabilir.” dedi.
“Bağırmak, susturmak, korkutmak çocuğu daha çok hırçınlaştırır”
Anne babaların görevlerinden birinin de çocuklarına duygularını, isteklerini ve ihtiyaçlarını çatışma ortamı oluşmadan nasıl ifade edebileceklerini öğretmek olduğunu söyleyen Özgün, çatışma olması durumunda ise bu çatışmayı nasıl çözebileceklerini şu örneklerle ifade etti:
“Çocuğunuz bağırmaya başladığında, bir şeyi ağlayarak, kendini yere atarak istediğinde, istediği bir şey olmadığında eşyaları sağa sola fırlatmaya başladığında, her ne dersek reddettiğinde, bizimle inatlaştığında onun duygularını ve düşüncelerini nasıl ifade edeceği konusunda zorlandığını veya ihtiyaçlarının karşılanmasını doğru bir şekilde istemeyi henüz bilmediğini düşünebiliriz. Ona bağırmak, susturmak, korkutmak, kulağını çekmek veya azarlamak yerine ihtiyaçlarını ve isteklerini doğru bir şekilde nasıl ifade edebileceğini öğretirsek daha çok yardım etmiş oluruz. Böylece hem çatışmayı etkili bir şekilde çözebiliriz hem de ileride çocuğumuz benzer bir durumla karşılaştığında nasıl davranması gerektiği konusunda ona yol göstermiş oluruz.”
“Çocuklarınızla duygularınızı paylaşın”
Çocuklarla duygular ve duygularını nasıl ifade edebilecekleri hakkında konuşmak gerektiğini belirten Özgün, bazı durumlar karşısında da ebeveynlerin neler hissettiklerini çocuklarıyla paylaşmasını önerdi.
Çocuklara duygularıyla nasıl baş edebileceğinin yine ebeveynler tarafından öğretilebileceğini ifade eden Özgün, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Çocuklarımız öfke, kızgınlık, üzüntü, hayal kırıklığı gibi güçlü duygularla nasıl baş edebileceklerini bilemeyebilirler. Bu nedenle bazen istenmedik sonuçlar doğuran davranışlarda bulunabilir ve bizimle çatışma yaşayabilirler. Çocuğumuz güçlü bir duygu hissettiğinde onun duygusunu anladığımızı göstermeli ve duygusunun farkına varabilmesi için bu duyguyu adlandırmalıyız. Örneğin ertesi gün erken kalkması gerektiği için televizyonu kapatıp çocuğu yatağa gönderdiğimizde çocuğumuz kızgınlık hissedebilir. Bu durumda; TV'yi kapatıp ‘uyuman gerektiğini söylediğim için bana çok kızgınsın’ diyebiliriz.
Çocuğumuzun kızgınlık duygusunu adlandırdıktan sonra ise kızgınlığıyla nasıl baş edebileceğine dair ona yollar gösterebiliriz. Örneğin, çocuğumuz kızgınken olduğu yerde yukarı aşağı zıplamasını, yastıkları yumruklamasını, bir gazete parçasını yırtmasını, kızgınlık ile ilgili bir resim çizmesini veya çocuğumuza uygun olduğunu düşündüğümüz başka bir yol önerebiliriz. Böylece çocuğumuza bu duygulara sahip olmanın normal olduğunu ancak duygularını kimseyle çatışmadan, kimseye zarar vermeden ortaya koyabileceği sağlıklı yollar olduğunu gösterebiliriz.” (İLKHA)