Barış Ve Dostluk

Barış Ve Dostluk


Dünyaya gelirken hiç birimiz kardeşlerimizi seçme özgürlüğüne sahip değiliz. Fakat, yıllar içerisinde dostumuzu/dostlarımızı arkadaşımızı/arkadaşlarımızı özgürce seçebiliriz. “Dostun attığı gül yaralar bizi”, “Dostluk başka, alışveriş başka” , “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” gibi halkların kültüründe dostlukla ilgili epeyce özlü sözler, atasözleri ve deyimler bulunmaktadır.
Dünya barışı için kardeşlik her zaman iyi sonuçlar vermeyebilir. Kardeşlikten daha önemli olan iyi dostlukların kurulması bence sağlıklı sonuçlar verecektir. Barışın sağlanabilmesi ve kalıcı olabilmesi için çıkarsız ilişkiler üzerine iyi dostlukların kurulması gerekir. Kötü bir kardeşim olacağına, iyi bir dostumun olmasını tercih ederim.
Aslında kültürümüzde dostluğun önemine vurgu yapmayı düşünüyordum, fakat son dönemlerde hemen hemen her gün gelen şehit haberleri üzerine barış olmadan sevginin ve dostluğun olamayacağı kanaatine vardım ve de bu konuda bir şeyler yazma gereksinimi hissettim.
Dünya’da ve ülkemizde kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için dostluk ve kardeşliği sadece belli kesimlerden ve de belli insanlardan beklemek doğru değildir. Dostluk ve kardeşliği halkların her alanına taşımak gerekir. Aksi takdirde başarılı da olunamaz.
Ülkemizdeki huzursuzluğun en büyük ve de en önemli nedenlerinden biri de Kürt sorunudur. Bu öyle bir sorun ki sadece barışı kardeşliği ve de dostluğu etkilemiyor, bu ülkenin kalkınmasının (eğitim, kültür, ekonomik, kalkınma vs…) önündeki en büyük engeldir. Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte demokrasi ve insan haklarının önü açılacak ve en önemlisi bu topraklara huzur, sükunet, kardeşlik, barış ve dostluk gelecektir. Dolayısıyla, Alevi ve diğer etnik, inanç kimliği sahibi olan halkların veya bireylerin sorunlarını çözmek daha kolay olacaktır. Bu da iyi dostlukların ve dürüst kardeşliğin önünü eminim ki açacaktır.
Artık; “Ne kardeşliği yahu! Bu barış masalı dış mihrakların işidir. Barış-marış yok… Vatan hainlerinin kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecektir…” diyen ve dostluk köprüsüne bir biçimde karşı olanlara mutlaka yine barışta ısrar etmeliyiz. Özellikle bazı kesimlerin bu topraklara barışın askeri operasyonlar ve silah kullanmakla gelmeyeceğini, gelemeyeceğini görmesi, duyması ve de idrak etmesi için 30 yılın daha mı geçmesi gerekiyor. 30 yıldan beri yaklaşık 7.000 şehit verilmiş.  Bu da şimdiye kadar kullanılan yöntemin doğru olmadığını açık ve net bir şekilde  bize göstermiştir.

Asıl çözüm karşılıklı konuşmayla, anlaşmayla, birbirimizi tanımayla ve de birbirimizi ötekileştirmeden, dışlamadan, empati kültürünü harekete geçirmekle olur. Dostluk ve kardeşliğin anaların ve de bacıların gözyaşlarının dineceği gün de yeşereceğine inanıyorum.  Selam ve muhabbetle kalın…