Barışa Barış Katalım

Barışa Barış Katalım

Barış kelimesi sulh-u selamettir. Kanlı davaların çoğu barışla sonuçlanır. Barışın aktörleri devlet, sistem, rejim ve halktır. Bu günlerde en çok konuşulan barış olsun sözleridir. Niyetler neye göredir pek bilinmiyor. Görünürde herkes barış diyor. Nasıl barış kiminle barış biraz bulanık. Osmanlı devleti yıkılınca İttihat ve terakki zihniyeti günümüze kadar geldi ve varlığını halen sürdürüyor. Kim kiminle barış yaptı mazidir denilebilir. Osmanlı torunları yeni yeni piyasaya çıkıyor. Talan edilen bir varlık az mıdır? Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar halkla sistem hiç barışık olmadı. Bu süre içerisinde kanlı tablolar, ezilen kitleler, zindanlar, dağılan aileler, idam sehpaları hafızalarda anıt gibi duruyor. Unutulacağı da yoktur.

Sistemin koruyucusu iktidar ile barış aktörleri arasında barış için on maddeden bahsediliyor. Bilinmeyenler varsa ortaya çıkar. Barış için, kandil, İmralı BDP şimdilik muhatap alınıyor. Sanki mağdur olanlar sadece bu kesimler, İnancından dolayı mağdur olanlarla ne zaman barış olacak merak ediyorum. Şimdiki Cumhurbaşkanımız dâhil, 28 Şubat dinozorları şimdilik sisteme adapta olmuş, tekrar fırsat kolluyorlar. Balyozcular bayram havasında, Mağdur, mazlum, mücahit, Rahmetli ERBAKAN’A ve partilerine yapılanlar, Merve KAVAKÇI’YA reva görülenler, Karanlık faili mechuller, haksız yere halen zindanlarda bekletilenler,163. madde mağdurları ile ne zaman barış olacak büyük düşümdür.

Sistem aktörleri bazen hava vermeyi beceriyorlar buda seçilme ile ilgili bir havuçtur. Perdenin görünmeyen tarafında çok çıkmazlar var. Barışla ilgili dinin d sini göremiyoruz. Sayın Bülent ARINǒIN DEMİRTAŞ ile ilgili konuşması hayli manidardır. Sayın ARINÇ deneyimli bir siyasetçidir. Söylediklerine itibar edilmeli. Madem tablo budur neden hep aynı kitle muhatap alınıyor çelişki yumağıdır. Her ne olursa olsun. Haklı haksız aramadan canlar toprağa gömülmesin, anneler ağlamasın her şeyin ilacıdır. Elinden gelip te barış için katkı sağlamayanlar haindir. İnsan düşmanlarıdır. Bazıları dil mücadelesini veriyor ben ise Din Mücadelesini veriyorum. Dinin temel ilkelerinde de barış zaten vardır. Barış aktörlerinde samimiyet olmalı, vefa olmalı, merhamet olmalı, art niyetler olmamalıdır. Bazılarına göre barış başlangıçtır, bazılarına göre ise sonuçtur. Zararın neresinden dönülürse kardır.

Kimler barış istemezler: “Irkçılar, din düşmanları, özel kanunlarla korunanlar, emek vermeden köşeyi dönenler, sistem hortumları ile beslenenler, faiz lobileri, zina severler, nikâhsızlar, Siyonist taşeronları, uyuşturucu baronları, hatta sahte Din baronları bile barıştan uzaktır”. İbrahim Aleyhisselam bir sıkıntıda eşine benim kardeşimdir demiş, yani din kardeşimdir. Barışın en büyük harcı din kardeşliği çerçevesinde olmalıdır. Sabun köpüğü ile barış olmaz bilinmelidir. Önümüzde seçim var, iktidar partisine en çok müracaatlar olmuş, her aday adayı ben barış elçisiyim diyor, bana pek inandırıcı gelmiyor. Adaylar seçilecek, seçilmeyecek, hiç umurumda değil, görünürde ülke insanı yanıyor, işsizlik had safhada, aile yuvaları dağılıyor, uyuşturucu gençliği bozuyor, toplum fertlerinde adil paylaşım yok, şahsi menfaatler toplum fertlerinin menfaati önüne geçmiş durumda. Vekillerimiz iç güvenlik paketi çıkmasın diye acımasızca saldırıya geçmişler, o zaman soralım? İşyerleri yakılsın mı? Molotoflarla insanlar öldürülsün mü? Emniyet asayişi sağlamasın diye hendekler mi kazılsın? 6-7 Ekim olaylarında öldüren katillerden hesap sorulmasın mı? Çoğaltabiliriz bu soruları.

Barışın panzehiri iç barış ve huzurudur. Bir ordu düşünün otuz yıla yakın sürede kendi insanı ile savaşsın. Hâlbuki ordular dış düşmanlarla savaşır. İç ve dış düşmanlar ülkeye böyle gömlek biçmişler, şükür aklıselim galip geliyor barış için atılan adımlar meyve vermeye devam ediyor. Barışla genç nesil Ağır sanayi atölyelerinde çalışmalı, hayata kazandırılmalıdır. Bence en büyük barış maddeci eğitimle manevi eğitim arasında olmalıdır. Tüm eli kanlı aktörler maddeci eğitimin üretimidir. Hakkı üstün tutan anlayış, topluma hâkim olmadan pansumanlarla sorunlardan sonuç alınmaz. Bir sözümde kendilerini Dindar Kürtlerin temsilcileri, kurtarıcıları sananlar yaşantınız, söyleminiz, ideolojiniz, istekleriniz asıl Kürt önderleri olan Selahattin’i EYYUBİ, Bediüzzaman said nursi, Ahmed-ı Hanı, Şeyh Said’i Kürdi ve Kürt uleması ile ne kadar örtüşüyor. Kürt halkı Yaşantısı ile doğuştan Müslüman’dır, Kıyamete kadar da Müslüman olarak yaşayacaktır. Öncelikle Kürt önderler dine karşı saldırının sarsılmaz kaleleridir. Bu önderlerin görüşleri barışın neresinde merak ediyorum.Barışa barış katmak her canlının görevidir.Bu barış katkısı doğru teşhis doğru tedavi ile ancak mümkündür.Barış sabırsızlığım devam etmektedir.Barışta samimi olanlara selam olsun.