Barışı Beklerken

Barışı Beklerken

Barış - savaş kelimeleri zıt kelimelerdir. Barış yapmak, desteklemek, zararına da olsa fedakârlık yapmak akıllı toplumların asaletindendir.

Savaşların temelinde, çıkar, ırkçılık, mezhepçilik, üstün gelme, liderlik taslama yatmaktadır. Müslüman toplumların savaşa girme, katılma şartları bellidir. Savaşmadan önce tebliğ vardır. Savaş ilkeleri var ki, tüm insanlık hasrettir.

Masum insanlar öldürülemez, emzikli, gebe kadınların kılına dokunulamaz. Yaşlılar, mabetler, din adamları ( Kilise keşiş veya papaz olsalar bile) dokunulmazdırlar, ekinler meyvelere değil tahrip el bile uzatılmaz. Gel gör ki, teknoloji, çağdaş dönemde hiçbir kural tanınmadan insanları katlediliyor. Süper güçler sadece seyrediyor. Savaşanlara silah veriyor insanları (Müslümanları) bir birine kırdırıyor. Amaçları ise, para kazanmaktan ve Müslümanları birbirine kırdırmak, bu bölgedeki ülkeleri parçalayıp sömürmekten başka bir şey değildir.

Nerede! insan hakları, demokrasi, laiklik, anlaşılıyor ki hepsi yalan. İslam coğrafyasındaki savaşlar, halkların dışında cereyan ediyor. Halk üç hastalıkla baş başa bırakılmış, “önce fakir bırakılmış, cahil bayır kalmış, bölünmüş, parçalanmış böylece güçleri kırdırılmıştır.” Dinler, tarikatlar, bazı kuruluşlar sadece iktidarlar alkışçısı haline getirilmiştir. Gündemler değiştirerek, halklar aldatılmıştır. Kimse katil SİSİ den, ESED’TEN, kan emici İsrail’den bahsetmiyor. Kan dökücülerin toplumları yönlendiren basını var yalan üzerine kurulmuş, sermayesi var, sömürmeye dayalı, silahı var, korkutmaya matuf, siyaseti var, deli cambazı, maşaları var her biri birer kukla. Bu adaletsiz yapı ile insanlık inletiliyor. Ülkemizde barış havası eserken hatta barış neticelenirken, birden savaş naraları atılmaya başlandı. Sözde din adına IŞİD piyasaya sürüldü, Maliki devrildi, Irak kan gölüne çevrildi. IŞİD ‘İN elindeki güç silahlar A.B.D malıdır bilmekte fayda var.

İnancımızda insan değeri her şeyin üzerindedir. Hiç bir insanın kanı akıtılamaz. Velev ki inanmasalar bile. Müslümanın bakışı bu iken, birden İslam’a saldırı var. Senaryo öyle yazılmış. IŞİD neden Suriye’nin başka bölgesine değil de, Kobaniye ’ye saldırdı. Çünkü orası çok önemli, bu saldırılar planlı bir şekilde yapılıyor. Kürt halkı dılhundur, çok bedel ödemiştir bu bedel sonucu belki bazı haklar elde edecektir. İşte bu dünyaya şekil verenlerin işine gelmiyor. Geçmişte ümmeti devletçiklere böldükleri gibi, aynı senaryoyu tekrar yapmak istiyorlar. Kobani saldırısında Kürtlerin sığındığı yer Türkiye’dir. İktidarın, şahısların kusuru olabilir. Tüm halk seferber olurken, misafirperverlikte ne oldu da doğu illerinde birden, MISIR baltacıları piyasaya çıktı, her taraf yakıldı yıkıldı, canlar gitti. Seferberlik ilan edildi, Kamu, binaları, fakir halkın malına zarar verildi, talan edildi boş yere otuzun üzerinde insan öldürüldü. Yine anneler ağladı, olaylar meydana geldi.

 “Şu kesin olarak bilinmeli hak, kan akıtmakla elde edilemez. Dildaşlarına saldıranlara güç getiremeyenler kendi halkına zulüm edemezler. Samimi iseler teskereye niçin hayır dediler…”  IŞİD daha yeni türedi üç dört yıldan beridir Suriye’de kan akıyor iki yüz binden fazla Kürt, Türk, Arap, Sünni Şii Esad’ın kurbanları, niçin kimseden ses yoktu da Kobaniye saldırı olunca her kes karşı çıksın deniliyor. Diğer katliamlar için kış uykusuna yatanlar bu hakkı iddia edemezler. Devletimiz de daha fazla taviz vermeden olaylara hâkim olmalı halkın can ve mal güvenliğini korumalıdır.

İnsanlık ölçüsü zulüm kimden gelirse gelsin ayırım yapmadan karşı çıkmaktır. Benim teröristim iyidir anlayışından insanlık çok çekti. Kobani’yi bahane ederek kepenk kapatmak, yakmak, yıkmak, öldürmek Kürtlere bir şey kazandırmaz. Kobani bahane kaos çıkarmak şahane emeli yatmaktadır. Başka türlü Türkiye’ye zarar veremediklerinden dolayı hınçlarını ancak böyle masum insanları öldürterek çıkarıyorlar. Cumhuriyet tarihinin en büyük tahribatı yaşandı. Bazı şehirlerimizin görüntüsü filmlerde ki hayalet görüntüsünü andırmakta.  Kürtler yıllardır çok ağır bedeller karşılığı elde ettiklerinin kıymetini iyi bilmeli, akıllıca hareket etmelidirler. Kürtler eğer muhatap alınıyorsa verilen bedelin karşılığıdır. Annelerin akıttığı gözyaşı yetmiyor mu? Ödenen bedeller azmı? Kimsenin tekrar Kürtlere ağır bedeller ödetmeye hakkı yoktur. Temennimiz ateşin hiçbir yere düşmemesidir. Silahtan, kandan medet umanlar pusuda bekliyor çok uyanık olalım. Bu devirde Türkiye ve İslam düşmanı lobilerin birleştirilmiş senaryolarına kanacak kadar saf olmamak dileklerimle